Bölüm 5

27.8K 1.5K 182
                                    


Bugün bu sondu dkfnkf iyi geceler❣️

Gelemem ben, sana gelemem benÖperim seni, sana doyamam ben

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Gelemem ben, sana gelemem ben
Öperim seni, sana doyamam ben




BÖLÜM BEŞ

Provaya geç kaldığım için neredeyse koşar adımlarla salona gitmeye uğraşıyordum. Koca çizim çantam olmasa işim daha kolay olurdu belki ama... Hafta sonuna ödevim için aldığım mukavvaların ağırlığını kaldıramayan poşet yırtılarak bana sesli bir küfür ettirdi.

Olacak iş mi ?

Ben düşenleri nasıl taşıyacağımı kara kara düşünüyorken ardımdan yaklaşan arabanın korna sesi ile dikkatimi o tarafa çevirdim. Siyah spor arabanın camı aşağı indi. "İyi misin, yardıma ihtiyacın var mı?"

"Yok, teşekkürler." Nasıl da yalan ama...

Tanımadığım ama aynı yaşlarda olduğumuzu düşündüğüm çocuk "Pek yokmuş gibi durmuyor," dedi gülerek. "Süvari'den misin?"

Bina hemen önümüzde kaldığı için bunu sorması normaldi. "Evet" dedim geç kalmış olduğumu ve acele etmem gerektiğini hatırlayarak.

Arabasını biraz ilerletip uygun bir yere park etti. İndiğinde binaya ilerleyecek sandım ama bana doğru gelip yerden nasıl kaldıracağımı düşündüğüm koca kartonları kolaylıkla kaldırdı.

"Bende oraya gidiyorum, gel hadi."

O önde ben arkasında binaya girdik. Montumu bırakmak için öne çıkıp yaklaştığım köşede göğüs çalışan Yaman'a bakmamak çok zordu. Arkamdan gelen çocuk "Buraya bırakıyorum ?" diye sordu renkli gözlerini benimkilere dikerek.

"Teşekkür ederim, bırakabilirsin."

"Sormayacak mısın ?"

Bıraktıklarını duvara yaslayıp kendimce daha az yer kaplamaya çalışırken başımı kaldırdım anlamsız sorusuna karşılık. "Neyi ?"

"Adımı" dedi elini uzatarak. "Göktuğ."

Uzattığı elini sıktım kabalık etmek istemeden. "Memnun oldum Göktuğ, Laçin ben de."

"Biliyorum," diyerek genişçe gülümsedi. "Aynı dans okulundanız."

"Nasıl yani dansçı mısın ?"

"Ben sabah provasına katılıyorum," diyerek aklımdaki karışıklığı giderdi. Bir dakika...

Sabah grubundaki Göktuğ ? Geçen yıl en iyi erkek dansçı seçilen Göktuğ?

"Beni nereden tanıyorsun ki ?" diye sordum şaşkınlığımı biraz olsun gizlemeye çalışmıştım.

"Oldukça başarılısın, adını duyuyordum. Bir iki kez de izleme fırsatım oldu."

Aynı işi yaptığım üstelik bu kadar başarılı birinden bunları duymak beni mutlu etti. Gülümseyerek teşekkür ettim.

"Artık akşama geleceğim, ders saatlerim değişti." dediğinde "Bundan sonra aynı gruptayız yani ?" dedim.

"Öyle görünüyor.

"Çoktan başlamışlar" dedi o tarafa doğru bakarak. "Serkan hoca bu konuda çok katıdır, bence ara vermelerini bekleyelim."

Serkan hoca için provaya gecikmek kabul edilemezdi. Ara verdikten sonra derse Demet hoca devam edeceği için söylediğini mantıklı bularak "Haklısın" dedim.

"Kafeteryaya çıkalım daha yarım saatten fazla var."

Çantamı alarak onayladım. "Olur."

Bir üst katta kafeterya vardı. İkimizde kahvelerimizi alıp bir masaya oturduğumuzda "Mimarlık mı ?" diye sordu. "Şaşırdım."

"Neden?"

"Yani dansta başarılısın, o kadar ödül aldın. Bizim grupta adın geçiyordu oradan biliyorum." Demek bizim onlar hakkında konuştuğumuz kadar onlar da bizi konuşuyordu. "Bu kadar zor bir bölümle dansı idare etmek zor olmuyor mu ?"

"Zor elbette ama dans etmeyi çok seviyorum. Bölümümü de sevdiğim için belki de o kadar da zor gelmiyor."

"Az önce o kadar da seviyor gibi durmuyordun" dediğinde gülmeye başladım. Mukavvalar düştüğünde ettiğim küfürleri duymuş olmalıydı.

"Sen ne okuyorsun ?"

"Bilgisayar mühendisliği" dedi önemsizmiş gibi. "Ülkenin yarısı ile aynı bölümü okuyoruz zaten."

"Sahiden çok yığılma var değil mi ?"

"Çok demek az kalır, puanları o kadar çektiği halde saçma sapan üniversitelerde de bölüm açılmaya devam ettikçe bir şey değişmez."

"Severek mi yazmıştın tercihlerine ?"

Kahvesinden büyük bir yudum aldı. "Aslında ilk ve tek tercihimdi." Kaşlarımı kaldırdım istemsizce. Güldü. "Ne oldu ?"

Omuz silktim. "Tek tercih yapmak.. havalı olmalı." Alaya alarak devam ettim. "Benim yirmi dört tercihimin hepsi doluydu."

O da güldü benim gibi. Bizden başka kimsenin olmadığı kafeteryanın kapısı açıldığında ikimiz de başımızı kapıya çevirdik.

Yaman antrenmanına ara vermiş gibi görünüyordu. Bize kısa süreliğine baktı ve bana baş selamı vererek kantine ilerledi.

Selamını almamı bari bekleseydi. Hiç değilse bu kez görmezden gelmemişti.

Bu ne kadar önemli peki Laçin ?

Göktuğ'un "Kibirli şerefsiz" dediğini duyunca "Yaman mı ?" diye sordum.

"Tanışıyor musunuz ?" Bana selam verdiğini gördüğü halde bunu sorunca "Pek sayılmaz" dedim nasıl demem gerektiğini bilemeyerek. "Ortak arkadaşlarımız var."

"Sana benden ufak bir tavsiye" Mavi gözlerini kantinde ödeme yapan Yaman'a dikmişti. "Ondan uzak dur, sağlam pabuç değildir." Yaman, hakkında konuştuğumuzu hissetmiş gibi geriye döndü. İkisinin bakışlarında hissettiğim gerginlik beni rahatsızca yerimde kıpırdanmaya itti.

Yaman cüzdanını eşofmanının cebine koydu ve dudağının kenarı alayla kıvrıldı. Göktuğ ise onun aksine sert bakıyordu.

"Aranızda bir sorun var sanırım ?"

"Yok" demekte aceleci davrandı. "Benim onunla bir ilişiğim yok."

Bunu söylerken bile gözlerini ayırmadığı adama karşı öfkesi bana tam tersi olduğunu düşündürüyordu. İkisinin arasında çözülememiş bir şeyler olduğu barizdi.

Yaman bir an için bana baktı. Kaşlarımı çatmış ona bakarken yakaladığında beni, yüzündeki alaylı gülümseme yok oldu. Soğuk ve ifadesizce baktı sadece. Bu bakış dışarıda yağan kardan daha çok üşüttü içimi.

Panduf | TextingWhere stories live. Discover now