Evdekilerle Tanışma

203 13 16
                                    

Alarmımın sesiyle yorganı üzerimden attım. Telefona uzandım. Saat yedi buçuğa geliyordu. Alarmı kapatıp şifonyerine geri koydum. Cidden şimdi yatağımda uyumak varken karakola gidecektim. Üstelik izin günümdü Aisshh. Eşyalarımı toplamama gerek var mıydı acaba? Bence yok istifa etmiyorum ne de olsa.

Yatakta oturur pozisyona geldim. Elimle yüzümü ovuşturdum. Sonra yavaşça yataktan inip lavaboya gittim. Elimi yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım. Sonra odama geri döndüm. Ve götüreceklerime son kez göz attım.

1 bavul ve 1 çanta ile gidiyordum. Bavula tüm kıyafetlerimi koymuştum. Sonuçta ne kadar kalacağım belli değildi. Ardından bakım malzemelerimi ve kişisel eşyalarımı koymuştum. Kıyagetlerin üzerinde de birkaç kitap vardı belki okurum diye almıştım.

Çantaya ise bilgisayarımı, şarj aletlerini, kulaklığımı, cüzdanımı, telsizi, silahımı ve kelepçemi koymuştum. En ön yere de polis yaka kartımı koymuştum. Lazım olacağından değil. Yanımda olmadığında kendimi güvende hissetmiyordum.

Sanırım her şey tamamdı. Telefonu şifonyerinden alıp evden çıktım. Ev kiralık olmadığı için şükretmeliydim.

Karakol yakın olduğu için bavulla çantamı evin önüne bıraktım. Yük olacaktı çünkü bana. Saate baktım. Sekize geliyordu. Karakola doğru yürümeye başladım. Alacak birkaç eşyam ve veda etmem gereken biri vardı. Karakoldaki diğer meslektaşlarımı sevmiyorum hatta nefret ediyorum. Ama Minho farklıydı. Onunla aynı yaştaydık ve geldiği günden beri peşimden ayrılmıyordu. Şimdi veda etmesem ayıp olurdu. Diğerlerine gelince... Götümde bile değil.

Karakola girdim ve Minho'nun olduğu yere geldim. Başımı uzattığımda herkes ayağa kalktı. Elimle oturun işareti yaptım. Minho'nun yanına geldim.

"Veda etmeye geldim" dedim fısıltıyla. Başını kaldırdı bana baktı.

"İşe alındın mı?"

Başımı salladım

"Bahçeye gidelim" dedim ve kolundan tutup çıkardım.

"Demek işe alındın ha?" dedi elleri belinde. Gülerek cevapladım.

"Evet. Ama nasıl idare edeceğimi bilmiyorum. Kendi gömleğimin düğmesini bile dikemiyorum."

Elini omzuma vurarak

"Benim bildiğim Jungkook idare eder. Yaparsın sen"

Gülümsemekle yetindim. Öyle diyordu ama öyle olacak mıydı?

"Peki nasıl biriydi?"

Sorusuyla başımı kaldırdım.

"Kim?"

"Taehyung"

"Haa o mu? Yani müdürümüzün anlattığı gibi kötü değil." Sesimi alçaltarak kulağına yaklaştım. "Hatta aramızda kalsın. Orada aşırı eğlendim. Evin iki tane de delisi var"

"Delisi mi?"

"Deli değiller de evdeki tüm sesi onlar yapıyor. Sevdim yani"

Ellerini göğsünde birleştirdi ve devam etti.

"Yine de dikkatli ol Jungkook. Onlar mafya biliyorsun. Gözünü boyamalarına izin verme"

Gözümü kocaman açtım ve

"Bak bakalım. Boyanacak göz var mı bende?" dedim. Gülmeye başladı. Kolumu çevirip saate baktım. Oha sakız buçuğu geçmişti. Minho ya çevirdim bakışlarımı

"Minho ben odama gidip bazı eşyalarımı alayım. Sen burada biraz bekler misin?" Başını salladı.

Odama gitmek için karakola girdiğimde müdürü gördüm. Görmemiş gibi yaparak tam yönümü değiştirmiştim ki adımı seslenmesiyle olduğum yerde kalakaldım.

Mor Menekşe | TaekookWhere stories live. Discover now