8)Dilhun

104 71 41
                                    

🥀Dilhun-içi kan ağlayan🥀

Simya:Ko si ti?(Sen kimsin?)
Şta se tamo devaşa?(Neler oluyor burada?)
Korhan Simyanın sesini duyar ve ortama ayak uydurur.Ama Simyanın sesini duymamış gibi davranır.

Korhan: "Henrietta,what is happening?(Henrietta,ne baş veriyor?)"
"Are you ok,my love?(İyi misin,sevgilim?)"

Ahsen Korhanın dedikleriyle duraksar.Nefes alış-verişleri hızlanır.Kalbinde garip bir his baş kaldırır.Korku,heyecan,bilinmezlik hisleri vücudunu titretir.Telefonu tuttuğu eli terler,diğer eliyle yüzünü kontrol eder.Yüzü ateş basmıştı.Kendini toparlayıp komutanına cevap verir:

"Ok,ok my love.Later talking."
(İyiyim,iyiyim sevgilim.Sonra konuşuruz)

Sonra Ahsen telefonu kapatıp Simyaya döner.
Ahsen: "Daniel je moj draqi.On je amerikanaç.(Daniel—benim sevgilim.Kendisi amerikalı)"

Simya: "Sretni ste şto imate lubavnika koji misli o vama.(Seni düşünen sevgilin var diye şanslısın.)"
Ahsen: "Da,da vrlo razumevane.(evet,evet çok anlayışlı)" diyerek göz devirir ve dudakaltı bir şeyler mırıldanır.

Simya odadan çıkar.Ahsen Simyanın füzeyle ilgili verdiği tüm belgeleri bavula koyup odadan çıkar.Artık Türkiyeye-biricik vatanına dönmeye hazırdı.

**********
Artık Türkiyeye varan Ahsen önce evine uğrar.Öğlen saatleri herkesin işte-güçte olduğu için boş sokaklarda yürüyerek karargaha varar. Timle görüştüğü sırada Korhan komutan kapıdan girer.Atış talimi için hazırlanmalarını söyleyip karargahın bahçesine doğru adımlar.

Ahsen de onun ardınca gider.Koridorun çıkışına ulaştıklarında ikisi de durur.Ahsen tüm cesaretini toplayıp komutanının gözlerine bakar.Gözlerinin en derinine.Güneş ışığının ulaşamadığı okyanusların derinlerine bakar ve konuşur:

Ahsen: "Sizinle son telefon konuşmamızda bana öyle demeye bilirdiniz.Beni zor duruma soktunuz."
Korhan anlam vermeye çalışır gibi kaşlarını çatar,yumruklarını sıkar.Ve Ahsene doğru bir adım yaklaşıp yüzüne doğru hafifçe eğilir:
- "Benim askerim benim kurallarıma uymalı!Sen kendini beni sorgulayacak kadar yüksekte görme!Yoksa sonuçları çok ağır olur!"

Korhan her kelimenin üzerine bastıra-bastıra konuşur.Ahsen yerindece donup kalır,Korhanın dediklerini benimsemeye çalışır.O an Ahsen için zaman durmuş gibi olur.Korhan hızlı adımlarla uzaklaşıp gözden kaybolur.Ahsen ise olduğu yerde donup kalır.Kırılmış,dağılmış,paramparça olmuş kalbi ve kalbindeki yangını yansıtan gözyaşlarıyla birge.Öylece yapayalnız.Kimsesiz...

                           Ahsenden:
Bu zamana kadar her anıma şahit olan yere —mezarlığa geldim.Annemin mezarına doğru adımladım.Elimdeki karanfilleri mezara koydum.Azerbaycanda karanfil keder,kan sembölüydü.Şehitlikler hep karanfillerle dolu olurdu.

Ve ne garip ki annemin en sevdiği çiçek karanfildi.Belki de annem karanfillere bakınca şehitliği görüyordu.Şehitliği seviyordu sadece.Dediğim gibi,belki de karanfil sadece bir semböldü.

Komutanın yanında ve yol boyu gözlerime hapsettiğim gözyaşlarımı serbest bıraktım.Sonra mezarın kenarına oturup annemle dertleşmeye başladım.Bu dünyada sarılmasına en çok ihtiyaç duyduğum insana döndüm yüzümü. "Anne"- dedim ve derin,titrek bir nefes alıp devam ettim: "Anne,senden sonra ilk kez birinin vatanını bu kadar sevdiyini gördüm.Hani sana geçen anlattığım bir komutan vardı.Okyanus kadar derin ve gizemli gözlerinin olduğunu söylemiştim.

Hilalinden Doğan YıldızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin