56. BÖLÜM

3.6K 182 92
                                    

Son 5 saniye.

Gelmeliydi. Kapıdan içeri girmeliydi. Onu görmeliydim ve bu bitmek bilmez sayaca da bir güzel bela okumalıydım.

3 saniye.

Yerimde sağa sola dönüp dururken alt dudağımın cektiği azap ve dişlerimin verdiği işkence gözümde büyüyordu. İşkence etmek istiyordum. Gizem'e.

Düşümcelerim zaman geçtikçe beni bir katil yerine koyduğu için düşünmeyi kestim. Zaman 1'e vurdu ve sayaç sıfırlandı.

Öztan gelmedi.

Omuzlarımı düşürerek derin bir nefes aldım. Bu saatten sonrası düşüncelerimi aşıyordu. Mutfaktan çıkarak dış kapıya doğru ilerledim. Kulpu büktüm ve terlikle evden çıktım. Asansörün olduğu kısma gidip tuşa bastığım sırada asansör 2 yana doğru açıldı ve sonunda görmeyi beklediğim yüzü gördüm.

Kaşlarımı çatarak ona baktığımda o beni süzmekle meşguldu. "Nereye?" Diye sorduğunda omuz silktim.

"5 dakika doldu. Geç kaldın."

Asansörden çıkıp tam önüme geldi. "Özür dilerim."

Yine omuz silktim. "Ne istiyormuş?"

"Eve geçelim de şu konuyu doğru düzgün konuşalım." Dediğinde hemen ona onay verdim. Çünkü içimde büyük bir kıskançlık ve merak vardı. Ona ulaşamazken Gizem'in varlığı hep canımı yakardı. Doğrusu bugün de yakmıştı. Çünkü geçmişi anımsamamı sağlamış elimi kolumu bağlamıştı.

Onu Öztan'ın yanında görmek göğsümün canlanarak kalbime dişlerini geçirmesine neden oluyordu. Öztan'ın bana öyle bir şey söylemesini istiyordum ki göğsüm yavru bir kedi gibi kalbime sırnaşsın, artık canımı yakmak yerine bana iyi gelsin.

Öztan kapıyı itmek için elini koydu ama ona karşıt bir güç engel oldu. Şaşkın gözlerle bana doğru döndü ve sordu. "Anahtarı aldın mı?" Kafamı iki yana salladım. "Hayır, sen almışsındır diye almadım."

Gözlerimin içine birkaç saniye baktıktan sonra derin bir nefes alıp verdi. "Ben de almadım." Dediğinde kaşlarımı kaldırdım. "Şaka mı yapıyorsun?" Diye sordum büyük bir ciddiyetle.

Kafasını iki yana salladığında yaptığımız hata dank etti. "Eyvah," dedim kendime engel olamayarak. "Ne yapacağız?"

"Telefonu aldığını söyle?" Cebimi yokladım ve o mükemmel buluşu kavrayıp sevinçle cebimden çıkarttım. "Aldım aldım!" Dedim heyecanla. Öztan rahat bir nefes vererek konuştu.

"Çilingiri arayalım,"

Telefonu ona verdim. Birkaç şeyle uğraştıktan sonra telefonu kulağına götürdü. Çilingirle ufak bir konuşma yaptıktan sonra telefonu kapattı. Gözlerimin içine bakarak konuştu.

"Telefonun şarjı 3, dua edelim de çilingir tekte bulsun evi."

Ellerimi kaldırdım. "Amin." Dedim ve avuçlarımı yüzüme kapattım. Öztan bu hareketime gülmüştü. Parmaklarımın arasından ona baktım. Eğer beni güzel gülüşüyle sakinleştirmeye çalışıyorsa başarıyordu ama asla gardımı düşürmeyecektim.

Ellerimi yüzümden çektim. Ona dik dik baktım. "Evet, seni dinliyorum?"

Derin bir nefes alıp gözlerini etrafta dolaştırdı. Oturulabilecek en mantıklı yere oturarak, ki kapının önüne oturmuştu, kollarını bana açtı. Gizem gelmeden önce kaldığımız yerden devam edebilirdik ama asla ve asla gardımı düşürmek yoktu.

SEN TONU | TEXTİNG Where stories live. Discover now