54. BÖLÜM

3.9K 199 87
                                    

Kalan üç saatlik vaktimi yatakta geçirmek istemediğim için kalkmış, elimi yüzümü yıkamış ve tekrar Öztan'ın odasına gelmiştim.

Tabi ki de ilk karıştırma durağım burası olacaktı. Yatak odası insanın kalp odası gibiydi bence, Öztan'ın kalbinde neler olduğunu öğrenecektim. Biraz heyecanlı çokça meraklıydım.

İlk olarak yatağın hemen yanında olan iki çekmeceli komodine yaklaştım. Tam önünde bağdaş kurarak oturdum ve üst çekmeceyi kendime doğru çekip içindekileri gizlendiği yerden çıkarttım.

İlk dikkatimi çeken Öztan'la küçükken çizdiğimiz resim olmuştu. Baş ucunda saklıyordu demek... canım.

Kağıdı kenara aldım. Çekmecenin içinde eski bir okuma kitabı vardı ki... Allah'ım! Bu kitabı biliyordum. Küçükken bana okuduğu kitaptı. Şeker Portakalı... zihnimde canlanan görüntü gülümsememi sağladı.

Kitap okumayı sevmezdim ama Öztan'ın bana kitap okumasına bayılırdım. O da resim çizmeyi sevmezdi ama çizdiğim resimlere bayılırdı. Kitabı kenara koydum. Karıştırmaya devam ettim. Üst çekmece de ilgimi çeken başka bir şey yoktu. Orayı düzeltip alt çekmeceye geçtim.

Orada iki farklı defterle karşılaştım. İkisini de elime aldım. İlk defter siyah renkliydi ve diğerine göre daha ufaktı.

İçini açtığımda bazı tariflerle karşılaşmıştım. Tarihlerin dışında sayfalarda bir şey yazmıyordu. Devam eden sayfalarda ise kod'umsu, şu asla anlamadığım şeylerden yazıyordu.

Küçük defteri bırakarak diğer deftere odaklandım. Koyu kırmızı rengindeydi. En sevdiğim renk... defterin ilk sayfasını açtığımda kalbim hızlandı.

Sanırım, hazineyi bulmuştum. Öztan'ın günlüğüydü bu. Okuyup okumamak arasında gidip geldikten sonra okumaya karar vermiştim. İnsan, hazineyi elinin tersiyle itmezdi. Hem, Öztan izin vermişti. O yüzden vicdan yapmama gerek yoktu.

İlk sayfada yazan tarihi okudum. "15 Mart 2015"

Yutkundum. Ona, onu sevdiğimi söylediğim tarihti. Okuyacaklarıma katlanabileceğimden emin değildim ama umurumda da değildi. Herkes bilirdi ki bazı hazineler mutluluk vermezdi. Derin bir nefes aldım ve okumaya başladım.

15 Mart 2015

Bir şey var, şu kalbimde kalbimi bitiren bir şey var. Kalbimin çekmesi gereken ıstırapları var. Bir konular, bir olaylar, bir onsuzluk var.

Onsuzluk...

Mazinin dile gelip kıvrılarak adını sayıklayacağı bir kadın var ve bir de ben varım. Onsuz ben, ben miyim?

Artık ben neyim, kimim?

İlk satırlardan ağrıyan kalbim bu sefer Öztan için ağrıyordu. Ne ilginçti ikimiz birbirimizin ilacıydık ama aynı zamanda zehir de bizdik. Geçmiş zehirliydi. Kelimeler bunu oldukça net bir şekilde belli ediyordu.

27 Şubat 2015

Kalbim, kalbini delmiş geçmiş. Gördüm bugün seni, kesmişsin saçlarını. Çok, çok severdin onları. Tuna'ya sordum, iyi olduğunu söyledi. İyi misin sahi?

Yüzüm yok ama, bir kez daha bak istiyorum gözlerime. Bir kez daha göreyim gözlerini, çok bencilce belki fakat sensizliğe alışamıyorum ben. Yemin ederim denedim, beceremedim.

SEN TONU | TEXTİNG Where stories live. Discover now