"Magnetic Moon"

1 0 0
                                    

Küçük Jung, Kraliçe Krystal, uzun yıllar yaşadı ve saltanatının son yıllarında ablası yoktu.

Manevi ve kanından saydığı oğlu Luz, ablasının bir veliahtının olmaması sebebiyle tahtın yeni varisiydi.

Bir nevi veliaht prens ilan edilen Luz, gereken eğitimleri alarak annesinin ardından ülke yönetimine geçse de Güneş ve Ay için yeni insanlar bulmak o kadar da kolay değildi.

Luz'un sihir gücü birine bile yetmezken ona bir heyet bulmakla uğraştı Krystal.

Adı Eclipse olan bir asilzade büyücüyü oğluyla birlikte çalışması için atadı.

İkili çok geçmeden yakınlaştığında geçmişini gördüğünü hissetti.

Taemin de onu böyle desteklerdi.

Krystal Ay Kabusu'ndan önce gördüğü Jaehyun ve diğerlerini asla bulamamıştı. Kendi yarattığı Gölge Bahçesi'nde yoklardı. Kendileri terk etmişti belki de onu.

Halbuki Jaehyun'un içinde hilaller bulunduran bakışlarını çok sevmişti.

Eğer 1000 yıl hapsedilmeseydi kesinlikle onu saraya yanına alırdı.

Ablası yaklaşık 271 önce ölmüştü.

Krystal tahtta kalan son hükümdar olmasıyla birlikte hem Ay hem de Güneş'i üstlenince başlarda bocalasa da sonralarında bu iş hoşuna gitmişti.

Her zaman abartılan Güneş şimdi onun ellerindeydi, ve Ay' ın ihtişamının karşısında Güneş Krystal için sadece bir meşaleydi.

Onu dev bir ateş küresi olarak görüyordu.

Yıllar gelip geçerken Krystal yaptığı bir büyüyle dostu Kai'yi de lanetten kurtarmıştı HyunA ve Prenses Victoria yardımıyla.

Kai'nin elinden alınan krallığı onu başlarda kinlendirse de Krystal arkadaşının öfkesini dizginlemesini sağladı. Zaten sürekli onlara saldırıda bulunan devletlerle mücadele etme yetkisini ona verdi. Fethettiği yerler Kai'nin hükümdarlığında olacaktı. Kyeollo gibi içinde binlerce kristali olmasa da bu fethettiği topraklarda Ay'ı ve yıldızları daha canlı gördüğünü söylerdi Kai.

Hayatları böyle giderken bir şafak vakti, Ay batarken ölmüştü Kraliçe.

Sabah olup Güneş doğmadığında odasına girmişti Luz ile Kai.

Ona yakışır şekilde Güneş'in doğmadığı bir gün boyunca yası tutulduktan sonra Ay göğe yükselirken gömüldü Krystal.

Ay son kez gördü kraliçesini.

Luz son kez gördü annesini.

Kai son kez gördü sevdiğini, dostunu.

Ay' ın Çocukları annesiz kaldı.

Kraliçe Krystal ablasıyla tahta oturduğundan beri sürekli yedek olarak anılmıştı küçüklüğünde.

Babası bile öyle demişti ona. Krystal öfkeyle bağırmıştı, neden bir yedek olsundu ki?

Ablasıyla fiziksel olarak bile benzemiyorlardı. Krystal esmer ve gece gibi koyu mavi saçlara sahipken ablası Güneş gibi aydınlık ve gökkuşağı gibi renkli saçlara sahipti.

Yıllar boyu bu düşünceyi insanlardan almak için uğraştı. Sonunda başardı da.

Fakat adı haine çıktı. Ablasına karşı çıkan bir hain olarak görüldü Ay ile yapayalnız kaldığı bin yıl boyunca.

Geldiğinde kimse onu sevinçle karşılamadı.

Biricik Ay'ı ve Luz'un annesi dışında.

Zavallı kadının yakarışlarını hatırlar bazen üzülürdü.

Öte yandan Luz asla kendisinin üvey olduğunu öürenmemişti. Kraliçe Krystal ona bunu asla söylememiş, Luz da hiç bunu düşünmemişti.

Kendisinin teyzesine, Kraliçe Jessica'ya, benzediğini düşünürdü beyaz çevresi ve gri gözleri yüzünden.

Halbuki o Ay'ın çocuğuydu. Ne hakla kendini güneşe benzetirdi?

Ablasına başkaldırısının ardından geçen yıllarda bazen ablasına sözünü geçirebilmiş ve yönetimi sahiden iki kişinin yapmasını sağlamıştı. Bazen de sanki halktan biriymiş gibi saraydan çıkıp gitmişti.

Uzun süre Kai'nin kalesinde kaldığı olurdu.

Ablasının ölümü onu yıksa da yönetime geçmek için yasını kısa tutmalıydı.

Beş günlük yasın ardından ablasının da görevlerini üstlenerek tek kraliçe oldu. Oğlu veliaht konumuna getirildi, insanlarla ilişkileri iyileşti. Bunda en çok yardımcı olanlar Kai ve Victoria'ydı.

Ablasının yapmadığı, umursamadığı şeyleri yapmaya çalıştı. Hayatı boyunca kendini kanıtlayıp ablasının gölgesi olmadığını anlatmak için uğraştı.

Başarmıştı da.

Ay onu son kez gördükten sonra toprak asil bedenini örterken kimse ona lanet etmemişti. Herkes Tanrı'ya neden diye yakarıyordu, kraliçeleri sanki kendi anneleri gibi olmuş bu millet kraliçesiz kalmaya oldukça isyan etti.

Yine de kraliçelerinden geriye kalan bir Ay, ninnileri, uykuları, güzel rüyaları ve aydınlık oğlu vardı.

İnanıyorlardı ki Prens Luz tıpkı annesi Kraliçe Krystal gibi olup onları onurlandıracaktı.

BİTİRDİM AĞAĞAĞĞAĞAĞAĞAĞAĞĞAĞAĞA

SAAT GECE 02.09 TARİH 30 AĞUSTOS 2022

BTW BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN

Lullaby for a Princess dinliyorum aşırı uykum geldi.

Normalde #1tiaantisi olduğum halde bu şarkı sarıyor. I don't know why..

Finali aşırı estetik yazdığımı düşünüyorum, bilmiyorum fazla boş da gelebilir içimden bir Ay aşığı edebiyatçı çıktı.

Bir de bu angst bir son değildi. Krystal da Jessica da hükümdardı, sonları ölümleri ya da tahta geçişleri olurdu ve ben de ölümü tercih ettim ki Luz'u prens yapabilem..

Btw nerden nereye dimi, ne oldum değil ne olcam demeli demekki.

Luz çulsuz köylülerin çocuğu bir kimsesizken ülkenin başına geçecek bir prens oldu.

Magnetic MoonWhere stories live. Discover now