𝕠𝕔𝕙𝕥

3.8K 126 59
                                    


3 yıl önce

OGEDAY

Nisa duşa girmişti, ve ben de banyonun kapısındaki mermerde oturmuş onu bekliyordum. Hamileliğinin 6. ayındaydı ve karnı oldukça büyümüştü. Yaşadığı ufak bir düşüşten sonra doktor ayakta durmasını aslında yasaklamıştı, aynı şekilde duşa girdiğinde de kapısını kapatmıyordu ve ben kapıda onu bekliyordum ki bir şey olursa hemen yardımcı olabileyim.

Nisa'nın hamileliği biraz garip geçiyordu. Çok fazla duygu değişimi yaşıyordu, çoğu hamile kadının tersine acıkmıyordu, canı hiçbir şey çekmiyordu. Hamileliğinin ilk 3 ayı doktorun ona kilo aldırmaya çalışmasıyla geçmişti. Verilen bütün takviyelere rağmen asla kilo almamıştı, tam tersine kilo bile vermişti. Doktor ile ufak bir görüşmeden sonra bunun stres ve gerginlikten olduğunu öğrenmiştik ve Nisa aynı zamanda bir terapist görmeye başlamıştı. Hamileliği ve sonrası ile ilgili büyük endişeleri vardı ve bunları atlatması için bu terapiler gerekiyordu.

Tüm bunların dışında çok mutluyduk. Bebeğimizin erkek olduğunu öğrenmiştik, ve öğrendiğimizden beri isim tartışıyorduk. En sonunda bu defteri, bebek doğduğunda, ilk gördüğümüzde aklımıza gelen ismi koymaya karar verip kapatmıştık. Odasını hazırlamıştık, kalan ufak tefek eksikleri de evden, online bir şekilde halletmeye çalışıyorduk. Eve gelen gideni sınırlandırma kararı almıştım çünkü Nisa'ya kalsa her gün bütün arkadaşları buradaydı. Ama dinlenmesi lazımdı. Yorulmasını istemiyordum çünkü biliyordum ki en ufak bir yanlış, hem onu hem bebeği tehlikeye sokardı.

Suyun kapandığını duyunca ayağa kalkıp kenarda duran havluyu aldım. Duşun kapısını açtığında elimi uzattım.

"Gel sevgilim." Elimi tuttuğunda dikkatlice duşakabinden çıkarıp havluyu etrafına sardım. Sadece duş alırken bile nefes nefese kalıyordu, fazlasıyla yoruluyordu. Enerjisi bitmeyen, sürekli gülen eşimi böyle görmek alışamadığım bir şeydi tabii ki. Koltukta, ya da yatakta yatıp ya ağlıyordu, ya da uyuyordu. Gülmesi için elimden geleni yapsam da çoğu zaman işe yaramıyordu.

"Nasılsın, iyi misin?"

Cevap vermek yerine sessizce kafasını salladığında çıplak omzuna bir öpücük kondurdum ve belinden dikkatlice tutup odaya doğru ilerledim.

"Bugün seninle kahvaltımızı marinada mı yapsak, ne dersin güzelim?"

Kafasını anında bana çevirdiğinde gözlerinin parıldadığını gördüm, bu görüntü beni gülümsetirken boştaki elimi yanağına koydum.

"Gerçekten mi?"

"Gerçekten hayatım. Ne zamandır evdesin, hem hava da güzel. Çıkalım beraber."

"Ama doktor kızmasın?"

"Dikkatli oluruz sevgilim, bir şey olmaz. Hadi gel giydirelim seni."

Yüzüne kocaman bir gülümseme yerleşirken dudaklarımdan öptü ve beraber odamıza ilerledik.

Nisa'nın gülümsemesini görünce neden yaşadığımı hatırlıyordum.

"Oldu mu güzelim istediğin gibi?"

Elbisesinin arkasını kapattıktan sonra omzundan öpüp aynadan ona baktım. Gülümseyip kafasını salladı.

"Teşekkür ederim Ogi."

"Ne teşekkürü yavrum ya saçmalama. Var mı başka istediğin bi şey?"

"Bir de şuradan tokamı verir misin?"

"Hemen güzelim." Yataktan kalkıp masanın üstündeki papatyalı tokasını alıp geldim ve saçlarını dikkatlice aşağıdan bağladım. "Oldu mu?"

longing // ognisWhere stories live. Discover now