use my best colors for your portrait

10.9K 974 419
                                    


[tolerate it by taylor swift]

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


[tolerate it by taylor swift]

Akciğerlerimin ağrımasına yetecek kadar derin bir nefes aldım, buraya geldiğim andan itibaren yaptığım tek şey buydu. Arada sırada, neredeyse her üç dakikada bir, üstüme üşüşen paniği ve stresi gidermek için yapabildiğim tek şey buydu.

Korkarak ve çekinerek bakışlarımı karşımdaki boy aynasına diktim. Ne için çekindiğimi bile bilmiyordum fakat bu haldeyken kendi gözlerimden, kendimi sakınmak istiyordum. Kendimi defalarca baştan aşağı inceledim, kostüm partisine hazırlanmış gibi göründüğümü düşündüğüm an aniden gelen gülme isteğini giderebilmek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Düşündükçe boğulacak gibi hissetmemin sebeplerini kendime bir türlü açıklayamadığım gibi sürekli kendi kendime gülmek istiyordum.

Alnıma dökülen buklelerimin arasında kaybolan yıldızlı tokalarla, yüzümdeki hafif makyajla ve bedenimi sarmalayan tüllerle bu yüzyıla ait olmadığımı hissedebiliyordum. Başka yıllardan, zamanın ve mekanın birbirine karıştığı yerlerden gelmiş gibiydim. Öyleydim zira tanımadığım bir adamın kollarında evimdeymiş gibi hissetmem, onun için bu hale gelmem bana bunu kanıtlıyormuş gibiydi. Çok uzak yerlerden gelmiş, sadece bir kişi için geri dönmeyi reddetmiştim.

Aynadaki yansımamı, ne olursa olsun, beğendiğimi fark ettiğimde istemsizce gülmeye başlamıştım. Üstümdeki her şeyi Jungkook'un ayarladığını ve elime tutuştururken bana sunduğu gülümsemesi aklıma tekrar düştüğünde kafamı hızla sağa sola salladım ve geldiğimden beri saklandığım minik odayı turlamaya başladım. Jungkook'un karşısına böyle çıkamazdım.

Aklımda beliren türlü türlü senaryolar, görüntüler ve nicesi yüzünden kalp atışlarımın gereğinden fazla hızlandığını, ellerimin ve açıkta kalan ayaklarımın tamamen buz kestiğini hissedebiliyordum. Ben hiçbir zaman Jungkook'un bakışlarına katlanamazdım. Bana bakmamasına, beni görmeyi reddetmesine çok alışmıştım ve şimdi benden yapmamı istediği şey; bu zamana kadar yaptığı her şeyi geride bıraktığını belirtirken ne yapacağımı bilmiyordum.

Üstümde neredeyse hiçbir şey olmamasına rağmen soğuk soğuk terlemeye, üşümeye ve gerilmeye başlamıştım. Dakikalardır tekrarladığım hareketi tekrarladım ve derin bir nefes aldım. Beni çizmesi sorun değildi fakat bunu yapabilmek için beni izlemesi büyük bir sorundu. Bakışları beni yakardı, gözlerimiz her buluştuğunda içimi titretecek kadar duygusuz bakardı ve bu bakışlarla tekrar karşılaşmaktan deli gibi korkuyordum.

Kendi içimde bazı şeylerin kararını verebildiğimi sanıyordum, en azından hayatıma onsuz da devam edebileceğimi kendime defalarca anlatmıştım fakat yaşanan her şey bana bunun aksini kanıtlarmış gibi önüme serilirken ben ne yapacağımı bilmiyordum. Nasıl olacaktı bilmiyordum, yapmam gereken şeyleri bana defalarca anlatmasına rağmen ne yapmam gerektiğini kesinlikle bilmiyordum. Bana söylediği her kelime, gösterdiği her taslak, her eskiz ve kalem darbesi zihnimden uçup giderken defalarca neden burada, böyle bir konumda olduğunu sorguladım.

also and perhapsWhere stories live. Discover now