look at those flowers that look like you

12.3K 1K 258
                                    

Ops! Esta imagem não segue as nossas directrizes de conteúdo. Para continuares a publicar, por favor, remova-a ou carrega uma imagem diferente.

[snow flowers by v]

Ops! Esta imagem não segue as nossas directrizes de conteúdo. Para continuares a publicar, por favor, remova-a ou carrega uma imagem diferente.


[snow flowers by v]

Bahar güzeldi; her yerin yemyeşil olması, birbirinden güzel binlerce çiçeğin açmaya başlaması, halinden memnun olan kuşların cıvıltıları, ruhunu kıştan silkeleyen insanların bir anda capcanlı ve mutlu olması kesinlikle hoştu.

Kış kadar olmasa da, baharı da severdim fakat bunu Jungkook'a karşı dile getirdiğim için ilk defa pişman olmak üzereydim zira onun sevgilisi olduğumu sanan babası bizi doğa yürüyüşüne çağırdığı için bazı şeylerden pişmanlık duyuyordum. Pişmanlığım, beni sevgilisi sandığı için değildi kesinlikle fakat sırf bu yüzden bir dağa tırmanacak olmam beni deli ediyordu. Benim tanımımdaki doğa yürüyüşü, karşımda dikilen ve her tarafı kayalık dolu olan dağa tırmanmaktan çok daha farklıydı.

O anda, bana teklif ettiği ve sırf kıskançlığımdan kabul ettiğim şeyi tamamen görmezlikten geliyor, hiç yaşanmamış gibi yapıyordum fakat bu konu; Jungkook projesini tamamlayana kadar aklımı darmadağınık etmekten vazgeçmeyecekti, biliyordum.

Sıkıntıyla yanaklarımı şişirdim ve yanımda duran Jungkook'a döndüm. "Ciddi misin?" diye sorduğumda gözlerini dağa çıkan yoldan ayırmadan omuzlarını silkti. "Ben değil fakat o gayet ciddi." dedi çoktan yürümeye başlayan babasını çenesiyle göstererek, omuzlarımı düşürüp yüzümü buruşturdum. Spor yapmak hayatımın hiçbir döneminde sevdiğim bir aktivite olmamıştı ve durduk yere kendimi yormayı o anda hiç istemiyordum. Üstelik piknik yapacağımızı düşünerek getirdiğim malzemeler ve giydiğim kıyafetler işimi daha da zorlaştırırken Jungkook'un da yürümeye başlamasıyla neredeyse ağlayacaktım.

Ayaklarımı yere vurarak peşinden yürümeye başladığımda söylenmemek için kendimi çok zor tutuyordum. Jungkook için yaptığım şeylerden hiç gocunmazdım fakat birkaç gündür sınırlarımı aşan ve pek hoşlanmayacağım şeyler teklif edip durduğu için onu dövmek istiyordum. "Jungkook ya, of..." diye kendi kendime konuştuğumda birkaç adım önümde olan Jungkook duraksadı ve arkasını döndü. "Şimdiden yorulmuş olamazsın Taehyung." nefret ediyordum ondan, her haliyle harika göründüğü için nefret etmek istiyordum fakat aynı zamanda sevesim geliyordu. Sadece arkasını dönüp bana bakmasıyla bile kalbimin atışlarını değiştirebilmesi tamamen haksızlıktı.

also and perhapsOnde as histórias ganham vida. Descobre agora