3

80 11 3
                                    

Madrid, 30 Şubat

işte nihayet ispanya'dayım. Öyle âni oldu ki, hâlâ kendime gelemedim. Bu sabah ispanya heyeti geldi; derhal beni yakalayıp arabaya bindirdiler. Acele edişlerine şaşırmadım.

Anlaşılan krallarım tekrar kaybetmek istemiyorlar... Yalnız anlayamadığım şey, arabanın çok hızlı gitmesi. Yarım saat geçmeden ispanya sınırına vardık.

Enteresan bir memleket şu ispanya! Saray başı traşlı adamlarla dolu. Bunların ispanyol soyluları ile şanlı askerleri olduğunu hemen anladım, ispanya'da saçları kökünden kazıtmak bir soyluluk geleneğidir.

Başvezir'in hareketleri pek hoşuma gitmedi. Beni, kolumdan yakaladığı gibi bir odaya kapattı. Karşıma geçip bağırdı:

— Demek sen Kral Sekizinci Ferdinand'sın ha! Ben de Dokuzuncu Ferdinand'ım ve buranın kralıyım!

Yaptıklarının bir deneme olduğunu bildiğim için:

— Beni denemeye kalkma! dedim; sen de biliyorsun ki kayıp kralınız benim...

Sözlerimi daha yeni bitirmiştim ki, başvezir, suratıma ardı ardına iki sopa indirdi. Canım çok acıdığı halde ses çıkarmadım. Yüksek rütbe verilecek şövalyelere böyle davranıldı-ğım hatırladım. Demek, ispanya hâlâ bu geleneğini sürdürüyor...

Yalnız başıma kalınca devlet işleriyle meşgul olmaya başladım. Önce sınır meselesini çözmem gerekiyor... Bazı cahil- ; ler hâlâ aynı topraklar üzerinde bulunan Çin'le ispanya'yı ayrı memleketler zannediyor. Tahta çıkar çıkmaz önce maiyetime bu gerçeği söyleyeceğim. Diyeceğim ki, "ispanya yazın üzerine Çin yazısı çıkaracaktır!"

Bütün dünyayı ilgilendiren, çok önemli bir mesele daha var. Yarın sabah saat yedide, Ay, dünyamıza bindirecek. Bundan kimsenin haberi yok. Ünlü ingiliz fizikçisi Wellington da bu hususa işaret etmişti; ama tarih bildiremediği için herkes ona gülüp geçmişti. Ay'ın zayıf yapısını düşündükçe, sonucu daha çok mer^k ediyorum. Sanırım Ay'ın Hamburg'da yapıldığını da bilmiyorlar... Yapan da cahil, kimyadan anlamayan , topal bir fıçıcı. Onun içindir ki, ayda yaşanmaz... Toprağında bitki yetişmez.

Havası da çok boğucu. Fıçıcı, Ay'ı yaparken yağlı halatla bağladığı için ziftler bulaşmış... Bazı yerlerinin karanlık görünmesinin sebebi bu... Ay hakkında bir gerçeği daha belirtmeliyim: Bu lekeli tepsi, insanların sandığı kadar uzak değildir. Ayağa kalktığımız zaman burunlarımız değecek kadar yakındır. Burunlarımızı göremeyişimizin sebebi budur. Öyle ise, Ay'm yeryüzüne bindirmesi sırasında ilk ezilen burunlarımız olcaktır. Ayakkabılarımı giyerek toplantı salonuna gittim. Polis kuvvetlerine ve orduya Ay'ı korumaları için emir verecektim.

Toplantı salonunda yine başı traşlı bir sürü soylu insanla karşılaştım.

— Ey bu memleketin soylu ve şerefli insanları! dedim, Ay tehlikededir. Yarın sabah dünyamıza bindirecek. Dünya kuvvetli, Ay zayıftır. Zayıfı koruyalım, Ay'ı kurtaralım!..

ispanyol soyluları, Rus soylularına benzemiyor... Hepsi de zeki, anlayışlı, fedakâr kimseler. Emrimi yerine getirmek için derhal öne atıldılar. Kimi duvara tırmanmaya, kimi kapıyı zorlamaya başladı. Tam o sırada başvezir göründü. Herkes kaçıştı. Kral olduğum için ortada tek ben kaldım... Zalim adam, sırtıma sopayı indire indire beni odama soktu, ispanya'nın millî gelenekleri de pek şiddetli doğrusu!...

Şubat'tan sonra gelen senenin Ocak ayı

"ispanya'nın nasıl bir memleket olduğunu hâlâ anlamış değilim." dersem inanın bana... Burası kadar millî gelenek-33

leri katı bir memleket duymadım, insan kralına böyle mi davranır? Hiç ama hiç bir şey anlamıyorum.

Bugün papaz olmak istemediğimi söylediğim halde bağırta bağırta saçlarımı kazıdılar... Hele traştan sonra başıma damla damla soğuk su akıttıkları zaman ne hale geldiğimi anlatamam. Böyle şövalye geleneği hiç duymamıştım. Ne geleneği, düpe düz işkence bu! çıldıracak gibi oldum; beni zor tuttular.

Bir Delinin Hatıra DefteriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin