teslatakimi

Ya deliricem amk. Aylar önce dalgasına girdiğim ve kısa bi bölüm okuyup çıktığım bi hikaye ana sayfanın en başında sevdiğiniz hikayeler başlığıyla duruyor ve asla gitmiyor. Daha fazla görmek istemiyorum amk her yere baktım hiçbi yerde kaldırmak için bi seçenek yok yazarını engelledim kitap hala duruyor amk 

teslatakimi

Ya deliricem amk. Aylar önce dalgasına girdiğim ve kısa bi bölüm okuyup çıktığım bi hikaye ana sayfanın en başında sevdiğiniz hikayeler başlığıyla duruyor ve asla gitmiyor. Daha fazla görmek istemiyorum amk her yere baktım hiçbi yerde kaldırmak için bi seçenek yok yazarını engelledim kitap hala duruyor amk 

teslatakimi

Sana doğru koşuyorum çarpık binaların arasından, ahmak insanların yanından geçerek. Kalbim hafifleyip göğüs kafesimin dışına havalanıyor. Orada ayakta dururken spor ayakkabıların, kot şortun, ince bedenine oturan salaş gömleğin ve parlak saçlarınla, tüm güzelliğinle parlıyorsun. Seni gören herkesten saklamak istiyorum. Yanına gelince durup nefes nefese, yüzüne gülümsüyorum. Sanki seni opak bir kafese tıkmak ya da daha da ötesi, öldürüp toprağın altına gizlemek istemiyormuşum gibi. Dişlerini ortaya sererek bana sırıtıyorsun. 

teslatakimi

Bir süre önce kendimi “değiştirme” çabası içinde olmayı normalim yaptığımı fark ettim. O kadar kendimi değiştirmeye odaklanmışım ki kendim olarak yaşamayı unutmuşum son birkaç yılda. Bu ay uzun süreden beri ilk kez ilgi ve anlayışla içime baktım ve ben kimim diye sordum. Cevabı artık kaybettiğimi fark ettim. Bu yüzden ilk kez, “ne olmak istiyorum”u boşverip “neyim” ve “olmak istediğim şeyleri bana uygun şekilde nasıl uyarlayabilirim”i düşünmeye başladım. 

teslatakimi

Çizgili tişörtünün içindeki zayıf gövdesi, kot şortunun gevşekçe sardığı kalçaları, uzun, düzgün bacakları, spor ayakkabısı, ince bileğindeki gümüş rengi saat, güneşten rengi açılmış kısa, düz gür saçları. Şimdilerde düşüncelerime her düştüğünde aklımda bu anı beliriyor. Gövdesini tam çevirmeden arkasına dönmüş, güneş ışığında bal rengine dönen gözleriyle bana bakıyor, hadi, diyor, önüne dönüp gidonunu tuttuğu bisikletini ittirerek ilerlemeye başlamadan hemen önce. Büyüsünden çıkıp peşinden gidebilmem için yarım saniye geçmesi gerekiyor. Bana ne oluyor, diye geçiriyorum içimden, bisikletimi ittirip ilk adımımı atmaya başladığım anda. Oysa cevabı gayet iyi biliyorum. 

teslatakimi

2019-2021 arasında benden başka 5sos yazan kalmadı diye yalnız hissedip sızlanıyordum, meğer o zamanlar hala fanficler yazılıyormuş ama wattpad benim önüme çıkarmamış. üç beş yıl sonra önüme çıkarıyor. öfkelendim

teslatakimi

@teslatakimi eski sevdiğim yazarlar bir şeyler yazsa oturup okurum tabii, orası ayrı. hatta keşke ergenlik hatıralarıyla bağ kurmak için bir anlık ilhamla bir şeyler yazsalar da okusak.
Yanıtla

teslatakimi

artık doğal olarak fanfic okuyasım gelmiyor. yazmaya başladığım sıralarda da gelmiyordu ama hazır okuyucu kitlesi olduğu için fanfic yazmayı seçmiştim. bir de galiba ergenliğimi bir ürün vermeden kapatmak istemedim. hatta tek pişmanlığım kötü bir şey yazacaktı da olsam buna daha erken başlamamış olmak.
Yanıtla

teslatakimi

Anlık bir coşkuyla üzerine atıldım. Kollarımı boynunun etrafına sıkıca doladım ve sağ bacağımı bacaklarının üzerinden diğer tarafa attım. Kucağına ağırlığımı fazla vermeden, onu bedenimle sardım. Kulağımda ve yanağımda saçlarının sertliğini ve başının sıcaklığını hissediyordum. Onu korumak, teselli etmek, yaralarının acısını azaltmak istiyordum. O bendim. Çocukluğu, benim çocukluğum. Yalnızlığı, benim yalnızlığım. Gönlünün kırık parçaları, benim kırık parçalarım. Sol kolu belimi, sağ kolu sırtımı hafifçe sardı. Kafamı oynatıp yetişebildiğim kadarıyla şakağını, şakağının yanındaki bir noktayı ve sonra başının arkasındaki bir yeri saçlarının üzerinden öptüm. Başımı eski pozisyonuna getirip ona sarılmaya devam ettim. Zihnimde söylemek istediklerim ve söyleyebileceklerim fırtınada gibi esiyordu. 
          
          “Seni görüyorum.” diyebildim sadece.
          
          “Biliyorum.” dedi. “Ben de seni görüyorum.”