Anka - Ateş

By NEG312

19K 1.6K 504

Tamamen yok olmuş bir krallığı küllerinden doğurmak için verilen uğraş . Ortadan kaldırılmış bir kraliçe . ... More

Gerçeğin peşinde
Su'nun kızı Ateş oldu
Sarayın içinden
Akademi
Asla yalnız kalma
Kaçak misafirler ve Getirdikleri
Geride kalanlar ve Yerine geçenler
İLK KARAKTER KARTLARIIII
Yeni dostlar ve eskimiş düşmanlar
Dost musun , Düşman mı ?
Gerçekler: ama gerçek değiller .
En büyük yanılgı .
Kaybın içindeki kazanç
Sarayın içinden -2
Sır perdesi hâlâ kapalı
Eski aşklarca
Yanılgı
Ruh bağı
Aşkın kolları.
Pişmanlıkların başlangıcı
Her şeye ilk adım.
Gizli kalması gerekenler.
Sana kadar.
Saklambaç
İKİNCİ KARAKTER KARTLARI
Sürü...
Babaların günahının bileti.
Kara bağ
Sessiz Çığlık

Evden uzak

1.6K 130 56
By NEG312

 ''Aman Tanrım!!'' dedim yüksek sesle . Hepsinin gözleri beni izliyordu . Panikle ayağa kalkıp odanın içinde volta atmaya başladım . ''Neler oluyor Selest?'' diye sordu teyzem . Aklım el vermiyordu . Suçluluk hissi bedenimi ele geçirirken , düşmanlarımdan herhangi birinin ölmüş olma olasılığı beni çileden çıkarıyordu. Ben nasıl yapabilmiştim ? Telodon , ben , ben onun yüzünü yakmıştım . ''Aman Tanrım , bu olamaz . Ben olamam . Hayır .'' diye fısıldayarak sayıklıyor . Odanın içinde dönüp duruyordum . 

''Selestiya ! Neyin var böyle? Ne oldu ? Anlat bize .'' dedi teyzem yeniden . Ona cevap verirsem duyacaklarım beni tesiri altına almıştı . Ya benim yapmış olabileceğimi söylerse . 

''Teyze , benim güçlerim olma ihtimali var mı ?'' dedim korkuyla . Titreyen ellerime engel olamıyordum . Onları vücudumdan kopartmak istiyordum . Bu güçler bir lütuftan çok bir lanet gibiydi . ''Yani . On yedine basmak üzeresin . Aslında bakarsan güçlerin çok önceleri kendini göstermişti . Sen fark etmiyordun ama senin yaklaştığın her ateş daha harlı yanıyordu . Girdiğin denizlerde etrafındaki su berraklaşıyordu . Bastığın yada dokunduğun topraktaki verim artıyordu . Soluduğun havanın bile bizimkilerden temiz olduğuna eminim . '' dedi , teyzem.

Yani bunca zamandır bu lanet üzerimde miydi benim ? ''O yüzden hiç bir yangında yanmadım değil mi ?'' dedim hemen . ''Evet öyle .'' dedi teyzem . Ah cidden lanet olsun! ''Teyze , ben galiba çok kötü bir şey yaptım .'' dedim . Bunu yabancıların önünde konuşmak hoşuma gitmiyordu . Bir yanım annemde takılı kalmıştı . Bir yanım bunun bir lanet olduğunu , benim hapsedilmem gerektiğini haykırıyordu beynime . İçim parçalanmış gibiydi . 

Beni buraya bağlayan hiçbir şey yoktu . Hemde hiçbir şey . ''Teyze ben birilerini yakmış olabilir miyim ?'' diye sordum . Doğruca yüzüne . Bunu daha fazla erteleyemezdim . ''Ne?'' dediler hep bir ağızdan . ''Duydunuz işte !'' dedim bağırarak. ''Selest . Otur ve doğru dürüst anlat şunu !'' dedi teyzem . 

''Bu gün sınıfta bir şey oldu . Sera , Telodon ve onların arkadaşları defterimi aldılar. Karalama defterimi . Onlara geri vermelerini söyledim ama vermediler . Kendi aralarında bir oyun kurdular. Defteri elden ele fırlatıyorlardı . Sonra Telodon onu yaktı . Defterim , hatıralarım . Gözlerimin önünde yanıyordu . O kadar öfkelendim ki onlarında yanmasını istedim . Sonra alevler Telodon'un   üzerine de sıçradı . Ondan Sera'ya . Sonrada sırayla hepsine . Yangın söndürücüsü getirip hepsini söndürdüm ama çok kötü görünüyorlardı . Telodon'un yüzü tamamen yanmıştı teyze . '' dedim . İçim içimi yiyordu . Ben nasıl yapabilmiştim ? Aklımla oynuyorlardı . 

''Ama bunu ben yapmış olamam . Değil mi ?'' diye sordum . Teyzemde , diğerleride yüzünü asmakla yetindi . ''Tanrım gerçekten . Gerçekten ben mi yaptım ?'' Dedim . Gözlerimden yaşlar denizler gibi akıyordu . ''Selest onların sana nasıl davrandığını biliyoruz . Hak ediyorlardı .'' dedi teyzem . İçimi rahatlatmak için yanlış yolu seçmişti  . ''Ne demek hak ediyorlardı ? Onlar en fazla okuldan atılmayı hak ediyorlardı teyze . Bu kadarını değil !'' diye çıkıştım . 

''Bunu düzeltebiliriz . '' dedi Chris . Nasıl ? Bunu gerçekten yapabilirler miydi ? ''Nasıl ?'' diye sordum hemen . Chris'in karşısına geçip oturmuştum . Onlar gerçekten pislikler ama yinede bu kadarı onlar için bile fazla . Eğer düzeltmek için bir yol varsa . Bunu kesinlikle denememiz gerekli . 

''Bize gereken tek şey . Onların bir eşyası .'' dedi Chris . Ne alaka olduğunu anlamamıştım . ''Bende sadece Sera'nın bir eşyası var . '' dedim . İşe yarayacak bir şey varsa , denemeye değerdi. Belkide böylece içimdeki vidan azabını azaltabilirim . ''Tamam ama diğerlerinin de lazım . Alabilir misin ?'' diye sordu Chris bana . ''Saat kaç ?'' dedim hızlıca . Aklıma gelen şey belki yardımcı olabilir . ''Daha 14.02'' dedi teyzem . ''Tamam . '' dedim . ''Size eşyalarını getiricem .'' 

Çabucak evden çıkmam gerekiyordu . Ayakkabılarımı çıkarmadığıma sevindim . ''Nasıl ? Selest nereye?'' diye sordu teyzem . Kapıya yöneldiğim sırada . ''Okula.'' dedim sadece ve çıkıp gittim . Soğuk hava yüzüme sadece bir kaç saat içinde olmuş şeyleri yüksek bir hızla çarpıyordu . Bu ilk defa beni rahatsız etmişti . Yalnız olmak ilk defa beni rahatsız ediyordu .

Okulun bitmesine daha vardı . Çocuklar apar topar hastaneye kaldırıldığı için eşyaları sınıfta kalmıştı . Koşar adım okula yürüyordum . Düşünecek ve yapacak çok şey vardı . 

Çok geçmeden okula varıp doğruca sınıfa koştum . Şuan bitik göründüğüme emindim . Kapıyı tıklattım ve içeriden ''Gel.'' sesini duydum . Ders tarih hocası Adolf'leydi . ''Aaa Selest . Senin eve gittiğini sanıyordum .'' dedi hocam bana . ''Gitmiştim hocam ama Sera'nın annesi beni ardı . Çocukların eşyalarını getirip getiremeyeceğimi sordu . Onları almaya geldim . Sonrada hastaneye gideceğim . '' dedim . 

Hayatımda söylediğim en başarılı yalan buydu . Hocam kafasını sallayıp dersi anlatmaya döndü. Teker teker hepsinin çantasını aldım . Çok şükür ki kızların çantası hafifti . Yoksa dokuz çantayı tek başıma taşıyamazdım . ''Hey Selest . Bizim için onlara geçmiş olsun der misin ?'' dedi Marcus. O iyi bir çocuktu . Benimle asla alay etmemişti bu güne kadar . Ama dostta sayılmazdık . ''Tabi Marcus.'' dedim ve hızla sınıftan çıktım . 

Yalanıma uymam gerekecekti . Çocukların hepsi telefonları da içinde  olmak üzere çantalarını burada bırakmıştı . Her hangi birinin ailesi mutlaka dönecekti . Okulun bahçesine hızlı adımlarla yürüdüm . Çocukların hepsinin çantasından bir eşyalarını almıştım . Telodon'dan formasını . Sera'dan ne olur ne olmaz diye tokasını . Jenna'nın bilekliğini . Ve diğer herkesin sürekli kullandığı bir eşyasını koymuştum ceplerime . Üzerimdeki montun ceplerinin büyüklüğüne şükrettim . Bir tek Telodon'un eşyası çok büyük gelmişti cebime . Ama çantasında sadece basketbol topu , forma ve cep telefonu olduğundan en mantıklısı formaydı . 

Okulun bahçesine varıp okulun dışına çıktım . İçimden hepsi için dualar ediyordum . Okulun dışına çıktığımda bir taksi çevirip ''Bhantom.'' dedim . Küçük kasabaların en iyi özelliği tek hastane olmasıymış gerçekten . Taksici hastane yolunu tutmuşken içimden dualarımı sürdürdüm . Lütfen kötü olmasınlar Tanrım lütfen . 

Hastaneye vardığımızda çocukların ailesinin kapıda olduğunu gördüm . Jenna'nın Annesi ve babası harap bir şekilde ağlıyordu . Yanlarına hızla gittim . ''Bayan Yelso .'' diye Sera'nın annesine seslendim . Kafasını çevirdi . Beni görünce adımları bana doğru yöneldi . ''Ah Selest.'' dedi ve omzumda ağlamaya başladı . Herkes ağlıyordu . ''Bayan Yelso , neler oluyor ? Çocuklar...'' dediğimde lafımı böldü . ''Jenna'yı kaybettik tatlım . '' dedi . Gözlerim hızla dolmuş , şok içinde ağlamaya başlamıştım . Ben artık bir katildim . 

''Ama ?'' değip durdum . Kimse konuşamıyor sadece ağlıyordu . Jenna'nın annesi ve babası harap haldeydi . ''Bayan Yelso ben eşyalarını getirmiştim . Yani çocukların .'' dedim hıçkırıkların arasından . ''Sağ ol tatlım.'' dedi . ''Diğerleri ? Diğerleri nasıl ?'' diye sordum hızlıca . Ellerimde birinin kanı vardı . Ailesi karşımda ağlıyordu . Şuan burada olmam onlara saygısızlıktı . ''Onlar daha iyi sayılırlar .''dedi . Ona tekrar sarıldım . Eşyaları bıraktım ve hızlıca oradan uzaklaştım. 

Çevirdiğim ilk taksiye binmiş ve bizim evi söylemiştim . Ellerimin arsındaki Jenna'nın bilekliğine donuk gözlerle bakıyordum . Taksici evin önünde durduğunda , parasını verip çabucak taksiden indim . Evin önüne gelip kapıyı çaldığımda , kafamda intihar senaryoları dönüyordu . Jenna ölmüştü . Onu ben öldürmüştüm . Hemde salak bir defter için . 

Teyzem kapıyı açtığında yüzüm her şeyi anlatıyordu . ''Ah, tatlım .''Dedi . Beni içeri sokup kafamı omzuna yasladı . Omzunda bir kaç dakika ağladım . Sonra beraber içeri geçtik. 

Eşyaları ortada duran masanın üstüne koydum . Masada çeşitli objeler vardı . ''Getirdin mi ?'' diye sordu Chris. Başımı sallamakla yetindim . Her eşyayı masaya bıraktım . Jenna'nın bilekliği hariç . ''Onu koymayacak mısın ?'' dedi ikizlerden biri . ''O öldü.'' dedim . Gözlerim donuk donuktu ve bitap düşmüştüm .  ''Aow.'' deiğp sustular . ''Onu geri getirebilir misiniz ?'' diye sordum anlık bir umutla . 

''Üzgünüm tatlım . '' dedi teyzem ve devam etti ''Bu mümkün değil.'' Başımı salladım ve oturdum .Gözlerim donuk donuk bakıyordu . ''Selest elini uzatabilir misin ?'' dedi Chris . Eşyaları çember şeklinde dizmiş ve ortaya da bir kase koymuştu .  Elimi uzattım . Chris elimi tuttu ve ortasından ufak bir kesik açıp kanımdan kaseye damlattı . 

Sonra bazı sözler söylemeye başladı .

Parçalanmış ruh , pişman olmuş.

Al büyüyü geri , hasarı bitsin .

Kaybettiklerini geri ver onlara , 

Kötünün kanı masumların damarında .

Bu sözleri birkaç kez daha tekrarladı . Merakla ne yaptığını izliyordum . Sonra kasenin içindeki kanım sekiz parçaya bölündü ve her bir eşyaya doğru sürüklendi . Onların etrafını sarıp içine geçti ve ardından bütün eşyalar bir anda ortadan kayboldu .

''Bu da neydi böyle ?'' diye sordum merakla . ''Bu senin insan dostların için bir düzeltme tılsımıydı . Annenden öğrenmiştim . '' dedi . Annem nasılda aklımdan çıkmış ? ''O gerçekten yaşıyor mu ?'' diye sordum . ''Evet.'' dedi . İkizler ve abileri . ''Bana neden yalan söyledin teyze ? Bunca yıl boyunca , neden ?'' dedim teyzeme . Kalbim parçalanıyordu . 

''Selest ben senin iyiliğin için...'' dedi ve lafını kestim . ''Duymak istemiyorum.'' dedim . ''Selest istersen biraz düşün . Yani Serus'a bizimle gelmek için.'' dedi Kızıl gözlü ikiz . Sanırım Losa'ydı.

Beni götürmeyi çok istediği belliydi ''Losa saçmalamayı kes . Selest'i oraya göndermiyorum dedim sana . bir kez daha bu teklifi duymak dahi istemiyorum ''diyen teyzeme karşın yüksek sesle bağırarak ''Asıl sen kes teyze benden yeterince şeyi saklamışsın zaten , elimde gerçek annemi bulmak için bir şans varsa bunu harcamayacağım. Hem daha fazla kişiye zarar veremem . Lanetliyim ben . Sende , sizde . Ben , ben burada daha fazla kalamam . Jenna'nın ailesini daha fazla göremem . Diğerlerini de öyle.'' dedim .

Gerçekten burada hiç niyetim yoktu . Teyzemi anlıyordum ama katil olmuştum . Ellerimden kan kokusu alıyordum . Buradan gitmem  gerekiyordu . ''O zaman  bu gidiyoruz mu demek ? Selest'in ne istediği çok belli ama bu işte sende lazımsın Ameliya .En güçlü tılsımlar Serus'tan sonra senin yaptıklarındı  biliyorsun . Sen en büyük rollerden birini üstleniyorsun . Üstelik Selest'e element kullanmayı biz öğreteceğiz . Su ustası olan da sensin . '' dedi Chris belliki teyzemin gelmesi gerçekten önemliydi . Ve artık benim konuşmamın zamanı gelmişti teyzemi ancak ben ikna edebilirdim . Bu olanlardan sonra ona ihtiyacım vardı . İçimden bunların bir rüya olduğuna kendimi ikna ettirmeye çalışsamda hepsi gerçekti .

'' Teyze beraber benim odama çıkabilir miyiz biraz ? konuşmamız gerek '' teyzemle onların arasında konuşmak bana pek iyi bir fikir gibi gelmiyor açıkçası . Çünkü onların araya girmesi benim işimi zorlaştırır . Teyzem bir şey demeden benim peşime takıldı ve odamın yolunu tuttuk. Hem valizimi toplamaya başlasam iyi olurdu . Zaten burası benim için artık hiç bir yerdi . Burası benim için uygun değildi ve artık asla olmayacaktı.  

 Sanırım tek arkadaşım oaln Nalia da bir veda etsem hiç fena olmazdı. Olanları ona anlatamayacak olsamda. Zaten muhtemelen anlatsamda inanmaz . Aylardır hiç konuşmamış olsak bile . Birden ortadan kaybolması gücenmeme sebep olmadı değil . Lise birden beri yakınımdaydı . O benim Sera'dan sonra güvendiğim ilk kişi olmuştu . Sonra o geçen yıl okul değiştirdi ve en son 3 ay önce ondan haber alabildim . Belkide ona ulaşmaya bile çalışmamalıydım . Onun da başına birşey getirmek istemem. 

'' Evet Selest seni  dinliyorum , Selest ,Selest kendine gelsene kızım daldın gittin yine . Bak daldığına göre üzülüyorsun. Buradaki düzenini bozmana hiç gerek yok . Seni tehlikeye atamam. Anlamıyorsun orası çok tehlikeli ve sen çok bilgisiz ve çok hassassın . Bunu kaldıramazsın Selest bunu anlaman lazım . '' diyen teyzemin sesiyle kendime geldim artık odamdaydık rahat rahat anlatabilirdim kendimi . 

 '' Teyze lütfen otur ve beni dinle , sen ne dersen de ben gitmek istiyorum ve bunu sensiz yapamam . Neden beni almıyorsun ? Orası benim için tehlikeli olabilir ama ben birini öldürdüm teyze. Ben burası için uygun değilim hiç olmadım . Ne olurdu sanki Superman'in falan gezegenine gitseydik. O zaman bu durumda olmazdım . Tanrım ben ne diyorum ? İyice kafayı yedim . Teyze bak ben , ben burayı hiç sevmedim tamam mı ? Ve lanet olsun sınıf arkadaşımı öldürdüm. Onu sevmesem bile birini öldürdüm . Artık burada kalamam. Bir de annem var tabii. Bana yıllar önce öldü dediğin annem. Şimdi yaşadığını söylediğin annem var. Şimdi bana saçma sapan yok element kontrolüymüş  , yok yaratıklarmış , tehlikeliymiş değip duruyorsun ya  teyze bunlar benim umurumda değil . Ben gidip annemi alacağım. Tek amacım bu ve yanımda olmana ihtiyacım var . Katil olarak burada kalmaktansa var olduğuna hala inanmadığım bir boyuta gitmeyi tercih ederim . Ama sen benimle gelirsen  gözüm arkamda kalmaz .  Ha ama yok ben gelmem diyorsan sen bilirsin . Yinede şunu bil gelsen de , gelmesen de ben gideceğim . Beni tek başıma bırakmak istemiyorsan benimle gelirsin.  Bunun başka yolu yok . '' 

Son sözüm bu olmuştu , ve teyzem odamdan çıkıp gitti , hiç bir şey demeden sanırım gelmeyecekti bu beni şuan gerçekten üzmüştü . Bir günde hayatım alt üst olmuştu . Bir günde katil olmuştum. Hayat bu kadar basitti işte . Tek bir anda altı üstüne gelebiliyordu .

Ama yapacak bir şey yoktu gelmek istemiyorsa kendi bilirdi . Ayaklanıp telefonumu aldım Nalia'yı aradım 3 kez . Ardı ardına ama açan olmadı. Sanırım vedam iptal olmuştu . Zaten ne diyecektim ki ? 'Hey Nalia selam . Bizim yılanlar vardı ya bide lanet basket takımı şu kaptanlığını Telodon'un yaptığı . Heh o . İşte ben onların hepsini yaktım . Sürpriz özel güçlerim var. Birde Jenna'yı öldürdüm mü diyecektim ? Yinede onu bilgilendirecek kısa bir mesaj attım . Ona yurt dışında olacağımı ve ne zaman döneceğimin belli olmadığını söyledim . Cevap alamayacağımı biliyordum ama en azından okuyorsa haberi olurdu .Başka bir boyuta kaçan bir katil olduğumu bilmesinden iyidir değil mi ? 

Dolabıma yönelip kıyafetlerimden lazım olabilecek şeyleri çıkarmam gerekiyordu ama orada hava nasıldı ? Nasıl giyinmem ne götürmem gerekirdi ? Bilmiyordum . Bu yüzden Losa'ya sormaya karar verdim . Beni çok götürmek itiyorsa eğer kıyafetlerimi ayarlamama da yardım ederdi herhalde . Peki ben bu insanlara güvenebilecek miydim ?  Bunun tam bir muamma olduğunu düşünürken kapıya yönelip açtım ve içeri elinde koca bir bavulla teyzem girdi . 

Anlık korkudan sıçradım . Öyle pat diye dalınır mı ? İnsan bir ses verir . ''Teyze , bu bavul çok büyük değil mi ? Hem gitmeme izin mi veriyorsun ?'' Teyzem bir iç çekip konuşmaya başladı. ''Hayır gitmene izin vermiyorum , beraber gidiyoruz . '' dedi . Bende direkt olarak teyzeme sarıldım . Katil olduğum günün tek iyi haberi . Başka bir boyuta yalnız gitmiyorum. ''Tamam , tamam dur . Şu valizleri çabucak hazırlayalım yoksa kapılar kapanacak ve yetişemeyeceğiz. Yanına pantolonlarını ve tshirtlerin ile kazaklarını al . Çamaşırlarınıda bolca kıyafete ihtiyacın olacak. 

Ayrıca yanına şampuanların vb. şeylerini de al . Botlarınıda al tercihen topuksuz olsun birkaç tanede spor ayakkabını koy ve sırt çantası ile matara koy . '' Değip kendi valizini hazırlamaya gitti. Teyzemin bu kadar şeyi al demesi dönme ihtimalimizi resmen gözümde yok etmişti . Bende bir daha dönememek istiyordum zaten. Bir yandan saydığı şeyleri valizime doldururken , bir yandan nasıl gideceğimizi düşünüyordum . Başka bir boyuta nasıl gidilirdi ki ? Valizimi hazırlamam beş dakika kadar sürmüştü , ben bile hızıma şaşırdım .


 Ve üstümde hayla formalarım olduğundan bir adet siyah pantolon ve  örgü kazaklarımdan birini de dışarıda bıraktım ki üstüme giyeyim. Valizime son olarak fotoğraf albümümü koydum ve kapattım . Sonra hemen üzerimi değiştirip aşağı indim . Valizimle beraber . Merdivenlerden valizi indirmem biraz zor olacaktı bu yüzden zar zor taşıdığım  valizi yan tutuyordum.  Kafamı aşağı doğru uzatıp bakınca herkesin orada olduğunu gördüm . Chris yanıma çıkıp valizimi aldı . Beni büyük bir yükten kurtarmıştı . Acaba bu insanlara ne diyerek seslenmem gerekiyordu . Bunu teyzeme sorsam iyi olur .  

Bende Chris'in peşi sıra aşağı indim ve teyzem yanıma yaklaşıp bana siyah bir başlıklı pelerin taktı . Valizler ortadaydı ve herkes bir çember şeklinde dizilmişti . '' Nasıl gideceğiz ?'' diye şaşırarak sordum .'' Gözlerini kapat. Biraz başın dönebilir ama endişelenme canım. Orada her şeyi öğreneceksin zaten '' dedi teyzem . Sonra Chris'e döndü ve devam etti '' Kapıyı nereye açacaksın ? ''  diye sordu  '' Serus dağlarının arasında bir kulubemiz var . Bir süre en azından Seleste her şeyi öğretene kadar orada kalırız . Sonra saraya gideceğiz  . Selest gözlerini kapat gidiyoruz'' dedi ve ben hemen gözlerimi kapattım. Herkes birbirine tutunmuştu ve Chris ortaya geçip bir şeyler söylemeye başladı . İşin komik yanı yaptığı şeyin ne olduğunu bir şekilde biliyor olmamdı . Bu sözleri daha önce birinden duymuş gibiydim . 

''Şimdi '' diye bağırdı Chris ve bir yandan teyzem bir yanımdan ikizlerin orta yere atlamasıyla kendimi sürüklenirken buldum . Bir şeyin içinden geçip yuvarlanmaya başladım ve başım çok keskin bir şekilde dönüyordu . Yuvarlandığım için mi yoksa başka bir şeyden mi anlayamadım . Gözlerimi yavaşça açtım ve gördüklerime inanamadım.  Gök yüzüne doğru akan bir nehir olmuştu dikkatimi çeken ilk şey . Resmen cennetti burası.  Yeşilin en güzel tonlarında bir dağın tepesindeydik ve burası benim hayatımda gördüğüm en güzel yerdi . Tarıfsiz bir koku vardı havada . Daha önce hiç bu kadar güzel bir koku almamıştım . 

Dağların yamaçlarından aşağı koşan bir at/adam sürüsü dikkatimi çekti . Yanımdan hızla uçan bir peri kızı kanadını yüzüme çarptı ve özür diledi arkasına bile bakmadan . Dağlar yüksek olmasına karşın eşsiz bir zevkle izletiyordu kendini . Henüz batmaya başlayan güneş etrafı pembemsi bir renge boyamıştı . Gök yüzüne uzanan nehirler boylu boyunca dizilmişti . Bir kaç bulut olması gereken yerden çok aşağıda dağların eteklerindeydi . Gök yüzü ikiye bölünmüştü . Yarısı gece yarısı gündüz gibi görünüyordu .     

Burası gerçekti ve ben gerçekten sihirli bir evrenin tam ortasında duruyordum . Açıkcası şu ana kadar oldukça şüpheliydim ama hepsi gerçekti. Etrafıma resmen büyülenmiş gibi bakarken Chrisin sesini duydum. Sonunda kafamı etrafımdan aldım. Herkes valizleri eline almıştı ve ilerliyorlardı . Gariptir bu insanların hepsine kanım kaynamıştı . Özellikle Chris' e ondan ayrı bir enerji alıyordum ve buraya gelince şiddetle artmıştı . Sözünden çıkamayacakmışım gibi hissettiriyordu bu bağ . Halbuki ben kimsenin sözüne uymam . Sanırım bunu teyzeme sormam lazım 30-35 yaşlarında bir adamdan hoşlanmıyorsam bu normal olmayan bir his demektir . Gerçi hoş şu bir gündür olan şeylerin hiç biri normal değil ...

Havanın gece tarafı artıyorken. Bizde bahsettikleri kulübeye doğru ilerliyorduk. Burası gerçekten muazzamdı , ve onlar kendi aralarında buranın kötüleştiğini söylüyorlardı . Böyle bir yerin daha iyi bir hali olduğuna bir an inanamadım . Teyzemde aşırı duygusal davrandığından ona da bir şey soramadım . Sanırım önemli konuları kulübeye  saklayacaktık . Ben şu an çok heyecanlıydım . Gerçekten sihir yapabilecek miydim ? Tabii birilerini öldürmeden . Merak konusuydu bunlar benim için ... 

Çok geçmeden kulübeye vardık. Kulübe dediğime bakmayın burası resmen devasa. 2 katlı ve bizim evden en fazla bir kaç  m2 küçüktür . Chris valizleri odalara yerleştirdi ve bizde girişin tam karşısındaki geniş oturma alanına geçip oturduk . Başım hala biraz dönüyordu . ''Evet millet konuya dönelim mi artık '' dedi teyzem . Bende ona oldukça katılıyordum . Chrisde aşağı inip bize katılınca sohbet başladı . 

'' Evvet '' dedi kendini koltuğa bırakarak . ''Şimdi planımız şu '' dedi Lisa. Uzun zamandır ilk defa bir şeyler söylüyordu. Saatlerdir sesini duymamıştım . ''Hepimizin Selest hariç bildiği üzere şuan başta Perodan var ve biz onun Kraliçeyi yasaklı bölge olan buzdan sarayın mahzenlerinde tuttuğunu düşünüyoruz . Onun gücünü azaltabilecek tek şeyi ele geçirmiş durumda ve bunu onu dizginlemek için kullanıyor .Ayrıca ana bekçileride 3 farklı kolyeye hapsetti ve hepsini bir kızına verdi . Biri Armona'da onun gücü ateş bu yüzden ondaki kızıl kolye ana ateş bekçisi içinde ve onun gücünü emiyor . En yenilmezlerinden biri o. Diğer ikisi daha acemiler ama tabi acemi dediğime bakmayın koca bir evreni öfkesinden yakacak kadar manyak bir kızdan daha acemiler . Diğerleri Semezar ve Üraptus .  Semezarda hava , Üraptusta toprağın gücü var  . Onlarda kolyelerden besleniyor .Henüz su kolyesi nerede yada kimde bilmiyoruz . Onları aşmak çok zor ama Chris bizim için bir kılık değiştirme büyüsü ayarladı. Böylece şuan o kalede koruyuculuk yaparken ikimizde akademide kendi elementimizin gücünü yönetmeyi öğretiyoruz . Onlara yakın olmak için tek seçeneğimiz buydu ve plan kısmına gelirsek orası biraz sıkıntılı. Çünkü bizim tek planımız saraya sız öğren ve ele geçir şeklindeydi. Ama gücümüz yetmeyeceğinden size ihityacımız vardı . 

Sizin büyünüz onların ordularını mahveder , ve Selestin baskın gücünü öğrenip gözlerini halletmemiz lazım . Yarın hepimiz görevde olacağız . Eğer baskın gücü su değil ise bizimle Akademiye gelmesi gerekir . Bu hiç iyi olmaz güçlerini kullanmayı öğrenmesi biraz zaman alacaktır . Bu arada birkaç gün sonra biz saraya yerleşeceğiz. Kral kızlarına özel ders istiyormuş. O yüzden sizin burada kalmanız gerekecek .Bizde vakit buldukça geleceğiz. Çok dikkatli olmamız lazım , bizi anlıyorsunuz değil mi ?. '' 

Diyerek sözlerini tamamladı . Yarım saattir aralıksız konuşmuştu ve ben resmen oha dedim ''Ama baskın gücümü nasıl öğreneceğiz ki ?'' soruma cevap sağımdaki Christen geldi. ''Senin için özel bir iksir formulü buldum . Sarayın yasaklı bölümünden ve tılsımlı . Çok güçlü . Normalde bu tılsımı sadece kraliyet üyeleri yapabilir ama ben aylardır üstünde çalıştığımdan başardım . Hem kraliyetten biri yaparsa . O tilki burunlu kral kokusunu alır. Kraliyetin özel kokusu vardır. Büyülerinden gelen ve senden bu kokuyuda almamız yani bastırmamız lazım ki kim olduğun anlaşılmasın .''dedi '' Pekala anladım .'' Söze devam etti '' O zaman ben gidip iksiri hazırlıyorum.'' dedi ve mutfağa yöneldi . 

Teyzemde ikizlerle beraber yukarı çıktı. Sanırım konuşmaları gereken özel konular vardı . Ve benim duymamı istemiyorlardı . Bu durumdan pek de şikayetçi olmadım . Duyacağımı duymuştum zaten . Acaba benim yerime geçen o üç prensese ne yapmalıydım . Şaka bir yana gerçekten prensestim . Serus'un asıl prensesi . Rüyamda görsem inanmayacağım şeylerdi bunlar . Bir yandan da Jenna aklımdaydı. Bunu atlatmam zaman alacaktı .

Ben dalmış düşünürken Chris teyzemlere seslendi . İksir hazırdı ve dışarıda içmem lazımdı. Önlem olarak evde içirmiyorlardı . Dışarı çıkıp evden biraz uzaklaştık .  Chris iksiri bana uzattı ''İç bakalım .'' Önce kokusunu beğenmesem de güçlerim tamamen açığa çıkacaksa buna katlanabilirdim ... Tek de içtim tüm o iğrenç iksiri . Tadı balık yağında bekletilmiş terli çorap gibiydi . 

Herkes biraz uzaklaşıp beni izlemeye koyuldu. Birden garip hissetmeye başladım . Az önce soğuk hava yüzünden üşümüştüm ama şimdi gittikçe ısınıyordum. Birden yandığımı fark ettim vücudum resmen alev almıştı. Ama ateş beni yakmıyordu . Beni ısıtıyordu. Şok olmuştum. Derken koskoca gökyüzünde sadece benim üstüme yağmur yağmaya başladı . Ben ıslanmayı sevmediğimden tekte durdurdum bütün suyu ama her yerim ıslanmıştı. Sonra soğuk bir rüzgar esti ve tüm kıyafetlerim kurudu. Ardından yer şiddetli bir biçimde sallandı . Ben öyle bir dalgınlık ve şok içerisindeydim ki. Elime düşen kan damlalarını fark etmedim . Sonra aniden tüm dünya karanlığa gömüldü...




UMARIM DÜZENLEMELERİ BEĞENMİŞSİNİZDİR .

FİKİRLERİNİZ NELER ?

SİZCE DEVAMI NASIL DEĞİŞECEK ?

SELEST GÜÇLERİNİ KULLANMAYI ÖĞRENEBİLECEK Mİ ? 

YOKSA DAHA FAZLA KİŞİYİ Mİ ÖLDÜRECEK ?

YILDIZIMIZIA BASMAYI UNUTMAYIN!<3





































Continue Reading

You'll Also Like

138K 6.6K 16
Felaketlerle başlayan bir gece kaç Bedel ödettirdi? 🕯️
ZAMAN TRENİ By Ceyda

Science Fiction

221K 19.7K 59
2082 yılında suçluları taşıyan, onları tarihin en kötü zamanlarına terk eden bir trende kaderleri görünmez bir iple bağlanmış iki mahkumun hikayesi. ...
986K 48.3K 70
0545 *** ** **: Hanımefendi şemsiyeniz bende kalmış Siz: Pardon tanıyamadım? 0545 *** ** **: Kader Ortağın 0545 *** ** **: Ruh Eşin 0545 *** ** **: v...
786K 29.2K 43
"Tüm gökyüzünü gözlerine taşımışsın. O maviliği bazen kara bulutlar örtmüş, bazen sağanak almış; hiç utanmadan akmış gözlerinden bir bir..." "Sana h...