Stajyer

Por gamzellimm

34.5K 2.2K 822

"Diğer stajyeri bugün seninle aynı bölüme aldım. Onunla çalışmanızı istiyorum. O senden daha önce geldiği içi... Más

Tüm Hareketlerin Benden Sorulur
Onunla Flört Etmeye Çalıştığını Anladım
Bilincim Yerinde
Korktum
İstemiyorsan Durdur
Git Louis
Bilmiyorum
İstemiyor Musun?
Ne Zaman Evleniyorsunuz?
Mutluluk Sebebi
Çok
Nişanlın Olarak
Seni Seviyorum
Özür Dilerim
Hayatta Olmaz
Tanrı Hediyesi
Ortak
En Güzel Hediyesin!
Final

Konuş Onunla

967 78 13
Por gamzellimm

"Harry uyu lütfen artık. Işık hem beni hem bebeği rahatsız ediyor."

"Ama o çok güzel." yatakta doğrulup bana baktı.

"Bebeğim bende güzel olduğunu biliyorum ama yarın erken kalkıp toplantıya gitmem lazım." oflayarak ışığı kapatıp ona döndüm.

"Gece üzerine çıkmazsın değil mi?" sabır diler gibi bir hali vardı.

"Ben yan odaya gidiyorum. Sende burada ne yapıyorsan yap. Uykusuzluktan başım ağrıyor." kaşlarımı çatıp dudağımı büzdüm. "Seni seviyorum." deyip odadan çıktı. Bende Dolly'nin yanına uzanıp onu izlemeye devam ettim.

°°°

"Bebeğim hadi uyan artık." Louis'nin boynuma kondurduğu öpücüklerle gözlerimi araladım. Üst bedenini üzerime bırakmış boynumu öpüyordu. Kollarımı boynuna sarıp kendime daha çok bastırdım. Burnunu boynuma sürüp öptü.

"Gitmem lazım. Bebeği yan odaya bıraktım. Sütünü yine sen verirsin. Toplantıdan çıktıktan sonra hemen geleceğim. Sonra kimlik işini halledeceğiz ve alışveriş yapacağız. Olur mu?"

"Olur. Ama onu dışarıya nasıl çıkaracağız."

"Bir süre Anna bakar ona. Bizde hızlıca işlerimizi hallederiz." kafasını biraz kaldırıp yüzüme baktı. Gülümseyip dudağını öptüm. "Seninle burada kalmak için nelerimi vermezdim." kıkırdayıp elimi gömleğinin yakasında gezdirdim.

"Toplantı kaçtaydı?"

"10'da." göz ucuyla saate baktığımda daha bir saatten fazla olduğunu gördüm.

"Yaklaş bir şey söyleyeceğim." sır verecekmiş gibi fısıldadım. Yüzünü yüzüme yaklaştırdığında gülümsedim. "Hala zamanımız var ve ben seni çok özledim." yutkunup gözlerini dudaklarıma indirdi.

"Geç kalabilirim."

"Geç kalmayacağını garanti verirsem?" baş parmağını alt dudağımda gezdirdi.

"Sana doyamam ki, nasıl bırakıp gideceğim." dudağımdaki parmağını öptüm.

"Akşam yorgun olacak mısın?"

"Büyük ihtimalle." gömleğinin düğmesini açtım.

"O zaman bu işi çabuk halletmemiz lazım." deyip gömleğinin yakasından çekip dudaklarımızı birleştirdim. Ayakkabılarını çıkarıp üzerime çıktı. Elimi saçlarına geçirmişken kapı çalındı.

"Harry, bu bebek ağlıyor. Ben susturamadım." Louis oflayarak yüzünü boynuma yerleştirdi. Birkaç öpücük bırakıp üstümden kalktı.

"Geliyorum." Louis'ye bakıp gülümsedim. "Sende dar pantolon giyme istersen." deyip dudağını öptüm. Alt tarafına bakıp ofladı. Yan odaya geçip ağlamaktan kızarmış küçüğe baktım. Kucağıma alıp sırtını okşadım. Bir süre daha ağlamaya devam etti. Louis yanıma gelip dudağımı öptü.

"Gitmeliyim. Seni seviyorum." Dolly'nin kafasını da öpüp sırtını okşadı. Dolly susup Louis'ye bakmaya çalıştı. Louis gülümseyip tekrar öptü. "Seni de seviyorum ufaklık. Akşam görüşürüz." odadan çıktığında Dolly'nin bezini kontrol ettim. Biraz şiş gibi duruyordu. Önce üzerimi değiştirdim daha sonra aşağıya inip Anna'nın yanına gittim.

"Günaydın Anna. Hadi bana yine bez değiştirmeyi öğret."

"Günaydın Bay Styles." birlikte mutfaktan çıkıp salona geçtik. Bana söylediği şeyleri uygulamaya başladım. Dolly bugün biraz daha akıllı olduğu için kolay olmuştu.

"Gördün mü Anna? Yaptım, ben yaptım. Artık bebeğimin altını kendim değiştirebiliyorum."

"Siz çok iyi bir babasınız Bay Styles." gülümseyip Dolly'i kucağıma aldım.

"Bana Bay Styles deme." kaşlarını kaldırarak bana baktı. "İsmim Harry. Lütfen ismimle hitap et bana."

"Olmaz öyle şey. Bay Tomlinson çok kızar." kaşlarımı çattım.

"Kızmaz. Ben söylerim ona. Bu şey beni rahatsız ediyor. Lütfen."

"Gerçekten Bay Tomlinson'ı sinirlendirecek bir şey yapmak istemem." oflayarak Dolly ile birlikte ayağa kalktım.

"Tamam o olduğu zaman yine öyle dersin. Hadi şimdi miniğimin karnını doyuralım." mutfağa gidip sütü ısıtmasını bekledim.

"Sizin için ne hazırlayayım?"

"Biraz omlet yeterli." biberonu Dolly'nin ağzına yaklaştırdığımda ağlamaya başladı. Başı omzuma gelecek şekilde tutup sırtını okşadım ama bir türlü susmuyordu.

"Sence neden ağlıyor?"

"Bilmiyorum. Aç olduğunu düşünmüştüm. Gazı olabilir mi?" alt dudağımı büzüp sırtını okşamaya devam ettim.

"Ben bir şey yemeyeceğim, Anna. Teşekkür ederim." Cebimden telefonumu çıkarıp Louis'nin numarasını tuşladım.

"Efendim bebeğim?"

"Louis, Dolly susmuyor. Altını değiştirdim ama sütünü içmedi. Ağlamaya başladı."

"Ben ne yapabilirim hayatım?"

"Onunla biraz konuş." sıkıntılı bir nefes verdi. Telefonu hem Dolly hemde kendim duyacak şekilde yaklaştırdım. Dolly ağlamaya devam ediyordu.

"Selam Dolly. Baban neden ağladığını bilmiyor ve benim konuşarak seni susturabileceğimi sanıyor. Sanırım baban biraz kaçık."

"Hey!" diye araya girdim. O kıkırdarken Dolly susmuştu. "Devam et Louis. Sustu."

"Senin için çok güzel bir beşik buldum. Umarım babanda beğenir, onu alırız senin için. Başka ne söylebilirim bilmiyorum. Konuşma özürlüsüyüm galiba." Dolly gülümseyip elini ağzına sokmaya çalıştı.

"Seni çok sevdi Louis. Söylediğin her kelimede daha da uysallaştı. Hatta şuan gülümsüyor." kıkırdadı.

"Kapatmam lazım hayatım. Seni seviyorum."

"Bende seni seviyorum." telefonu kapatıp tekrar cebime koydum. Biberonu tekrar elime alıp sütü içirmeye çalıştım. Biraz mızmızlansa da sonunda içmeyi başardı.

Sütünü içtiğinde onu kucağımda sallayarak uyutmaya çalıştım. Yine ağlamaya başladığında şebeklik yaparak susturmaya çalıştım. Bir süre daha susmayınca Louis'yi aradım. Biraz bekledikten sonra telefonu açtı.

"Bebeğim önemli değilse toplantıdayım."

"Louis ben susturamıyorum." sesimin titremesine engel olamadım.

"Harry sana toplantıdayım diyorum. Susturmayı dene. Her dakika beni arayıp küçücük bir bebekle konuşmamı isteme. Kapatıyorum." cevap vermemi beklemeden telefonu yüzüme kapattı. Telefonu koltuğun üzerine fırlatıp Dolly'yi yüzünü görebileceğim kadar kendimden uzaklaştırdım.

"Neden susmuyorsun ki? Birde babandan azar işittim." Bende dayanamayıp ağlamaya başladım. Benim ağladığımı görünce susup beni izlemeye başladı. "Yani hem babanın hemde senin ilgini çekebilmek için illa ağlamama mı lazım?" esnemeye başladığında gözlerimi kurulayıp odaya çıktım. Onu yatağın ortasına bırakıp bir tarafına ben yatıp diğer tarafına yastık koydum. Parmağımı tutup kapanmaya başlayan gözlerini daha fazla zorlamadı.

°°°

Gözlerimi kırpıştırarak açtığımda ne zaman uyuduğumu bile anlamamıştım. Karnımdaki kolları hissettiğimde arkama baktım. Louis'de bana bakıp yorgunca gülümsedi. Parmağımı sıkıca tutan bebeğe baktığımda hala uyuyordu.

"Özür dilerim." Louis mırıldanarak konuştuğunda ona döndüm. "O an gerçekten önemli bir konu vardı ve ben çok gergindim. Sana bağırmak istemezdim."

"Önemli değil." yerimde doğrulup parmağımı çektim, Dolly'nin üzerini örttüm. Louis ayağa kalkıp gömleğini çıkardı.

"Önemli Harry. Uyumadan önce ağladığını biliyorum."

"Sorun değil. Alıştım sanırım ağlamaya." bana yaklaşıp sıkıca sarıldı. Kollarımı ona sarıp kokusunu içime çektim.

"Seni seviyorum."

"Bende seni seviyorum." bir süre öyle kalıp benden ayrıldı.

"Hadi gidelim. Halletmemiz gereken işlerimiz var." gülümseyip başımı salladım. "Yemek yedin mi?"

"Yemedim." sert bir bakış atıp kapıyı gösterdi. Dolly'nin diğer tarafına da yastık koyup odadan çıktım.

"Anna, bebek sana emanet bizim odamızda. Biz biraz dışarıda olacağız. Bir şey olursa beni ara." Anna başıyla onayladığında dışarıya çıktık.

"Doğum gününe hangi tarihi yazdıracağız?" ona bakıp omuz silktim.

"Dün. Hayatımıza dün girdi sonuçta." gülümseyip başını salladı. "Toplantı nasıl geçti?"

"Berbattı. Artık yönetim kurulundayım ve az kalsın Alliah kovuluyordu. Nasıl engel olacağımı şaşırdım."

"Neden? Ne yaptı ki?"

"Yanlış şirkete yanlış mail göndermiş. Adamlar az kalsın dava açacaklardı. Leo çıldırdı. Alliah'a da başka birisi yanlış anlatmış olayı o yüzden onu akladık. Bir taraflarımı parçaladım Leo'yu sakinleştirene kadar."

"Kötü olmuş. Alliah'ı arasam iyi olur." başını sallayıp bir restoranın önünde durdu. Birlikte içeri girdiğimizde sevimli bir kız bizi karşıladı.

"Bay Tomlinson, hoşgeldiniz."

"Merhaba. Her zamanki masada olacağım. Bize bugünün özel yemeklerinden birini gönderin lütfen."

"Elbette efendim, hemen gönderiyorum." Louis beni belimden tutup en köşedeki masaya yönlendirdi. Masaya geçtiğimizde etrafa bakındım.

"Seni nereden tanıyor?"

"Çünkü burası-"

"Sakın babamın deme." gülüp kafasını iki yana salladı.

"Öyle demeyecektim ama fena fikir değilmiş." gözlerimi devirdim. "Her neyse burası çok yakın bir arkadaşımın. Babamın toplantıları genelde burada olur." başımı sallayıp gelen yemeğe baktım. Güzel bir şeye benziyordu.

"İçecek olarak ne alırdınız?"

"Şimdilik su yeterli." sessizce yemeğimizi yedik. Louis hesabı ödeyip beni en yakın alışveriş merkezine götürdü. Öncelikle çocuk odası mobilyalarının olduğu bir mağazaya girdik.

"Ben kendimi kaybedeceğim sanırım."

"İstediğin kadar kaybedebilirsin."

~~~

Üç bölüm sonra final yapmayı düşünüyorum ama sizden kısa bir izin isteyeceğim. Bir haftaya yakın bir süre bölüm atamayabilirim çünkü sınavlarım var. Affınıza sığınıyorum.

Seguir leyendo

También te gustarán

3.4K 886 25
Platonik aşık olmak bir insanın yüreğini en fazla ne kadar mı deşer? Not: Yarı Askeri kurgudur okuyup görelim
154K 16.3K 53
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...
16.3K 559 14
"Ya sen delirmişsin!" "E delirttin çünkü!!"
878K 70.4K 14
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar. taekook, tex...