Sınıf Tam Mı?

Por HazalMerveAt

2.5M 153K 71.2K

Mizah#1 04/03/18 "Tamız hocam." Buğra arka sıradan anırdığında kafamı hızla hırkamdan kaldırdım. "Aaaaa il... Más

Cenaze Törenine Hoş Geldiniz
Rahmetliyi Nasıl Bilirdiniz ?
Yaprak Kımıldamıyo Amk
Kanser Ettiniz Beni
Sen İlah Mısın Silah Mı?
Bir Sen Akılısın Dimi Amık Keli?
1 AY
Yeme Beni Yaprağım
Kamuran Dalak
Kirli Dudaklar
Pezevenk Mi Lan O?
Harf Alayım
Yalnız Oynadığın Şey Benim Kalbim
Gitme...
Hamile Kamile
Ekin Kaya Benim Olacak
Kötü Çocuk
Kurda Kuzu Emanet Etmek
Irz Düşmanı
Nasıl Kalalım Ayrı?
Bomba
Manda Göle Sıçar Gibi
!İlk Öpücük!
İntihar
Elçin!
Mavi Sim ve Güller
İdda
İdda Başlasın
Soru-Cevap
Aile Toplantısı
Ta Daaaaa
Düşman Çatlatmak
Sonunda Be
Yak Onu
Ne Yaptım Ben?
Duyuru
Üç Kalp
Anketimsi Bir Şey
Yıldızlar
Herkes Gider Mi?
Gerçekler
Hayır Ama
Kaç Saniye Sürecek?
Yalan Söyle Bana
Derin Nefesler
Instagram
Kahpe
Irmak Mırmak Aaa Mırmır
İntikam
Senden Kopamam
Utanç
Kayıp
Hilal Aydın
Ben Sevgilisi...
Ölüyorum
Hırsız
Yılbaşı Partisi
Ölmeliydi....Keşke Ölseydi
Kumar
Prens
Gerçeklerin Pis Huyu
Drama Yaratma
Cadı Baskını
Er Meydanı
Yanlış
Ez Beni Ne Olur
Oyun
Atlamasaydın Ölürdün Sanki
Nefessiz Balıklar
DUYURU

Öptü Lan Beni

31.6K 2.2K 1.6K
Por HazalMerveAt

"Hilal makineye bir şeyler oldu çok hızlı atıyor." Hala şoktayken konuştum.

"Bozulmuştur." Gülümsedi. Yanıma yaklaştığında makinenin patlayacağını düşündüm ama erken karar vermişim.

"Elini tutabilir miyim?" Yutkundum.

"Neden soruyorsunki?" Kafam karışmıştı. Omuzlarını silkti.

"Belki istemezsin diye." Canım benim hani o kadar şeyden anlamadın da yanımdaki makine saniyede on kere Ekin diye atıyor onuda mı fark etmedin?

"Yada canın yanıyordur falan." Elime odaklanmıştı. Sanki yıllardan sonra çok sevdiği birisiymişte onu görmüş gibi bakıyordu. Özlemle.

"Tutabilirsin." Hala elime bakarken gülümsedi. Of benim kalbim cidden çok hızlı atıyor bir de bu piç yavaş yavaş uzatıyor elini bu ne amk. Yavaş çekime mi aldın hayatı. Tut bam diye. Dursun kalbim. Hem makidenden daha güzel bir ses çıkıyor o zaman. Yavaşça elini elimin üstüne koyduğu anda içeriye bam diye giren kişi yüzünden geri çekti.

"Hilal ne yaptın yine makinaya 254 Nolu odanın cihazı 4. düzlükteki yarış atı gibi gözüküyor. İçerde senin üstüne bahis bile oynadılar."  Murat Ekini görmesiyle yüzünü astı.

"Yalnız hastayı yormayalım." Ekin Muratın huysuz tepkisine gayet sakin bir cevap verdi.

"Sadece elini tuttum." Murat kendini bilmiş bir şekilde gülümsedi.

"Öpsen komaya girerdi herhalde." Ekin gülümsediğinde utancımdan nereye kaçacağımı bilemedim.

"Nesin sen ritim bozucu falan mı?"Murat sırf kıskançlığından yapmıyorsa adım Hilal değil. Muratı tanığım günden beri kendinden yakışıklı herkese sataşırdı. 

"Hayır sadece Hilalle konuşmak istiyordum." Murat kollarını göğsünde birleştirdi.

"O zaman neden elini tutuyordun?" Araya girmem gerekiyormuş gibi hissettim.

"Murat bize biraz müsade etsen?" Murat kendini beğenmiş bakışlarını bana çevirdi.

"Müsade vericem vermesine ama ilk önce cihazı almam lazım. Bir şey olursa arkandaki düğmeye basarsın." Yanıma gelip sinirle kabloları çıkardı ve makineyi sürüklerken söyleniyordu.

"Bu ne böyle oyuncak ettin aleti. Yanına da almış zeus gibi çocuğu vur babam vur bozdunuz makineyi." Odadan söylenerek çıkınca gülümsedim. 

"O hep böyledir büyük bir ihtimalle sevgilisinden ayrıldı yine. Yoksa çokta huysuz değildir yani." Ekin kafasını eminim der gibi salladıktan sonra derin bir nefes aldı. Keşke normalde böyle değil diyerek yalan söylemeseydim. Huysuzdu çünkü.

"Bugün tüm bu olaylar olmasaydı sana bir şey söylemek istiyordum aslında." Kaşlarımı merakla kaldırdım. 

"Buyur söyle." Elini ensesine götürüp kaşıdığında ne kadar da tatlı olduğunu düşündüm. 

"Ama sen bu haldeyken söylemek doğrumu bilemedim." Merakladıma ama daha önemli bir şey vardı. Çocuğun boyu iki metre olduğundan kafamı çok fazla kaldırıyordum. Yatakta yana kayarak ona yer açtım.

"Otur anlat benim için sıkıntı yok." Yanıma oturduğunda Murata makineyi söktüğü için teşekkür etmeyi aklıma kazıdım.

"Ben sana hatırlıyorsan bir söz verdim. Çiğdemi unutmakla ilgili." Söz vermemişti ama sanırım o bunu kendine bir söz olarak bellemişti.

"Evet hatırlıyorum." Gözlerimin içine baktı.

"Bu konuda birkaç kişiyle görüştüm. Yani verdikleri ilaçlar ço-" İlaç mı? Sözünü hızla kestim.

"İlaçlar?" İlaç alması için psikiyatristle görüşmesi gerekmez miydi? Bence durumunu psikologla da halledebilirdi.

"Daha öncede önermişlerdi ama günlük yaşamımı etkilemesin diye kabul etmemiştim." Günlük yaşamını nasıl etkileyecekti ki?

"Günlü yaşamını etkileyecekse kulanma." Omuzlarını silkti.

"Böylesi daha hızlı olacak." Tamam fazla beklemek istemiyordum ama böyle bir şey yapmasınıda istemiyordum.

"Ekin bu işi başka yollardan halletsen. Benim içime sinmez böyle." Gülümsedi.

"Hilal ameliyat falan olmuyorum sadece bir süre daha yorgun ve depresif olucam o kadar." Yüzümü astım ve omuzlarımı silktim.

"Banane istemiyorum." Bu tavrıma o kadar şirin gülümsemişti ki bende fark etmeden gülümsedim.

"Hilal." Gözlerimin içine bakarak konuştu.

"Efendim?"  Sesimle irkildi.

"Biz kır ikinci bölümdeyiz ve hala sevgili olamadık."  Şaka şaka.

"Biraz uyu sen sonra gelirim ben." Omuzlarımı silktim.

"Gitme." Gülümsedi.

"Uyuman gerek." 

"Seninle uyurum." Çok mu abartmıştım.

"Hilal." Tam devam edecekken durdu. Yana kaydığımda yanıma uzandı. Göğsüne yattıktan sonra gitmesin diye sıkıca sarıldım. O da beni sardığında çok uzun süredir yapmadığım bir şeyi yapıp kafamı boynuna gömdüm ve gözlerimi kapattım. 

"Hilal annen gelirse ne yapacağız?" Gözlerimi açma gereği duymadan konuştum.

"Uyumaya devam ederiz." 

"Peki Murat gelirse?"

"Git deriz." 

"Peki dayın gelirse." Aniden gözlerimi açtım ve geri çekilerek yüzüne baktım.

"O zamanda kelimeyi şehadet getiririz." Kıkırdadığında başımı tekrar olması gereken yere koydum. Beni biraz daha sıkı sardıktan sonra kafasını başımın üstüne koyarak derin bir nefes aldı. Umarım dayım içeri girmezdi.

"Hilal?" Fısıldama halinde bir şey duyduğumda kafamı yastığa sürterek ayılmaya çalıştım.

"Hilal kıvılcım mı çıkarmaya çalışıyorsun?" Ekinin sesiyle gözlerimi açtım. Ay ben kafamı çocuğun boynuna mı sürüyordum sapık gibi. Resmen çiftleşme ayındaki dişi kırmızı dudaklı yarasa balığı gibiydim. 

"Ay kusura bakma ya ben yastık diye şey ettim." Gülümsedi sorun değil.

"Acıktın mı?" Ay evet. Kafamı olumlu anlamda salladım.

"Evet iskender mi yesek." Attığı kahkaha yüzünden yüzüm düştü. 

"Neden güldün." 

"Hilal hastanedeyiz." Yüzümü astığımda kaşlarını çattı.

"Asma yüzünü. Bak şöyle yapalım ben doktoruna gidip sorayım eğer izin verirse alıp gelirim." Yüzüm asıkken konuştum.

"Ama ben senin burda kalmanı istiyorum." Saçlarımı geri iterek anlımdan öptüğünde gözlerimi kapattım.

"Aynı anda iki yerde de olamam ama." Ofladım.

"Ben olucaktım ama kimya laboratuarı patlatınca üstüme bir şey dökülmedi ya mutasyona uğrayamadım ondan." Derin bir nefes aldı.

"İyikide dökülmedi." Ay çok romantik oldu böyle.

"Hadi sen git bana iskender al." 

"Tamadır." Benden ayrıldığında nedense üşümüş gibi hissettim. Kapıdan çıktığındaysa yalnızlık çöktü. Peki ben ne yaptım? Murat gelene kadar acil yardım tuşuna onlarca kez bastım.

"Hilal dur. Dur artık geldim." Elindeki alete bildirim gittiğini bildiğim için gelsede basmaya devam ettim.

"Hilal sikicem dur ama. Kızdırıyorsun bak beni." Yardım tuşuna basmayı kestim ve dizlerimin üstünde durduğum yatakta bağdaş kurarak oturdum.

"Aman sen siksen ne olacak hissetmem bile." Kaşlarını o kadar emin olma dercesine kaldırdı.

"Deneyelim istiyorsan?" Yüzümü buruşturdum.

"Ya sen beni bir salıp hemşirelere falan mı sarkıntılık yapsan." Sonra yanlış bir şey söylemişim gibi elimle yapmacık bir şekilde ağzımı kapattım.

"Ay doğru ya senin olduğun kattan kaçıyorlar artık dimi ama sana çok iyi bir teklifim var iki aşağı katta kadın doğum var in oraya artık röntgenlere mi bakarsın örnek mankeni mi sikersin beni ilgilendirmez." Murat kapak olduğunu anladığı anda yüzünü buruşturarak konuştu.

"Ne istiyorsun?" 

"Bir kerecikte olsa göt gibi kalmamanı." Ofladı.

"Genel olarak değil. Neden bastın butona?" Hatırlattığı şeyle birazda olsa durgunlaştım.

"Şey ben arkadaşlarımı görmek istiyorum." Murat kafasını olumlu anlamda salladıktan sonra yataktan kalkmama yardım edip beni çokta uzağımda olmayan bir odaya götürdü.

"Hilal." Ata beni gördüğünde sevinçle gülümsedi. O da benim gibi kafasından bir darbe almıştı ve anladığım kadarıyla sağ kolu kırıktı. Şanslıydı ki solaktı. 

"Geçmiş olsun kuzum." Yanına gidip sarıldığımda o da kırk kolu el verdiğince bana sarıldı.

"Buğrayı görmeye gittin mi?" Kafamı olumsuz anlamda salladım.

"Hayır senden sonra gitmeyi düşünüyordum neden sordun?" Omuzlarını silkti.

"Bence bir git görün çok pişman olanlardan dolayı." Sözlerine karşılık olarak kısa bir konuşmadan sonra odasından çıkarak Murata döndüm.

"Beni buğranın yanına götürür müsün?" Murat acıklı bir şekilde gülümseyerek onayladığında olayı anlayamamıştım. Ne zaman asansörle üst kata çıkıp odasına girdik bir şeyler benin için o zaman netleşmeye başladı.

"Buğra saçlar gitmiş." Pozitif olmaya çalışıyordum ama kafasındaki saçlar gitmiş ve kafasının sol tarafında uzun bir dikiş iziyle birlikte alçıda değilde sargıda kolu sanki ölü gibi yatıyordu. Beni gördüğünde dik oturmaya çalıştı fakat girişimi ağzından çıkan acı bir iniltiyle son buldu.

"Yorma kendini kaptan ya." Yanına giderek başucundaki sandalyeye oturdum.

"Hilal gerçekten çok özür dilerim. Ben...ben nasıl kendimi sana affetirebilirim bilmiyorum ama gerçekten üzgünüm." Kafamı olumsuz anlamda salldım.

"Beni dinle torbacı. Bu söyleyeceklerimi sadece bir kez söyleyeceğim ve konu sonsuza dek kapanacak anladın mı?" Cevap vermesede başını olumlu anlamda salladı.

"Birincisi saçların çok güzel olmuş. Yara izi de ayrı bir hava katmış yani aynı Walter White gibi olmuşsun." Gülümseyerek elini yara izinin üstünde gezdirdi. Kısık bir sesle cevapladı.

"Sağol." Bende gülümsedikten sonra devam ettim.

"Orda olanlar ne senin suçundu ne başkasının sen elinden geleni yaptın gerisi seni ilgilendirmiyor. Hem sayende okuldanda yırtıyoruz." 

"Teşekkür ederim Hilal gerçekten o kadar şeyin üstüne benim yüzüme bakmasan haklısın ama sen burda kalkmış bana iltifat ediyorsun. Serdar gerçekten çok şanslı bir çocuk." Cümlesinin en başından beri takındığım gülümseme sonunda soldu.

"Serdar ne alaka?" Buğra omuzlarını silkti.

"Bende İremden duydum. Senin kapının önünde çığlık atmış, ağlamış falan sonra da ben bu acıya dayanamıyorum diyip duvara kafa atmış. Yani benim bildiğim bu." Ah Serdar ah ne boklar yedi acaba da bu kadar üzüldü. Kesin işi düştü bana.

"Neyse ya ben kalkayım annemlerde zaten odayı basmışlardır şimdiye sen dinlenmene bak. Dediğim gibi sorun yok." O da gülümsedikten sonra konuştu.

"Sorun yok." Kapıdan çıktığım anda Murat koluma yapıştı.

"Kızım Serdar kim?" Kaşlarımı çattım. 

"Arkadaşım ne oldu ki?" Sinirle beni asansöre sürüklerken konuştu.

"Hemşireler aradı. Çocuk odanı basmış Hilalim öldü bana yalan söylüyorsunuz diye ağlıyormuş." Sinirden gülmeye başladığımda Muratta bana bakarak sırıttı.

"Ne çok sevdiceğin var seninde birisinle odada uyu diğeri odanı basıp isyan çıkarsın. Bir başkası acilde ağlasın." Kaşlarımı çatıp acilde ağlayan kim diye soracakken asansörün kapısı açıldı ve bağırışma aslında çığlık seslerine benzer bir ses duymaya başladım.

"Hİlalğlll biz daha seninle çocuğumun bezini değiştirecektik. Sonra sen Kamilenin nikah şahidi olurdun. Keşke ölmeyeydin." Odaya girdiğimde bana arkası dönük çarşafıma sarınmış ağlamaya devam ediyordu.

"Tamam yerin doldurulmaz demiyorum iki dakkada aynını bulurum ama sende iyiydin be koçum." 

"Lan gerizekalı ölünün arkasından böyle mi konuşulur dalyarak." Murat ettikim küfürden dolayı kolumu cimciklerken Serdarda kucakladığı yorganımla bana döndü. Başta yorgan elinden kaydı. Sonrasında ağzından şunlar döküldü.

"Kahpe." Sonrasındaysa bayıldı. Bildiğiniz düşürdüğü yorganın üstüne şak diye bayıldı. Hemşireler onu alıp götürürken hızlıca yatağıma geçtim ve yorganımı yerden alarak üstümü örttüm.  Kapheymiş hıh gösteririm ben ona.

"Kızım dayınlar gitti bende şimdi eve geçip üstümü başımı değiştiricem bir şey olursa Çetin baban burda." Ne ne ne ? Çetin baba mı? Oldu amk şirin baba da de tam olsun.

"İyi anne hadi selametle." Annemide başımdan savdıktan sonra tam uykuya dalıyordum  ki kapının tıklamasıyla uyandım.

"Ekin?" Allahım geldi mi benim kuzuşum? 

"Benim Bartu." Yüzümdeki gülümsemeyi hiç düşürmeden konuştum.

"Nasılsın sen iyi misin?" Bartu bana doğru koşar adım gelerek sarıldığında bende sarıldım. Ah şimdi Ekin olsa. 

"Beni bırak asıl sen nasılsın?" Bartunun sözleriyle omuzlarımı silktim.

"Kafamı hissetmiyorum. Aslında sadece o bölgeyi hissetmiyorum ama hemşireler normal dedi." Bartu elimi tuttuğunda bende elimi sütüne koydum.

"Hilal sana bir şey olacak diye aklım çıktı." Gülümsedim.

"Ay sen beni ne kadar çok düşünüyorsun öyle. Yerim seni safoşum." Bartu gülümsediğinde tekrar kapı çalındı. Elimi çektiğimde yünün asıldığını gördüm fakat umursamadan konuştum.

"Kim o?" Kalın bir ses geldi.

"Ekin." Kalbim yine heyecanla çarparken Bartuya döndüm.

"Bartu bize biraz müsade eder misin?" Bartuysa anlamadığım bir sinirle sandalyeden kalktı ve hızla odadan çıkarken Ekin içeriye girdi.

"Sen şimdi ciddi ciddi aladın mı?" Kafasını olumlu anlamda sallarken poşeti önüme bıraktı.

"Benim tuvalete gitmem lazım sen başla." Ceketini çıkarıp koltuğa koyduktan sonra cebinden bir poşet alarak tuvalete gitti. Kaşlarım merakla çatılırken iştahım resmen kaçmıştı. Ayağa kalkarak tuvaletin kapısına yaklaştım. Kapı aralıktı musluktan gelen sesle doğru orantılı kapı kapandı. Merakıma yenik düşerek kapıyı açtığımdaysa Ekin bir ilaç içiyordu. Aynanın önündeki çıkıntıya baktığımdaysa bir değil birden fazla olduğunu anladım. Psikoloji için cidden bu kadar çok hap var mıydı?

"Hilal ne yapıyorsun?" Şaşkınlığımı gizlemeden konuştum.

"Asıl sen ne yapıyorsun Ekin içme şunları." Söylediğinde o kadar mantıksız gelmemiş olsa da sırf benim saçma sapan triplerim yüzünden vücuduna bu kadar çok ilaç sokmasına razı olamazdım.

"Hilal zorundayım." Kafamı olumsuz anlamda salladım ve kutuları toplarken konuştum.

"Hiçbir şey için zorunda değilsin." Kolumu tutarak beni engellediğinde ona döndüm.

"Ekin kolumu bırak git kus bir şey yap çıksın şu ilaçlar midenden." Sakince konuştu zaten o kadar hafif tutuyordu ki canımı bile yakmıyordu.

"Hilal ikimizinde iyliği için." Sinirle gülümsedim.

"Ekin ne demek ikimizinde iyiliği canavar değilsinki sen benim bizim gibi insansın." Kafasını olumlu anlamda salladı.

"Öyleyim ama öfkemi kontrol edemiyorum Hilal bunun yaşadıklarımla bir alakası yok sadece kimse bana bu güne kadar dur demedi. Bende durmayı birilerine zarar vermeden önce durmayı öğrenmeliyim." Sonrasında daha kısık bir tonda ekledi.

"Kendi başıma."

"Hayır kendi başına değilsin. İlaç kulanma biz zamanla bunu atlatırız." Kafasını olumsuz anlamda salladı.

"Kullanmazsam biz, biz olamayız." Elini yavaşça bileğimden çekti ve bana arkasını döndü. Hızla yanımdan geçip tuvaletten çıkınca bende peşinden gittim. Bana arkasın dönüktü elini saçlarına geçirdiğinde bende yanına yaklaştım ve arkasından ona sarılarak kafamı sırtına dayadım. O da birkaç derin nefesten sonra bana doğru döndü ve kafamı göğsüne bastırıp başıma küçük bir öpücük kondurdu.

"Hilal bırak kolay yolu seçeyim." Omuzlarımı silktim.

"Hayır." Derin bir nefes aldı.

"Hilal ben kararımı verdim." Kafamı kaldırıp yüzüne baktım.

"Bende karşı çıkıyorum." Yüzünü yüzüme yaklaştırdı. 

"Çıkmasan." Ofladığımda gülümsedi fakat çok yorgun gibiydi. Sanki sakinleşmiş ve gerğinden fazla yorgun gibi bir yüz ifadesi vardı.

"Oturmak ister misin?" Kafasını olumlu anlamda salladığında onu yatağa doğru çekiştirdim. Oturmak ister misin diye sorup yatırıyordum kafam iyi herhalde. Yatağa uzandığında bende yanına uzandım. Gözlerini açık tutmakta zorlanan bir ifadeyle başımı ellerinin arasına aldı ardından kafamın yaralanmış olan bölümünü bandajın üstünde okşamaya başladı. Kafamı göğsüne koydum ve kolundaki dövmelere bakmaya başladım. 

"Anlamları var mı?"

"Çoğunun yok. Neden sordun?" Aslında sormak istediğim onunla ilgili bir dövmen var mıydı ama anlamadığı için sustum. Derin bir nefes aldı.

"Hayır onunla ilgili bir dövmem yok." Gülümsedim. İyi olmasın o osorpikle ilgili zaten. 

"Bakıyorumda çok hoşuna gitti." Yüzümü buruşturup konuştum.

"Aman ne hoşuma gidecek." Kahkaha attığında bende güldüm.

"İlaçları kullandığında nasıl hissediyorsun?" Bu sefer olayı ciddileştiren ben olmuştum fakat merak ediyorum.

"Yorgun. Sanki üstümdeki bütün yükler kalkmış gibi ve garip olan ne biliyor musun?" Kaşlarımı merakla kaldırdım.

"Sana sarıldığımda da öyle hissediyorum." Yani ona ilaç gibi mi geliyordum. Ay çok mükemmelim ya elimden her iş geliyor. 

"Ben sana sar-" Ekin yavaşça sözümü kesti.

"Hilal ben gitsem olur mu?" Kaşlarımı çattım.

"Neden?" 

"Sözünü kestiğim için kusura bakma bu arada. Şey ilaçlardan sonra araba kulanmak çok zor oluyor." Kafamı olumlu anlamda salladıktan sonra Ekin ayağa kalkarak banyoya girdi ve ilaçları toplayıp montunu aldı. Bana sarılmak için eğildiğini düşünürken dudaklarımın üstüne bıraktığı küçük bir öpücükle birlikte odadan çıktı. Şaşkınlıkla bir ileri bir geri sallandım aşağı indiğinden emin olduğum anda odamdan çıkarak koşmaya başladım.

"ÖPTÜ LAĞN BENİĞĞĞ." Bütün kelimeleri uzatarak bağırıyordum. Bir yandanda kafam önde bedenim biraz daha geride takip ederek koşuyordum

"ÖPTÜ OĞLUM BENİĞĞ. ÖPTÜ ÖPTÜ." Koridorda tam gaz koşarken birisinin kolumdan tutmasıyla irkildim ama heyecanımdan ödün vermdim.

"Hilal bir kerede şöyle davranma be." Murat sinirle konuşurken ben dans etmeye başladım.

"Ben o şelale saçlara o süzme bal dudaklara öp öp öp öp doyamadım. Doyamadım bea." Bu şarkıda göbek atmam ayrı bir olayken yorgunluktan dizlerimin üstüne düştüm ama şunu rahatça söyleyebilirim ki bir daha öpsün Kıbrısa kadar koşarım.

"Öptü oğlum beni." Bartunun sesini arkamdan duydum.

"Kim öptü?" Gülümseyerek ayağa kalktım.

"Enişten Ekin." Gülümsemesiyle bende gülümsedim.

"Yaza düğün düşünüyorum nikah işlemlerine başlayıcam yarın." Bartu kısa bir cecap verdi.

"Umarın hiç ayrılmazsınız." Ardından ellerini cebine sokarak hızla yürümeye başladı. Yanlış bir şey mi söyledim ya? Kafama fazla takmadan aşık aşık odama girdim ve kendimi yatağıma attığımda mesaj sesi geldi. Kaşlarımı çatıp yanımdaki komidinin çekmecesini açınca telefonumu gördüm. Geçmiş olsun mesajlarının dışında en yeni gelene tıkladım.

Gönderen Gizli Numara: O kirli dudakların sana değmesine izin vererek çok şey kaybettin. Senin için hiçbir şeyden vazgeçmeyenler için canını ortaya koyanları silmene umarım değer.

Gençler sütfen sütfen sütfen yorum atın. Çığdırtmayin beni.

Seguir leyendo

También te gustarán

337K 18.3K 42
Siz: Selamünaleyküm beyefendi Hayırlı Doktor Kısmet: Aleykümselam, kimsiniz? Siz: Teravihte annenizin numaranızı verip, doktor oğlum diye övdüğü kişi...
70.6K 5.1K 36
Altı elementin bulunduğu bir okul. Bu okula her şeyden habersiz, bir gece yarısı zorla kaçırılıp getirilen bir baş rol. Annesiyle aynı gece kaçırılıp...
1.3K 325 32
Efsaneler, varlığı belirsiz hikayeler. Siz bir efsanenin hiç gerçek olabileceğini düşündünüz mü? Biz düşündük ve fark etmeden inandık. "Kumsalın Kalb...
31.2K 1.2K 27
bu sefer karışan bebekler bir değil ikiyse ikizler doğum da karıştıysa ? merak ediyorsan ikizlerin eğlenceli mizah dolu maceralarını okumak istiyor...