Psychopath+Angel (JARLEY)

Por HarleyXxXQuinn

22.1K 1.4K 10.2K

Delilerin delisi, psikopatların kralı... Gotham'ın Palyaço Katili.. Tamamen psikologların ''Umutsuz Vaka'' ol... Más

1- Tanışma
2- İlk Öpücük
-3 Kaçış ve Yakalanış
-4 Ceket ve Aşk Mevzuları
-5 Kaçış!
-6 J'nin Elektro Şoku
-7 Asit Tankları ve Öpücük
-8 ''Seni delirteceğim.''
-9 Delirtme Operasyonu Başarılı
-10 Temizlikçi
-11 Harley'in İstekleri
12- Dönüm Noktası
13-Tatlı Küçük Psikopat
14- Çalışma Odası
-15 Şimdilik
16- ''Beni asla sevmeyeceğine söz ver.''
17- Nefret
-18 Geçmişin Hatırası
19- Yeşil Ateş
20- İntiharımsı
21- Fotoğraf
22- Zorunlu Davet
-23 Yeni Oyuncak, Şişeyi Tekmeledi
-24 İlaç
-26 Siyah Araç
-27 Gerçekten Sevmek
-28 İyilerin Cinayet Planı
-29 Telefon
30- 13 Metre
-31 Yeraltı Kaynağı
-32 Alexis
-33 Sahte Haber
-34 Gazete
-35 Yeşil'in Nefreti
-36 Dürüstlük Timsalinin Başlangıcı
-37 Hançer
-38 Uykuda İhanet
-39 Acı
-40 "Bay J. seni bekliyor."
-41 Aşk Ruleti
-42 Verilmiş Sözler
-43 Kader
-44 Yakalayabildin mi?
-45 Kanca
-46 "Beni tanıştığımız geceye geri götür."

-25 Gökyüzüne Doğru Gözyaşı

390 25 104
Por HarleyXxXQuinn

Medya; Richard Sionis

Jerome'un Ağzından

Lavaboya gittiğimde tek istediğim biraz nefes alabilmekti. Bu kızın bana karşı olan yoğun ve anlamsız davranışları karşısında niyetinin iyi olmadığını düşünüyordum. Aynadan kendime bakarak gözlerimi izledim ve kahkaha atmaya başladım. Nedeni yoktu... sadece kahkaha atıyordum işte. Bir sebebi olması gerekmiyordu. Çabuk bir şekilde bu kızın yanından gitmenin bir yolunu arıyordum. Bu esnada boş lavabonun kapısı hızla açıldı ve bu ses gelen kişinin kim olduğuna bakmama sebep oldu. Gördüğüm kişi Richard idi. Onunla görüşmeyeli yaklaşık 2 hafta oluyordu. Sırıtarak sahnede gibi selam verdim ona. O oldukça tedirgin görünüyordu.

"Jerome! Sen ölmek mi istiyorsun?" dedi. Bu sırada bana yaklaşmıştı. Yani, bu sorunun cevabını ben de sık sık düşünüyordum ama onun neden sorguladığını anlamamıştım. "Üzerine düşündüğüm bir konu." dedim sadece. Göz devirip elleriyle omuzlarımı tuttu ve beni biraz sarstı. "Kendine gel. Yanındaki J'nin kızı!" dediğinde gözlerim kocaman açılmıştı. "Niye böyle bakıyorsun?" diye sordu hemen peşinden. Punchline, Joker'in yanındaki kızdı... Benimle bu şekilde tanışması tesadüf olamazdı. İçimden bir ses, onların Harley'i aradıklarını söylüyor. Elbette Harley'i size vermeyeceğim.

Bu kez attığım kahkahaların sebebini çok iyi biliyordum. Richard'a bakıp ona göz kırptım. "Şöyle yapalım, bu kız buraya ne zaman geliyor-gidiyor ve geldiğinde neler yapıyor bana haber ver. Bence iyi plan, sence?" dedim. Yüzümdeki geniş gülümseme hala yerini koruyordu ama Richard daha çok kafası karışıkmış gibi görünüyordu. "Neden bunu yapıyoruz? O Joker'e ait, bunu yapmak istemeyiz." dedi. Derin bir nefes alıp ciddi ifademe büründüm. "Joker'e ait veya değil, sen sadece dediğimi yap. Bundan sadece Roman ve güvenilir adamlarına bahset. Sana destek olsunlar." dedim. Joker'den bu kadar çok çekinmeleri beni iğrendiriyor ve midemde hareketlilik oluşturuyor.

Richard pes etmemişti henüz. Ben tam lavabodan çıkacakken kolumu tuttu. "Bu yaptığımız başımıza büyük bela olur." dedi tedirgince. Göz ucuyla ona bakarak hırıltılı ses tonumla konuştum. "Harley Quinn benim yanımda, J'nin yerinde olsam benden korkardım." diyerek sırıttım. Evet, Joker'in her şeyini herkesten daha iyi bilen Harley benim yanımdaydı ve benim istemediğim şekilde başıma bela olmak kesinlikle Joker'in işine gelmemeliydi...

Lavabodan çıkarak kalabalığın arasına karıştım. Punchline beni fark etmeden buradan çıkmalıydım ve beni takip etmediğinden emin olmalıydım. Harley'in yerini bulmalarına izin vermeyecektim.

Harley'in Ağzından

Barın önüne gelmeyi başarmıştım! İşte, başaracağımı biliyordum. Tam arabadan ineceğim esnada kapıdan çıkan Jerome'u gördüm. Bardan yeni çıkıyordu. Saatlerce burada ne yaptığını çok merak etmiştim açıkçası. Roman ile konuşmuş olabilirler miydi? Belki de Joker ile ilgiliydi. Jerome'un ne beni, ne arabayı fark etmediğini anlayınca uzunca kornaya baktım. Diğer kişilerin ilgisin de üzerime çekmiştim istemeden ama Jerome da beni görmüştü.

Biraz şaşırmış gibi hızla gelip arabaya bindi. "Harley, sen burada ne yapıyorsun?" diye sordu. Arabayı bu sokaktan çıkarıp bu sefer evime doğru sürmeye başlamıştım. Bacağımı daha fazla ağrıtmadan eve dönmek istiyordum. Tabii içim rahatlamıştı çünkü Jerome iyiydi, onu saatlerce göremeyince başına bir şey gelmesinden endişe duymuştum. "Hava karardı ve hala bize ulaşmamıştın, ben de seni aramaya geldim." dedim.

Kahkaha atarak arkasına yaslandı rahat bir biçimde. Sanırım söylediklerim ona komik gelmişti. O kahkaha atarken, ben sadece gülümsemeyi tercih ediyordum. "Joker hakkında bir şey öğrenip öğrenmediğimi bu kadar çok merak edeceğini düşünmemiştim." dediğinde bir süreliğine duraksadım. Bunu gerçekten de Joker hakkında bir şeyler öğrenmiş olabileceği için mi yapmıştım?

"Çılgın haberlerim var." dediğinde ise tüm dikkatim dağılmış sayılırdı. Bardan yeni çıktığına göre orada bir şeyler öğrenmiş olmalıydı. Belki de biz Ivy ile gittikten daha sonrasında Bay J. tekrar gelmişti? Merak içimi kemiriyordu. "Söyle hadi." dediysem bile boşa gitmişti. Tüm ısrarlarıma karşılık Jerome başını olumsuz anlamda iki yana doğru sallayıp duruyordu. "Hayır, hayır... eve gittiğimizde." dedi. Bu söyledikleri gaza iyice yüklenmemi sağlamıştı.

Ivy'nin Ağzından

Kapının kırılacak gibi çalınması üzerine gözlerimi araladım. Evin içi karanlığa gömülmüştü, akşam olmuştu ve ben epey uyuduğumu bu sayede yeni yeni anlıyordum. Gözlerimi ovuşturup koltuktan kalktım. İlk işim ışığı açmak olmuştu. Kapıyı açacakken üzerindeki notu gördüm. Harley bırakmıştı... Anlaşılan anahtarını unutmuştu ve Jerome ile kapıda kalmışlardı. Bu şapşallığına kıkırdayarak kapıyı açtığımda karşımda gördüğüm ne Harley, ne de Jerome değildi.

Karşımda duran Batman'e baktım ve kapıyı geri kapatmaya çalıştım. Omuzu ile ittirerek bana engel oluyordu. "Seni götürmeye gelmedim! Beni dinle sadece." dedi. O yalan söylemezdi, çünkü iyiydi hemde haddinden fazla. Hem... beni götürecek olsa kapıyı çalmakla uğraşmazdı. Pes ederek kapıyı ittirmeye çalışmayı kestim. Batman hızla içeri geçmiş ve kapıyı kapatmıştı. "Sen ne zamandır biz kaçıklarla konuşmak için geliyorsun?" diye sordum. Bu yaptığı normalde hiçte alıştığımız bir şey değildi. Bizi bulduğu yerde Arkham'a götürüyordu.

"Joker'i yakalamam gerektiğinden beri." dedi. Anlaşılan Bay J. yine bir şeyler yapmıştı ve bu kez yaptıkları Batman'i baya dipsiz bir kuyuya düşürmüştü. Kollarımı göğsümde birleştirdim ve bıkkın bir ses tonuyla sordum. "Bu kez ne yaptı o pislik?"

"Adalet Birliği'nin toplantı odasına girmiş. Tüm dosyaları çaldığı gibi tuzak kurmuş. Hepimizi havaya uçurdu!" demişti. Öfkelendiği belli oluyordu. Onu sakince dinlemeye devam ettim. Joker yeterince ileri gitmişti... hoş, o hep ileri gidiyordu. "Yaralılar var..." dedi bu kez de. Üzgün olduğunu görebiliyordum. Sanırsam Adalet Birliği üyelerinden birileri yaralanmıştı. Joker amacına ulaşmış sayılır mıydı? Batman hayattaydı ama birilerini yaralamayı başarmıştı.

"Bu kez Selina gibi olsun istemiyorum, Ivy." dedi. O an kalbime saplanan hançeri hissettim, yine ilk gün olduğu gibi kanıyordu yaram. Asla kabuk bağlamıyordu... Selina, benim senelerce süren dostluğumdu. Öyle bir kızdı ki... kötü olduğu söylenilenleri anlardı, mesela benim gibileri. Deli denilip Arkham Akıl Hastanesi'ne kapatılanların ne gibi kaçıklıklar yaptığıyla değil, ne yaşadıklarıyla ilgilenirdi. Kötü değildi, Selina. Ama iyi de değildi. Herkesin dostuydu... Selina, yaşanmışlığı olan herkese saygı duyardı.

Batman gibi bir adalet savaşçısının kız arkadaşıydı ama beni birçok kez onun elinden kurtarmıştı. Selina iyi yada kötülüğü seçmezdi, bunu herkes bilir ve Selina'yı öyle kabullenirdi. O ne melek kadar iyi olmayı, ne de şeytan kadar kötü olmayı seçmezdi. Griydi Selina... iyi ve kötülüğün ortasındaydı. Ama en hak etmeyenimiz o iken öldürdüler onu. Roman öldürdü. Roman Sionis... Selina'ya acımasızca kıymış, onu katletmişti. Selina'nın ölü bedenini hatırlıyorum... defalarca kez tecavüz edip, başkalarına da tecavüz ettirip derisini yüzmüştü Selina'nın. Tecavüz olayını benden başkası bilmiyordu, herkes işkencelerin ardından derisini yüzerek öldürdüğünü biliyordu sadece. Ama Roman bunu yapmıştı. Hemde sadece Batman'den intikam almak için. Çünkü Batman, onun erkek kardeşini yakalayıp Arkham'a tıkmıştı. Kardeşi, Richard Sionis...

Yumruklarımı sıkıyordum, avuçlarım acıyordu ama acımı bastırmaya yetmiyordu. Batman'in kötülerle olan savaşından sadece benim arkadaşım zarar görmüştü... "Ivy, beni duyuyor musun?" demişti Batman kendime geldiğimde. Önceki söylediklerini duymamıştım bile... Yumruklarımı sıkmayı yavaşça bıraktım. "Tekrar eder misin?" dedim sakince.

Batman'e yardım edecektim, nasıl isterse o şekilde hemde. Sanırım beni zayıf olduğum yerden vurmuştu. Selina benim yumuşak karnımdı... Bana kalırsa Batman'in de yumuşak karnıydı. O sadece alışmıştı dik durmaya çünkü yıkıldığında onun bir daha kalkmasına asla izin vermezlerdi. Özellikle de Joker. O pisliğin tekiydi... her açıdan. Ancak en çok Harley'e yaptıkları için. Selina'dan sonra Joker'in de aynı şekilde Harley'i öldürmesinden çok korkuyordum...

"Joker buraya geliyor, niye geldiğini tahmin edebiliyorsundur. Onu Harley'in bu şehirden, hatta mümkünse bu ülkeden gittiğine ikna etmeni istiyorum." dediğinde zorlukla yutkunmuştum. "B-ben bunu nasıl yapacağım?" dedim. Joker'i böyle bir konuda kandırmak neredeyse imkansızdı. Harley'in onu bırakıp gittiğine dair bir kanıt isteyecekti mutlaka.

"Telefonuna bir mesaj atacağım. Bu sabaha karşı kalkmış bir uçak. Harleen Frances Quinzel adına bilet ayarladım, bununla ilgili fotoğraf. Kanıt olarak bunu göster." dedi. Planını hazırlamıştı sanırım... Neden bunu yaptığımızı anlamamış olsam bile aslında işime geliyordu. Joker, Harley'in gittiğine inanırsa ben de Harley'i o canavardan kurtarmış olurdum. Başımı olumlu anlamda salladım ve Batman'e telefon numaramı verdim. Sanırım düşmanımla iş birliği yapıyordum. Ama pişman da değildim. Batman daha fazla bir şey söylemeden evden çıkmıştı. Kapıyı ardından kapattığında Harley'in yatak odasına koştum.

Joker'in bakacağı yerlerden birisi de mutlaka burası olurdu. Dolabının üzerinde duran orta boyutlu valizi indirip elime geçen şeyleri valizin içine doldurdum. Odasına geldiğinde eksik kıyafet ve eşya görmeliydi. Elimden geldiğince doldurduktan sonra valizin fermuarını çekip yatak odasının camından dışarıya attım. Joker'in oraya bakmamasını umuyordum, aksi halde planı anladığı gibi beni yaşatmazdı. Geri salona dönerken kapıda duran not kağıdını hızla almış ve parçalara ayırdıktan sonra hepsini ağzıma atmıştım.

Bu iğrençti... hemde çok ama o an için aklıma atabileceğim güvenli bir yer gelmemişti saçma bir şekilde. Mecburen yuttuktan sonra derin bir nefes almama fırsat kalmadan dışarıdan gelen araba sesini duydum. Joker gelmiş olmalıydı ama camdan bakmaya da korkuyordum. Gergin olduğumu belli etmemeli ama üzgün görünmeliydim çünkü Harley gitmişti ve bu beni üzecek bir şeydi elbette. Kapı çalmaya başladığında hızla başımı kapıya çevirmiştim. Umarım... umarım Joker buradayken Harley ve Jerome gelmezlerdi.

Joker'in Ağzından

Nihayet Harley'in evinin önüne geldiğimde vakit kaybetmeden arabadan inip kapıyı çalıştım çünkü daha fazla Yeşil'i dinlemek istemiyordum. Yol boyunca tek yaptığı şey bana küfür etmek ve beni vazgeçirmeye çalışmaktı ancak bu kez başarmıştım, onu dinlememiştim. Belki de bunu çok daha önceden yapabilseydim şuan Harleen'in evinin kapısında olmak zorunda kalmazdım. Tekrar kapıya vuracağım sırada içimdeki endişe büyümüştü. Bu evin kapısı biraz daha açılmazsa kapıyı kırıp içeri girdiğimde Harley'in ölü bedenini görmekten çok korkuyordum...

"Beceriksiz bir kızın kapısına geldiğin yetmedi, birde korkmaya mı başladın?!" diye bağırdı Yeşil. Şuan hiç sırası değildi, söylediği hiçbir şeyi umursamayacaktım. Kapıyı kırmak üzere hazırlanırken birden kapının açılmasıyla kalbim önce ağzıma kadar çıkmış ama sonra yerini sadece çatık kaşlar almıştı. Karşımda Harley değil, Ivy duruyordu. "Joker?" dedi şaşkınlıkla. Beni görmeyi beklemediği çok açıktı. Hızla içeri girdim. Ivy'nin burada olması umurumda değildi. Harley'i bir şekilde görecektim, öyle yada böyle. Arkamdan kapıyı kapatırken sakin bir ses tonuyla mırıldandı Ivy. "Harleen onu istemediğini söylemişti." dedi.

Ona Harleen demesi bile sinirlerime dokunuyordu ama kızamıyordum çünkü en başta ben Harleen demiştim... ben başlatmıştım bunu. Ben istemiştim ve olmuştu, keşke olmasaydı. "Nerede o?" diye sordum. Evin içerisinde eksik olan bir şeyler varmış gibi hissediyordum. Biz konuşuyorduk ama Harley bir türlü sesimi duyup gelmiyordu. Koridora doğru baktım. "Uyuyor mu?" diye sorup koridora doğru bir adım attığım esnada Ivy'nin sesini duydum.

"Burada değil." demesi yüzünden adımlarımı durdurup yeniden Ivy'e baktım. "Nerede?" diye tekrarladım sorumu. Uzatmaya devam ederse onu acımadan öldüreceğimi hissediyordum ister istemez çünkü sinirlerime hakim olamayacaktım. "Harley, gitti. Rusya'ya gitti." dediğinde göğüs kafesime batan kalbimi hissettim. Ben... ben kalbimi hissetmiştim. Harley sayesinde kalbimi hissetmiştim ama Harley burada değildi. Gerçekten beni bırakıp gitmiş olamazdı değil mi? Beni burada yalnız bırakamazdı!

"Yalan söyleme." dediğimde umutsuzca iç çekip telefonunu aldı ve bana uzattı. Sertçe elinden aldığım telefonun ekranına baktım. Ekranda duran şey bir fotoğraftı... makbuza benzer bir fotoğraf. Harleen Frances Quinzel adına internetten alınmış bir uçak bileti, sabaha karşı uçak kalkmıştı. Harley, küçük kızım beni bırakmıştı.

Telefonu koltuğun üzerine attıktan sonra hızla yatak odasına ilerledim. Ivy arkamdan gelmemiş ve bana kalırsa en iyisini yapmıştı çünkü onu kuyruk gibi peşimde istemiyordum. Yatak odasına geldiğimde kan akışım yavaşlamıştı sanki. Masasının üzerindeki lise mezuniyetinden kalma fotoğrafı yoktu... makyaj masasındaki parfümleri de öyle. Dolabını açtığımda çoğunluğu boş olan askılar çıktı karşıma. Dolapta duran eteklerden birisine baktım. Doktorum olduğu zamanlarda giydiği etekti, seansımızda giymişti.

Olanlar, tüm yaşadıklarımız zihnimde bir filmi andırırcasına canlanıyordu ve ben bunu durduramıyordum. İstediğim her şeyi yapabileceğimi, istediğimi elde edebileceğimi düşünürken istediğim şeyi sonsuza dek kaybetmiştim. Harley gibi bana bağlı olan kızı bile kendimden uzaklaştırmayı başarmıştım. Bana veda dahi etmeden gitmişti... Seni çok mu kırdım, balkabağı?

Gözlerimin dolacağı gibi bir his vardı içimde, nefesim daralıyordu sanki. Bu bir daha hiç gülemeyecekmişim gibi hissettiriyordu, korkunç bir his. Beni özlemez miydi o? Nasıl gidebilirdi? Düşündüğüm sürece daha fazla delirecektim, hiç durmadan. Kapının pervazında dikilip öylece bana bakan Ivy'i fark ettiğimde sesimi elimden geldiğince iyi çıkarmaya çalışarak konuştum.

"Giderken nasıldı? Mutlu muydu?" diye sordum. Beni geride bırakırken mutlu muydu benim bebeğim? Benim ona veremediğim mutluluğu kendi yaratmayı başarabilmiş miydi? Ivy derince nefes aldı. Konuşması onun için de zordu sanki. Tabii, Selina'dan sonra yine bir arkadaşını kaybetmişti... Harley artık gerçekten yoktu. Yeşil yapabileceğinin en kötüsünü yapmıştı. Daha fazlasını yapabileceğini düşünmüyordum. Bir daha böyle acıtamazdı... bir daha böyle olmazdı. Daha fazla burada durmaya dayanamayıp hızlı adımlarla salona döndüm ve kapıyı açıp evden çıktım.

Nefes almaya çalışıyordum ama boğazımda baskı vardı. Birde tam kalbimin üzerinde baskı vardı, çok güçlü bir baskı. Derin nefesler alıp başımı kaldırarak gökyüzüne baktım. "Kimse senin gibi olmayacak, baş belası." dedim. O an gözlerimden akan birkaç yaş hissetmiştim... Ben Harley için ağlıyordum... Daha fazla kalamazdım, ağlamam yetmez gibi burda durmaya devam edemezdim. Arabama binip hiç düşünmeden gaza bastım. Bir daha buraya gelmek için bir sebebim kalmamıştı. Aşkına inandığım tek kadın da benden vazgeçmişti. Elimle sertçe vurdum başıma. Karşıdan gelen arabanın ön camından görünen sürücü... Harley miydi? Direksiyonun üzerinde duran elim direksiyonu daha sıkı kavrarken gözlerimi iyice odakladım görebilmek için...

Bu bölüm de burada bitti. Bu bölümde Selina'nın ölümüne de biraz daha detaylı bir şekilde değindiğimi düşünüyorum. Sanırım Selina'nın neden öldüğüyle ilgili soru işareti kalmamıştır kimsenin kafasında. Aynı zamanda Jerome ve Ivy'nin de tanışmasına vesile olanların isimleri nelermiş öğrendiniz. Roman'ı zaten biliyordunuz ama Jerome'un arkadaşı ve Roman'ın kardeşi olan Richard'ı da artık açığa çıkardım. Medyada da kendisinin fotoğrafı var. Bir sonraki bölümde de sizler için Oswald'ın fotoğrafını koyabilirim belki... Aynı şekilde bu bölüm biraz daha Joker ağırlıklıydı. Kendisi birkaç bölümdür sahalarda daha az boy gösterdiğinden ona da değinmek istedim. Bölümü beğenmişsinizdir umarım. Yorumlarınızı bekliyorum, fikirlerinizi belirtin lütfen. Karakterlerle ilgili yorumlarda da bulunabilirsiniz elbet, size mutlaka eşlik ederim. :D Hepinizi çok kocaman seviyorum ve kucaklıyorum! Kendinize dikkat etmeyi unutmayın! Yarın yeniden görüşürüüüz! :)

Seguir leyendo

También te gustarán

1.8K 194 12
Hikayemin isminin Türkçe karşılığı uçan balık demek uçan balığın diğer balıklardan farkı kanadının olmasıdır lakin kanatlarını kullanamaz o da balıkt...
186K 24.7K 70
gözlerimi yumuyorum, burnumda vanilya kokusu. elimi uzatıyorum, ipek gibi saçlar parmaklarımda. ve öpüyorum dudaklarını, yumuşacık dudaklarını. © dub...
3.1K 161 5
Sürekli yan karakter olan Suna, kaçarak kendi hikayesinin başrolü olmaya kararlıdır. Kaya ise karanlık tarafını saklamayı iyi bilen biriydi. Kendini...
157K 16.6K 53
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...