ATEŞ'den :
Hastane odasında yapa yalnız kalmıştım. Gece ile Doğa gitmişti, ailemde gitmişti. Ne yapıcağımı bilemedim ve yan tarafıma bakınca komodinin üzerinde duran telefonumu görünce sırıttım.
Onu almak için elimi uzattım, ama karnımın acısından dolayı bu pek mümkün olmadı. Onu ordan nasıl alıcağımı düşünürken bu sırada kapı açıldı ve gözüm kapıya takıldı.
İç sesden : lan senin gözünde neymiş be, her yere takılıyor
İç sesime göz devirib kapıya baktım ve gördüğüm kişi şaşırmama neden oldu. Ben şaşırmaya devam ederken o çoktan konuşmaya başlamıştı bile
"- Vay canına turp gibisin, ben de o biri dünyaya gideceğini sanmıştım"
"Laf sokucak halde değilim Sucuk, nasıl geldiysen öyle de git"
"- Ben sadece 'geçmiş olsun' demek için gelmiştim"
"Ee dedin işte, hadi git şimdi"
"- Sen beni kovamazsın KİBRİT TÜRKMEN"
"Sende bana bağıramazsın SUCUK GÖÇER, lan şimdi fark ettim de Sucuk nasıl göçer? :D"
Ben kah kahalarla gülerken Sucuk bana göz devirib tam kapıdan çıkacakken durdurdum
"Gitme be Sucuk... Sende yalnız bırakma beni"
Su arkasını dönüb bana mal-mal bakmaya devam etti
"- Ciddi misin Kibrit?"
"Ciddiyim Sucuk"
"- Tamam"
Dedikten sonra gelib yanımdaki koltukta oturdu daha sonra telefonunu çıkarıb onunla ilgilenmeye başladı
"Sucuk??"
"- Hıı"
"Kızım bir şey yapsana ya, sıkıntıdan ölücem"
"- Ne yapayım kibrit? Karşılıklı göbek atmak istermisin?"
"Fena fikir değil aslında"
Su bana ters-ters bakmaya başlayınca
"Tamam şaka lan ,şaka bakma öyle"
"- Aferin akıllı ol :)"
"Olmazsam?"
"- Kibriiit? ╰_╯"
"Socoook?? :D"
Su sabır dilercesine derinden nefes aldı. Sonunda sıkıntıdan patladığımı anladığım an Su'ya döndüm.
"Ne yapıyorsun sen o telefonda ya?"
"- Oyun oynuyorum"
"Ne oyunu?"
"- Sana Ne?"
"Hadi be Sucuk, şurda biz bizeyiz"
"- Söyleyeceğim ama gülmeyeceksin!"
"Komikse gülerim"
"- Söylemeyeceğim o zaman, çünkü güleceğine adım gibi eminim"
"Ya tamam gülmiyicem, hadi söyle"
"- Tap The Frog"
Duyduğum şey ile gülmek yerine angırdım resmen
"- Hani gülmeyecektin? ╰_╯"
"Kızım... :D.... sen... :D... harbi... :D.. çocuk...:D... sun:D :D"
"- Asıl çocuk sensin!"
dedi ve ayağa kalktı tam kapıdan çıkacakken durdurdum.
"Ya tamam Sucuk ya, tamam hadi gel otur"
"- Gelmiyorum, Gidiyorum..!"
"Hadi be Sucuk"
"- Of iyi tamam"
diyince gülümsedim daha sonra gelib demin oturduğu koltukta oturdu
"Ya Sucuk şu komodinin üzerinde duran telefonumu verir misin?"
"- Pardon da, ben senin hizmetçinmiyim?"
"Eline yapışmaz kızım ya"
Su ayağa kalktı ve diğer komodinin üzerinde duran telefonumu alıb bana doğru uzattı
"- All?!"
"Kafama atsaydın!"
"- İstersen ata bilirim!"
"Ya sende hiç şakadan anlamıyorsun"
Telefonumu alıb Play Store'ye girib Su'yun oynadığı oyunu yüklemeye başladım. Yükleme bittikden sonra oyuna girdim ve oynamaya başladım.
"Ya Su sen nasıl oynuyorsun bunu ya?"
"- Ne varki çok kolay"
"Nesi kolay lan bunun? Kurbağayı diğer yaprağa atmak için şekilden şekile girdim resmen, hayır yani gerçekten anlamıyorum. Bir yaprağa atlıyor,ikincisinede atlıyor, üçüncüsüne atlayınca göle düşüyor. Çok salakca"
"- Salak olan sensin gerizekalı, orda kurbağanın başka oyunlarıda var istersen onları oynaya bilirsin"
"Nasıl ya? Oyunun içinde oyun mu var?"
"- Evet, kendini kaptırdıktan sonra eğlenceli oluyor"
Su'yu dinleyib kendimi oyuna kaptırmya çalıştım ve sonunda başardım da.. Zaten benim başaramayacağım şey yok ki..
"- Ya tabi kesin öyledir, ne demezsin"
Su'yun sesini duymamla gözlerimi oyundan çekib Su'ya dikdim. Dik-dik bakdığımı görünce konuşmaya başladı
"- Az önce aklından geçenleri dışından söyledin gerizekalı"
"Hadi be"
Daha sonra ikimizinde bakışları yine oyuna döndü...