KALBİMDEKİ LEKE #Wattys2017

Od -Moon_Light

144K 6K 781

16. yüzyılın ortaları... Çirkin bir kız ve onu oyuncağa çevirmiş bir dük. Kahramanımız dayanamayıp, i... Více

TANITIM
ÖNEMLİ DUYURU *WATTYS2017*
1. BÖLÜM
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4. BÖLÜM
5. BÖLÜM
6. BÖLÜM
7. BÖLÜM
8. BÖLÜM
10 BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13. BÖLÜM
14. BÖLÜM *Yeni Bölüm*
15. BÖLÜM* YENİ BÖLÜM*

9. BÖLÜM

6.8K 332 27
Od -Moon_Light


❀Düzenlendi❀


- Her şeyi ayarladık fakat asıl yapmamız gereken şeyi unuttuk Emma. Senin ismini değiştirmemiz lazım. Ayrıca görgü kurallarını biliyor musun Emma ? Lütfen bildiğini söyle. Bu önemli bir şey. Soylularda görgü kuralı çok ama çok önemlidir. Ah, üç gün içinde sana görgü kurallarını nasıl öğreteceğim. Birçok asil genç kız bile uzun bir süre bu görgü kuralları tam tamına yapamıyor, dedi Jenna umutsuzca.

- Merak etme Jenna. Görgü kurallarının hepsini gayet iyi biliyorum. Annem ölmeden önce bana görgü kurallarının hepsini öğretmişti. Fakat anlayamadığım neden ismimi değiştirmeliyiz ?

- Gerçekten rahatladım, dedi Jenna. Bu görgü kurallarını bilmen işimizi daha da kolaylaştırdı. İsim konusuna gelirsek. Normal ismini kullanırsan Dük seni tanıyabilir canım.

- Emma isminde bir çok kişi var Jenna. Tanıyacağını sanmam.

- Emma ismi ona eski soytarısını anımsatabilir. Biliyorum aradan dört sene geçti fakat işimizi garantiye almamız gerek. Seni hatırlarsa bütün plan boşa gider. Bunun için büyük bir ceza alabilisin, dedi Jenna.

- Hım, sanırım haklısın. Peki ya ismim ne olacak ?

- Grace veya Demi nasıl ? diye sordu Jenna meraklı gözlerini ona dikerek.

- Hayır. Pek beğenmedim.

- Peki ya Amanda, Tiffany?

Emma bir an düşündü. Çok güzel ve kendine yakışacak bir isim bulmak istiyordu. Bir süre bildiği tüm isimleri aklından geçirmeye başladı. En sonunda güzel bir isim bulduğuna inanınca bu ismi Jenna ile de paylaşmaya karar verdi.

- Imm... Isabel nasıl ? diye sordu Emma.

-Hım, bence çok güzel.

Emma soyadını da değiştirmesi gerektiğini biliyordu. Sonuçta Isabel Smith olamazdı. Yoksa ismini değiştirmesinin bir anlamı kalmazdı. Bir süre düşündü. İsmine yakışacak bir soyad bulmaya çalışıyordu. En sonunda uygun bir tane bulduğunu düşündü.

- O zaman yeni ismim Isabel Clark, dedi Emma emin bir şekilde.

- Gayet güzel. Bu sorunu da atlatmamıza sevindim. Şimdide hayat hikayeni oluşturmamız gerekiyor, dedi Jenna.

- Of, ne kadar çok şey var Jenna, dedi Emma suratını asarak.

- Maalesef canım. İntikam almak istiyorsan plan yapmadan o kaleye adım dahi atman imkansız.

- Haklısın, dedi Emma ve düşünmeye başladı.

Bir türlü mantıklı bir hikaye kurgulayamıyordu. Aslında aklında bir çok fikir vardı. Fakat önemli olan bunları güzel bir şekilde bütün bir hâle getirebilmekti.

- Annem beni doğururken öldü ve babamda... Babamda kaçtı, dedi Emmma kahkaha atarak.

- Emma saçmalama. Anne kısmı güzel aslında. Fakat baban niye kaçsın? Lütfen biraz mantıklı düşün, diye kızdı Jenna.

- Daha iyisini biliyorsan kendin söyle Jenna, dedi Emma bozularak.

Jenna bir süre düşünmeye başladı. Etkileyici ve inandırıcı bir hayat hikayesi bulmaya çalışıyordu. En sonunda bulduğuna inanınca konuşmaya başladı:

- Annen seni doğururken öldü. Baban anneni çok seviyordu. Bu yüzden ölümüne dayanamayarak bu olaydan kısa bir süre sonra acıdan öldü. Sana bakacak kimse olmadığı için yetimhaneye verildin. Kimse seni evlatlık edinmedi. 18 yaşına gelince yetimhaneden seni çıkarmaya karar verdiler. 4 senedir bu kulübede yalnız yaşıyorsun.

- Güzel bir hikaye. Fakat yeteri kadar iyi değil, dedi Emma başını olumsuz anlamda iki yana çevirirken.

- Sanırım senin daha iyi bir fikrin var, dedi Jenna.

Emma "Evet" anlamında başını salladı ve bir süre sonra aklında oluşan hikayeyi Jenna'ya da anlatmaya başladı.

- Annem, beni doğururken öldü. Geriye ben ve babam kalmıştık. Her zaman, her konuda birbirimize kol kanat gerdik. Zor zamanlarımızda hep sadece ikimiz vardık. Fakat bu birliğimiz çok uzun sürmedi. Ben daha 11 yaşındayken babamı da kaybettim. Babamın ölümünün ardından bana teyzem bakmaya başladı. Teyzem de hastaydı. Hep nedenini bilmediğimiz bir bir öksürüğe sahipti. Neredeyse her öksürdüğünde ağzından kan geliyordu. Son günlerinde bu kan daha da artmaya başladı. Artık onun için çok endişeleniyordum. Ona zarar gelmesinden korkuyordum. En son yatağa düştü. Onu iyleştirmek için elimden gelen her şeyi yaptım. Eve hekim bile çağırdım. Fakat verdiği ilaaçlar pek bir etki göstermedi. Teyzemin yanında da pek kalamadım. Ben daha 18 yaşındayken teyzemi de kaybettim. Artık yalnızdım. Hiç kimsem yoktu. Teyzem öldükten sonra da burada yalnız başıma yaşamaya devam ettim.

Emma'nın anlattığı hikayeyi heyecan ve şaşkın içinde dinleyen Jenna, hikaye bittiğinde hâlâ etkisinden çıkamamaştı. O kadar gerçekçi anlatmıştı ki Emma. Etkilenmemek elde değildi. Eğer Jenna onu tanımasaydı bu dediklerinin hepsine kesinlikle inanabilirdi.

Hikayesini bitirdiğinde Emma konuşmaya başladı:

- Nasıl? Güzel oldu mu sence? diye sordu.

- Güzel mi? Güzel az kalır Emma. Muhteşem anlattın, dedi Jenna.

Emma memnun bir şekilde gülümsedi.

- Bu konuyu da atlattığımıza sevindim, dedi Emma. Duyduğuma göre baloya katılabilmek için kaledeki görevli olan kişiye adını listeye yazdırman gerekiyormuş. Listede ismi olmayanlar katılamıyormuş.

- Ah, evet. Sana söylemeyi unutmuşum. O zaman birlikte kaleye gider ismini yazdırırsın.

- Tamam Jenna. Umarım her şey yolunda gider. Son 3 gün kaldı. Çok heyecanlıyım, dedi Emma.

- Umarım tatlım. Dikkatli olursan sorun çıkmaz. Plana daima sadık kal, dedi Jenna gülümseyerek.

Emma paravanın üzerine koyduğu kıyafetini eline aldı ve özenle gardrobuna yerleştirdi. Maskesini de alıp çekmecesine koydu. Daha sonra Jennaya dönerek konuşmaya başladı:

- Jenna şimdi gidelim mi ? Geç olmadan oraya varalım.

- Tamam tatlım hadi gidelim.

Jenna bunu dedikten sonra Emma ile birlikte kulübeden çıkıp kalenin yolunu tuttular. Bir süre yürüdükten sonra kaleye vardılar. Jenna Emma'ya dönerek:

- Oradaki kadını görüyor musun ? dedi Jenna parmağı ile kadını işaret. Daha sonra konuşmasına kaldığı yerden devam etti. Elinde bir liste var. İşte o kadının yanına gidip ismini yazdıracaksın. Unutma, gerçek ismini yazdırmayacaksın. Isabel Clark.

- Tamam Jenna.

- Ben artık gideyim. İkimizi yan yana görmesinler.

- Pekala, dedi Emma ve adama doğru yürümeye başladı. Bir yandan ismini aklında tutmaya çalışıyordu. " Isabel Clark... Isabel Clark.." Kadının yanına gelince konuşmaya başladı:

- İyi günler, hanımefendi. Ben maskeli balo için ismimi yazdırmak istiyordum, dedi çekingen bir şekilde.

Karşısında olan orta boylu, yuvarlak başlı, yüksek alınlı, esmer çehreli, az eğri kaşlı, kahverengi gözlü bir kadındı. Onu bir süre inceledi. Sadece güzel kızların maskeli baloya katılması gerektiğini bildiği için incelediğini düşündü Emma. Kadının incelemesi bitince konuşmaya başladı:

- Adınız ve yaşınızı öğrenebilir miyim? diye sordu kadın.

- Benim adım Isabel Clark. 22 yaşındayım, dedi Emma.

Kadın Emma'nın dediklerini listeye not aldı. Daha sonra yüzünü Emma'ya çevirerek konuşmaya başladı.

- Maskeli balo 3 gün sonra.

- Tamam, teşekkür ederim. İyi günler.

Emma Jenna'nın hâlâ orada olup olmadığını kontrol etmek için kalenin kapısının olduğu yere baktı. Fakat Jenna'yı orada bulamadı. Kaleye girdiğini düşünerek kulübeye doğru yürümeye başladı.

Balo günü nasıl davranması ve nasıl konuşması gerektiğini düşünüyordu. Jenna'nın dediğine göre James aşka inanmıyordu. Bu işleri daha da zorlaştıracaktı. Bu düşünceler arasında kulübeye vardı. Hemen içeriye girdi. Geç olmuştu ve çok yorulmuştu. Hemen gardrobundan geceliğini aldı ve giyindi. Daha sonra yatağına uzandı ve kısa bir süre sonra uykuya daldı.

******

James sonunda işlerini bitirmiş, çalışma odasından çıkmak üzereyken karşısında Ketherin'i buldu. Ketherin her zaman çok konuşkan olmuş, bu durum James'i her seferinde sinirlendirmişti. Her seferinde "Biraz az konuş Ketherin. Sen hiç yorulmaz mısın?" demesine rağmen duymamazlıktan gelip konuşmaya devam ederdi. Ketherin konuşmaya başlayınca düşüncelerinden sıyrıldı.

- Abi biliyor musun baloya kuzen Henry de katılacakmış?

-Bir şeye de katılmazsa şaşıracağım. Nerede bir eğlence, orada Henry. Gerçekten bıktım. Onu da mı davet ettiniz yoksa ? Ayırca sen bunun için mi geldin ?

- Davet etmesek de gelecekti zaten abi. Evet, bunun için geldim. İki çift laf edilmiyor seninle.

- İki çift mi ? dedi James şaşkın gözlerini ona dikerek.

- Evet. Sen ne kadar çok konuştuğumu söylesende aslına öyle değil. Azıcık konuşuyorum hemen büyütüyorsun. Sözde abimsin. Biraz etrafına bak. Herkes kardeşiyle ilgileniyor. Peki ya sen ? Bir işe yaradığın yok. Azıcık konuşmak istiyorum beni zorla odadan kovuyorsun. Senden nefret ediyorum, dedi Ketherin sinirli bir şekilde.

- Konuşman bittiyse ben artık uyumaya gideceğim. Yorgunum. Sende artık uyusan iyi olur. Geç oldu.

- Bu kadar mı ? Onca şey söyledim.

- Evet bu kadar, dedi James gülümseyerek ve odadan çıktı. Arkasında sinirli bir kız kardeş bıraktığını bilerek.

3 GÜN SONRA

Emma çok heyecanlıydı. Sonunda maskeli balo günü gelmişti. Kıyafetini giydikten sonra maskesini yüzüne taktı. Giydiği kıyafetin tamamı saf ipek kumaştandı. Maskesi ise kıyafeti ile ahenk içindeydi. Altın sarısı, uzun saçlarını topuz yapıp, açıkta kalan buklelerin omzuna düşmesine izin vermişti.

Kendini baloya gitmeye hazır hissettiğinde kulübeden çıktı ve kalenin yolunu tuttu. Biraz geç kaldığının farkındaydı. Kıyafetini giymek uzun sürmüştü. Bu da ona zaman kaybettirmişti. Hızlı adımlarla kaleye varmaya çalışıyordu. Sonunda kaleye vardı. Üstünü ve saçını düzelttikten sonra kaleye girdi. Orada duran uzun boylu, esmer tenli, gözleri ile aynı tonda olan kahverengi saçlı olan beyefendi Emma'ya ismini sordu.

- Isabel Clark, diye yanıt verdi Emma.

Bunun üzerine adam listeden Isabel Clark adını arama başladı. Bir süre sonra ismi bulan adam "Hoş geldiniz!" demesi üzerine Emma kaleye girdi.

Balo odasına girdiğinde herkesin kendi hâlinde olduğunu gördü. Maskeler takılmış, rengarenk elbiseler giyilmiş ve danslar edilmeye başlanmıştı. Gerçekten de harika görünüyordu fakat korkuyordu da. Ya her şey istediği gibi gitmese, Dük onu tanırsa diye korkuyordu. Tüm planının bozulmasından, insanların yine alay etmelerinden korkuyordu. Biliyordu... Artık eskisi gibi olmadığını ve güzelleştiğini. Ama korkuyordu. Fakat artık korkmanın vakti değildi. Bu kötü duygunun intikamına engel olmasına izin vermemeliydi.

Derin bir nefes alıp, verdi. Rahatlamalıydı. Bir süre sonra salona adım attı. Sanki herkesin gözü onun üzerindeydi, en azından öyle hissediyordu. Gözüne kestirdiği boş bir masaya oturdu. Gözü Dük'ü arıyordu. Bu balo, onun altın biletiydi ve boşa harcamaya hiç niyeti yoktu. "Hanımefendi" diyen tatlı bir sesle düşünceleri bölündü ve sesin geldiği yere döndü Emma. Beyazın saflığını seçmiş şık elbiseli, orta yaşlarda bir kadın karşısında duruyordu.

- Üzgünüm, burası dolu muydu? Ben o zama- derken Emma, kadın lafını kesti.

- Hayır. Lütfen oturun.

Emma bu teklifi memnuniyetle kabul etti. Bir süre sessizlikten sonra kadın konuşmaya başladı.

- Adınız nedir ?

- Benim adım Isabel Clark Leydim.

- Kaç yaşındasınız?

- Yirmi iki yaşındayım, dedi Emma.

Böyle bir şey beklemiyordu. Şuan Dük'ü bulması lazımdı fakat hiçbir şey demeden kadının yanından kalkamazdı. Bunun hoş bir şey olmayacağını biliyordu. Annesi ölmeden önce o kadar görgü kuralını ona boş yere mi öğretmişti ?

- Neden geldiğinizi öğrenebilir miyim Isabel ?

- Şey, ben Dük ile tanışmak için geldim. Onu görmeyi çok istiyorum ve ailesi ile de tanışmayı da... Bir tane yaklaşık benim yaşlarımda kız kardeşi varmış, dedi tebessüm ederek Emma.

Kadın gülümsedi. Bir süre sonra kadının yanına safir mavisi, eteğinin uçlarında küçük beyaz çiçekler olan genç bir kız yanına geldi.

- Düşes Victoria. James'i bulamıyorum. Gördünüz mü ? Kesin Henry var diye inmedi. Ben çağırmayalım demiştim.

- Ketherin çağırmazsak bu büyük bir kabalık olarak sayılırdı. Çağırmasak bile geleceğini sen de iyi biliyorsun.

Emma duydukları karşısında şoka girdi. Az önce konuştuğu kadın Düşes Victoria McCarthy miydi ? Ah, tabikii de tanıyamazdı. O kaleden kaçtığı zaman Düşes daha gelmemişti. Ketherin denilen kişi de James'in kız kardeşi olduğunu düşündü.

Emma hemen Düşes'in karşısına geçip reverans yaptı. Sonuçta karşısında Dük'ün annesi duruyordu. Onunla biraz kaynaşması gerektiğini düşündü Emma. Eğer Düşes onu severse Dük'ün eşi olarak seçilebilirdi.

- S-Siz Düşes Victoria McCarth misiniz? dedi Emma heyecanlı bir şekilde.

- Evet tatlım. Bu da kızım Ketherin, dedi Victoria kızını gösterek.

- Tanıştığıma çok memnun oldum, dedi Emma gülümseyerek.

Düşes ise Isabel'i inceliyordu. Ne kadarda güzeldi! Victoria'nın gözlerindeki ışıltıyı fark eden olmamıştı. Fakat Victoria emindi. Sonunda bulmuştu. Oğlu için uygun eş adayı şuan karşısında duruyordu. Ne kadar saf, temiz ve güzeldi. Oğlu da görecekti Isabel'in dışınında içi kadar güzel olduğunu. Victoria şimdiden görebiliyorduç Düşes olmanın bu genç kıza ne kadar da yakışacağını, oğlu ile mutlu bir hayat sürebileceğini ve gözü arkada kalmadan bu dünyadan gidebileceğini. Evet, emindi Düşes. Bu kız onun gelini olmak için uygun birisiydi.

- Şey, izninizle ben bira dolaşayım, dedi Emma.

- Elbette, dedi Victoria gülümseyerek.

Emma reverans yaparak Düşes ve Leydi'nin yanından ayrıldı. Masadan biraz uzaklaştıktan sonra James'i bulmak için etrafına bakındı fakat hiçbir yerde onu bulamıyordu. Dük sanki yer yarılmışta içine girmişti. Birden gözü merdivenlere takıldı. Dük James McCarthy merdivenlerden aşağıya doğru iniyordu. Üzerinde siyah bir takım vardı. Tıpkı takımı gibi maskesi de siyah renkteydi.

Hızlı adımlarla James'e doğru yürümeye başladı. Daha üç- dört adım atmıştı ki Emma kendini yerde buldu.

Pokračovat ve čtení

Mohlo by se ti líbit

145K 9.8K 47
| Düzenleniyor... | Kimberly Lamar, adı çıkmış bir leydi. Erkeklerin gözde sevgilisi. Onunla olmak için sıraya giren insanlar onları piyon olarak kul...
Tutsak Yüreğim Od Berçem

Historická literatura

96.9K 7K 32
Sırlarla dolu bir geçmiş, aşka engel olabilir mi? İskoçya'nın en büyük klanlarından birinin lideri olan Kaiden MacDonald, Kralın emriyle çıktığı yolc...
542K 62.1K 63
Bir cariyenin intikamı nelere yol açabilir? İHANET SEVDİĞİ ADAMDAN GELDİ Ayana, İmparatorluğa cariye olarak gelmesinin bir nedeni vardı. Sevdiği adam...
AlGon🌼🤍 Od okuyanladyy

Historická literatura

54K 2.9K 49
"Aklına pek güvenme yani Alaeddin, bir güzelin gülüşüne bakar yitirmen" Diyen Orhan'a baktı Alaeddin... Etrafı kasıp kavuran Moğol, gözünü bu defa da...