Malik okuldan çıkmış eve donuyordu.
Beş on dakka yürüdükten sonra evin önüne gelmişti . Evin etrafını sur gibi çevreleyen bahçe duvarı ve şato kapısı büyüklüğünde bir kapısı vardı .
Ev tamda bahçenin ortasına kurulmuş bir sarayi andırıyordu. Malik kapıyı açtı ve seri adımlarla eve doğru yürüdü .
Tam bu esnada postacı evin kapısından dönmüş ona doğru gelmekteydi .
Postacı
"İyi günler bey efendi size bir mektup var "
Malik
"İyi günler "
"Evde mektubu verecek kimseyi bulamadığımdan dolayı geri dönüyordum. Sizi gördüğüm iyi oldu
buyurun mektubunuz "
"Teşekkürler."
Malik mektubun kimden olduğunu tahmin ediyordu . Kesinlikle büyük babamdır . Dedi içinden .
Biraz ilerledikten sonra evin kapısına gelmişti anahtarı cebinden çıkarıp kapıyı açtı sonra içeri girdi.
Kitaplarını salonun ortasında bulunan ceviz kaplama Mısır işleme masanın üzerine bıraktı . Mektubu açtı usulca okumaya başladı .
Değerli torunlarım siz bu mektub okumaktahsaniz ben hayata gözlerimi yummuşumdur .Size söylemek istediğim bazı önemli şeyler var .
Uzun zamandır bu anı beliyordum . Sizin buna hazır olduğunuzu düşünüyorum .
Fazla uzatmayacam .
Malik göğsünün üstünde bulunan mühure benzer doğum lekesinin aslında sadece bir doğum lekesinden ibaret olmadığını zamanı gelince anlayacaksın .
Cabir sen bundan sonra evin reisisin kardeşin sana emanet .
Allaha emanet kendinize iyi bakin .
Mektup Malikin göz yaşlarından yer yer ıslanmıştı . Hemen elini telefona attı abisi Cabiri aradı. Cabir e olan biteni anlattı . Cabir kısa bir zaman sonra eve geldi.
Büyük bir üzüntüyle kardeşi Malik e sarıldı
"Başımız sağolsun Allah sabir versin bizlere yapa bileceğimiz bir şey yok sadece Allahtan sabir dileyeceğiz .
Yarin taziyeleri kabul edriz . En kısa zamanda Turkiye ye gideriz."