Zamanı Dolmuş Kelebek

Door viovetica

1.8K 173 294

Hare aldığı büyük bir iş teklifi ile hiç bilmediği bir ülkeye gelmiştir. Zar zor da olsa samimi bir ortamı ol... Meer

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
8. Bölüm
9. bolum
10. bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm

7. Bölüm

81 10 35
Door viovetica

Okuyanlar varsa eğer bölüme başlamadan önce vote atsanız mı?♡

Bölümü yazarken tekrar tekrar dinlediğim şarkıyı eklemek istedim.

Adele - Skyfall

İyi okumalar♡

🦋

İnsanlar maske takmış birer canavardır. Katildir insanlar , birbirlerinin ruhunu öldüren katiller. Ve bunu anlamayacak kadar kör insanlardır. İnsanların bedenini öldürmek cinayetse ruhunu öldürmek de cinayet sayılmaz mı? Bir çocuğun ruhunu öldürmekte cinayettir mesela fakat bir cezası yoktur.

Derin bir nefes verdim ve iyice fotoğrafa baktım. Annem hesabına asla fotoğraf koymazdı , gereksiz bulurdu. Yani en azından bana öyle söylemişti fakat şuan feray ile sarmaş dolaş bir sürü fotoğrafı vardı. Sabah tek tek hepsine bakmıştım ama şirkette olmama rağmen hala fotoğraf bakıyordum. Gülümsemeye çalıştım. Anneyle gidilen parkın mutluluğunu hiç yaşamadım. Anneyle gidilen okul yollarında tek başıma gittim. Hiçbir zaman omzunda ağlayabileceğim Bir anne olmadı. 4 yaşında annem beni terk ettiğinde , evde yalnız kalarak öğrendim hayatı. Yanımda kimse olmadığı için kaybetme duygusu olmadı hiç içimde. Ben acıdan başka bir şey değilim ama feray annesinin en güzel anlarında yanında durup " annelik" yapılması gereken bir çocuktu. Özet geçmem gerekirse feray annemin gözünde bir çocuktu , benim aksime. Ben annemin gözünde hep feray'a bakması gereken bir abla , feray'ın ve onun ayak işlerini yapması gereken birisiyidim.

" Hare hanım?" Bir erkek sesi duyduğumda kafamı telefondan kaldırıp kapıya baktım. Hazar bey kaşlarını çatmış bana bakıyordu. Burnumu çektim ve ayağa kalktım.

" Dosyalar da tam bitmişti hazar bey size getirecektim fakat bir haber gördüm onu halletmem gerekti." Dedim. Hayatı boyunca hiçbir şeyi halledemeyen birisi neyi halletmişti? Peki az önce neden halletmem gerekti demiştim? İçimden kendime söylenirken gülümseyerek hazar beye baktım ve masadaki dosyaları alıp hareketlendim. Gülüyoruz da içimiz alev alev.. Hazar bey merakla bana bakarken odadan çıktık ve onun odasına ilerledik.

" İyi misin sen? Çok dalgın ve durgun gördüm seni , 2 - 3 kez seslendim fakat duymadın." Dedi merakla. Kaşlarım havalanırken dosyaların kenarlarıyla oynamaya başladım.

" İyiyim tabi ki kusura bakmayın bir anlık dalgınlık." Dedim mahçubiyetle. Hazar bey kafasını sallayıp gülümsedi ve koltuğa oturdu. Dosyaları önüne bıraktım ve not defterimi çıkartıp hazırda bekledim. Dosyaları incelerken ben etrafa göz gezdiriyordum. Gözlerim hazar beyin yanındaki boş odaya takıldı. Koralp'in artık boş olan odası. Derin bir nefes alıp verdim ve önüme döndüm. Hazar bey dosyalara memnuniyetle bakıp bana döndü ve gülümsedi.

" Teşekkür ederim hare güzel iş çıkarmışsın , kendine bir yorgunluk kahvesi yap ve biraz dinlen olur mu? 1 hafta boyunca çok yorduk seni." Dedi gülümseyerek. Kafamı yavaşça sallayıp gülümsedim.

" Teşekkür ederim hazar bey , her zaman sizin için buradayım ben yorulmam." Dedim kısık bir sesle. Kafasını salladı ve beni süzdüğü sırada telefonu çaldı. Ben odadan çıkarken telefonu açmış ve ayağa kalkmıştı.

" Efendim Sinan?" Sinan ismini duymamla elim kapı kolunda asılı kalmış ve duraksamıştım. Kaşlarım havalanmış hevesle gülümsemiş ve hazar beye bakmıştım. O ise elini cebine sokmuş sırtını bana dönüp pencereye yaklaşmıştı. Kapıyı kapattım ve kahve almak için düz ilerledim. Sinanla - sinan'ın dediklerine göre- yakın arkadaş olmuştuk ve açıkçası bende onu bu holding'de kendime yakın görüyordum. Bu 1 hafta onsuz çok sıkıcı geçmişti çünkü her nereye gidiyor olsam genelde Sinan ile karşılaşıyoruz ve ayak üstü dedikodu yapıyorduk. Sinan artık bu duruma alıştığı için sadece kendisine değil bana da bir kahve alıyor ve holding'de iki bardak kahve ile geziniyordu. Koralp ile odalarımız karşı karşıya olduğu için koralp sürekli Sinan gibi benimle uğraşıyor bazen odama gelip boş işler veriyor ve iş yaparken beni izleyip masamda dört dönüyordu. Saçlarımı karıştırıp dağılmasına neden oluyor , yanağıma kalem batırıyor veya kendime aldığım her şeyi alıp yiyor içiyordu. Ona da aldığım zaman buna rağmen benimkilere uzanıyordu. Sinan bir kere buna denk geldiğinde bizim birbirimize çok benzediğimizi ve tencere kapak olduğumuzu söylemişti. Kahve makinesini açtım ve bardağı altına koydum.

Koralp ise Sinan'a ters bir bakış atıp onu susturmuştu. Ben ikisini de görmezden gelerek dosyalara gömülmüştüm.

" Naber hare?" Dedi kalın bir erkek sesi. Arkamı döndüğümde sergen ile karşılaştım. Yüzündeki büyük gülümseme ile yanıma geldi ve masaya yaslandı. Kahvemin hazır olduğunu belli eden sesi duyduğumda önüme döndüm ve bardağımı alıp sergene baktım.

" İyiyim sen?" Dedim düz bir sesle. Kafasını salladı ve iyice gülümsedi. Hareketleri çok değişikti.

" İyiyim bende seni görünce gelmek istedim nasıl gidiyor?" Dedi merakla. Gözleri sürekli vücudumda geziniyor göğüs dekolteme kayıyordu. Sıkıntılı bir nefes verip aramıza mesafe koydum ve yüzüne baktım.

" İyi ve çok yoğun gidiyor odama geçmem lazım görüşürüz!" Dedim ve hızla yanından uzaklaştım. Koridorda ilerlerken nil ile göz göze gelmiş ve yanına gitmiştim.

" Naber?" Dedim nefeslenerek. Nil saçını kulağının arkasına sıkıştırıp gülümsedi ve ayağa kalkıp masaya yaslandı.

" İyiyim sen?" Dedi neşeyle. Omzumu silktim ve henüz içmediğim kahvemden bir yudum aldım.

" Her zamanki gibi güç işte." Dedim sıkılmış bir tavırla. Nil kıkırdayıp omzuyla omzuma dokunduğunda gözlerim şaşkınlıkla açıldı.

" Sergen yine peşinden dolaşıyordu az önce gördüm." Dedi mırıldanarak. Gözlerimi kısıp az önce durduğum yere baktım ve sergen ile göz göze geldim. Gözlerimi devirmemek için kendimi zor tutarken yapmacık bir şekilde gülümsedim ve nil'e döndüm.

" 1 haftadır böyle davranıyor! Birden bire benimle ilgilenmesi normal mi?" Dedim sitemle. Nil gülümsemeye devam edip sergene baktı daha sonra bana döndü.

" Aslında sergen normalde kızlarla ilgilenmez sadece iş ile ilgilenir bende şaşırdım sana olan ilgisine doğruyu söylemek gerekirse." Dedi hayretle. Kafamı iki yana sallayıp kahvemden büyük bir yudum aldım. Koralp ve Sinan holding'den gittikten sonra sergen diye bir çocuk yanıma gelmiş ve sürekli benimle ilgilenmişti. Sürekli beraber kahve içiyor , yemek yiyorduk çünkü ben ne zaman yemek yesem kahve içsem sergen orada bitiyordu. Nil ve diğer çalışanlar da bunu fark etmiş ve bana öfkeli bakışlar atıyordu.

" Ben ilgilenmiyorum o yüzden umarım bir an önce bu davranışlarını bırakır hatta sen alttan alttan böyle mesajlar ver ona." Dedim gülümseyerek. Nil kahkaha attığında başı arkaya düşmüş elini ağzına götürmüştü. Gülümsemesi çok güzel olmasına rağmen bunu kusur olarak görüyor ve eliyle kapatıyordu. Omzuna dokunup okşadım ve yanından ayrılıp odama ilerledim. Masama oturdum ve telefonumu elime alıp rehbere girdim. Sinan'ın numarasını bulup aradım ve sırtımı koltuğa yaslayıp açmasını bekledim.

" İşte benim kızım! İyi insan lafının üzerine derlermiş." Dedi Sinan coşku ile. Yüzümde kocaman bir gülümseme oluşurken yaslandığım yerden kalkıp odada dolaşmaya başladım.

" Selam naber?" Dedim neşeyle. Karşıdan bir takım sesler geldi daha sonra sessizleşti.

" Ne yapalım be güzelim koralp bey'in tripleriyle uğraşıyoruz! Senden ne haber?" Dedi bıkkınlıkla. Arkadan birisinin sesi geldi fakat anlaşılmadığı için kim olduğunu çözememiştim. Derin bir nefes alıp verdim ve koltuğa oturdum.

" Her zamanki durumlar işte pek bir değişiklik yok.. Aslında sergeni bilirsin belki burada çalışıyor hani hemen yan odandaydı , sanırım bana asılıyor." Dedim durgun bir sesle. Sinan sesini çıkartmayınca telefonu kulağımdan uzaklaştırıp ekrana baktım. Telefon kapanmamıştı ama çok sessizdi. Daha sonra sesler duyduğumda kulağımı sadece karşı tarafa verdim.

" bırak şunu! Lan telefonumu bırak! Çekiştirmez misin beni bir!?" Diyordu Sinan zorlukla. Arkasından birisinin küfürler ettiğini duyuyordum.

" Sikik! Orospu çocuğu! Sende bilerek yapıyorsun zaten 1 haftadır siktin kafamı! Bırak şunu sende!" Dedi birisi. Kaşlarım çatılırken orada bjr kavga çıktığını anladım.

" Alo? Sinan iyi misin? Neler oluyor orada?" Dedim merakla. Sesimi duyurmak için biraz yüksek sesle konuşmuştum ki birden sesler kesildi ve kumaş sesleri duydum.

" İyiyim hareciğim!" Dedi Sinan nefes nefese. Alt dudağımı ısırırken kahvemden bir yudum aldım.

" Neler oluyor? Kim var yanında? nefes nefese kalmışsın." Dedim gülümseyerek. Sinan ağzında küfür geveledi ve acıyla inledi.

" Köpek saldırdı! Hani şu yavru olanlardan.." Dedi sonlara doğru kısılan ve korkuyla çıkan bir sesle. Aklıma yeni dank ettiğinde kocaman bir kahkaha atmıştım. Sinan'ın yanında koralp vardı!

" Koralp mi var senin yanında?" Dedim kahkahalarımın arasından. Kıpkırmızı olmuştum fakat kahkahamı durduramıyordum.

" Nereden anladın?" Dedi şaşkınlıkla. kahkahamı durdurup kendime çeki düzen verdikten sonra koltuğa yaslandım.

" Ayrılmaz ikililerin ne zaman ayrıldığını gördün sen? Adamın peşinden ayrılmıyorsun ki tahmin yürütmek pekte zor değil!" Dedim dalga geçercesine. Koralp'in güldüğünü işittiğimde bende gülümsemiştim.

" Aşk olsun! En yakın arkadaşın burada şiddete maruz kalırken sen gül eğlen." Dedi Sinan küskün bir tavırla. Derin bir nefes aldım ve kahvemden son yudumumu alıp ayağa kalktım.

" Senin en yakın arkadaşın da koca bir holding'de tek başına kalıp , çalışanların dedikodusunu sırtlarken sen orada eğleniyordun ve bunda bir sorun yoktu ama?" Dedim sahte bir merakla. Dosyaları tek elimle alıp odadan çıktım ve odasına yürüdüm.

" Ne dedikodusu? 1 hafta önce olan şeyin dedikodusunu hala yapıyorlar mı?" Dedi Sinan hayretle. Kafamı olumlu anlamda salladığımda sinan'ın göremeyeceğini hatırladım ve cevap verdim.

" Evet ilk gün gibi değil 6 - 7 kişi ama artık duymamazlıktan geliyorum." Dedim düz bir sesle. Koridorun solundan döndüğümde sergen ile karşılaştık ve hızını alamayıp bana çarptı.

" Yavaş!" Dedim sitemle. Elindeki kahve üzerime dökülmüş beyaz gömleğimi mahvetmişti ve dosyalar ise yere saçılmıştı. " Bu 2 oldu ama! Neredeyse sürekli bana elinde bir şey ile çarptığının farkında mısın?" Dedim söylenerek. Eğilip dosyaları toplamaya başladığım sırada telefonumun da yeri boylamış olduğunu görmek canımı sıkmıştı. Ayağa kalktım ve telefonumu alıp son bir dosyayı almak için yere eğildim.

" Yardım edeyim." Dedi sergen aceleyle. Sergen benim uzanacağım yere hızla eğilip uzandığında bana tekrardan çarpmış ve kafamı duvara vurmamı sağlamıştı. Gerçekten ben neyin bedelini ödüyordum? bu çocuk hangi günahımın bedeli Allah aşkına!? Acıyla inleyip kenara çekildim.

" Of!" Dedim acıyla. Elimi kafama koyup ağrıyan yere bastırdığımda kafamın zonkladığını hissettim.

" Hare iyi misin? Sakarlığım üzerimde bugün çok özür dilerim!" Diyen sergene ters ters baktım ve sakinleşmek için derin derin nefesler alıp verdim. Sergen bana endişe ve mahçubiyet ile bakıyordu.

" Tamam! Tamam sorun yok İyiyim benden biraz uzak dur olur mu? Böyle ölmek istemiyorum." Dedim bıkkınlıkla. Sergen üzgün bir ifadeyle kafasını salladığında yanından geçip selda hanımın odasına girdim. Bakışları bana döndüğünde gülümsedi ve ayağa kalktı.

" Teşekkür ederim hare." Dedi selda hanım. Kafamı sallayıp gülümsedim ve arkamı dönüp odadan çıktım. Telefonumun hala açık olduğunu görünce kulağıma dayadım.

" İyi misin?" Dedi koralp endişeli bir sesle. Telefonun karşısından Sinan'ın sesini duymayı beklerken koralp'in konuşmasına şaşırmıştım.

" İyiyim evet sergen ile günlük rutinler işte!" Dedim gülümseyerek. Odama girdim ve koltuğa oturup arkama yaslandım. Koralp sıkıntılı bir nefes verdi.

" Bu 2 oldu dedin bilerek mi yapıyor bu lavuk?" Dedi koralp sinirle. Kaşlarım havalanırken ifadem sorgulayıcıydı.

" Yani.. Ben öyle olduğunu düşünüyorum Nil de benimle aynı fikirde sürekli benimle yemek yiyor , kahve içiyor." Dedim mırıldanarak. Koralp bir süre konuşmadı.

" Anladım." Dedi koralp sadece. Sessiz kaldım ve bir tepki vermedim. Parmaklarımı masada ritimle oynatırken zaman çok yavaş geçiyor gibi hissediyordum.

" Ne yapacaksın bugün? 10 dakika sonra çıkıyorsun." Dedi düz bir sesle. Kafamı sallayıp saate baktım ve düşündüm.

" bilemiyorum aklımda bir şey var ama emin değilim , sen ne yapacaksın?" Dedim merakla.

" Senin gibi aklımda b bir planım yok fakat birisi beni planlarına dahil ederse seve seve eşlik ederim." Dedi kısık bir sesle. Sanki sinan'ın duymasını istemediği için köşeye çekilmiş fısıldayarak konuştuğunu hissettim. Sesinde ayırt edemediğim bir ifade vardı.

" Anladım." Dedim ne diyeceğimi bilemeyerek. Sanki bir şey hoşuna gitmiş gibiydi ve tabi ki bunu soracaktım çünkü merak etmiştim! " Sesine neşe bulaştı bir şey mi oldu?" Dedim merakla. Koralp histerik bir kahkaha attı ve sustu.

" Aramızdaki sizi kaldırman hoşuma gitti." Dedi rahat bir ifadeyle. Bir anlığına ne diyeceğimi bilemeyip afallamıştım. Kafamı salladım ve sessizce durdum.

" Kapatıyorum ben eve geçiyorum." Dedi koralp. Tekrardan kafamı salladım ve sesli bir şekilde konuştum.

" Görüşürüz!" Dedim dalgın bir sesle. Telefonu kapatıp kulağımdan uzaklaştırdığımda saate baktım. 19.03. Benim çıkma saatim geçmişti bile ve ben yeni fark ediyordum! Hızla eşyalarımı toparlayıp odadan çıktım. Asansöre ilerlerken nil'e selam verip asansöre bindim. 10 15 saniye sonra asansörden inip holding'den çıktım ve taylandan arabamı getirmesini istedim. 1 dakika 57 saniye sonra arabam gelince teşekkür edip arabaya bindim ve çantamı yanımdaki koltuğa bırakıp arabayı çalıştırdım. Ana yola çıktığımda biraz trafik ile karşılaştım. Yavaş yavaş ilerlediğimiz sırada kırmızı ışık yandı ve durdum. Torpido'yu açıp su şişemi aldım ve kana kana suyumu içtim. eşil ışık yandığında hızla ilerledim ve sağa döndüm. Ellerim direksiyonda gerginlikle oynarken aklımdaki şeyi düşünüyordum. Düz ilerledim daha sonra solda gördüğüm boşluğa arabayı park ettim. Çantamı arabadan alıp indim ve binaya girdim. Asansöre bindikten sonra dairemin olduğu kata bastım ve bekledim. Asansör kapıları açıldı ve hemen inip kilidi açtım. İçeri girip arkamdan kapıyı kapattım ve hızla odama geçtim.

" Merhaba ben dünyalı selam verirsen selam veririm yani! Evde bende yaşıyorum hani?" Dedi Güney hayretle. Geri geri adımlar atıp salon kapısına dayandım ve gülümseyip güneye uzaktan öpücük gönderdim.

" Selam hayatımın anlamı ne yapıyorsun?" Dedim neşeyle. Güney enerjime şaşırsa da bundan memnun olduğu için aynı enerji ile karşılık verdi.

" Selam , iyiyim dizi izliyorum gel yanıma izleyelim şunu." Dedi Güney gülerek. Kafamı iki yana sallayıp odama baktım ve bakışlarımı kolumdaki saate çevirdim.

" Benim gitmem gerekiyor Bu akşam bir arkadaşımla yemeğe çıkıyorum.." Dedim utana sıkıla. Güney'in kaşları hayretle havalandı ve bir elini beline attı.

" Bababababababababa! Uhheyyy ne arkadaşıymış bu? Bilmediğim bir sevgilin mi oldu yoksa?" Dedi Güney azarlarcasına. Gözlerimi devirirken koltuğa uzandım ve yastığı alıp güneye fırlattım.

" Normal arkadaş işte ne büyütüyorsunuz ya! Canım farklı şeyler yapmak istedi." Dedim gülümseyerek ve salondan çıkıp odama girdim. Üzerimdeki kıyafetleri çıkartıp yatağa fırlattım ve masama ilerledim. Bu sabah yeni duş aldığım için sadece vücut spreyi sıkacaktım. Güzel koku iyice odaya yayılırken dolabımın kapağını açtım ve kıyafetlere göz gezdirdim. Siyah drapeli askılı mini elbiseyi aldım ve boy aynamın karşısına geçip giydim. Elbiseyi giydikten sonra üzerimdeki duruşunu düzelttim ve masama ilerledim. Gri ince halka şeklindeki küpeleri alıp kulağıma taktım. Kirpiklerime rimel sürüp eyeliner çektim ve kırmızı bir ruj alıp dudağıma yedirdim. Saçlarım su dalgası yapmak istediğim için masanın üzerinden deniz tuzu etkili sprey'den eşit şekilde saçlarıma yedirdim ve tarağımı alıp saçlarımı taramaya başladım. Saçımı biraz kuruttuktan sonra maşa ile hafif dalgalar yaptım. Yaptığım dalgaları saçımın diğer yarısına yapmak için aynayı döndürdüm ve rahat görebileceğim bir şekilde ayarladım. Saçımla işim bittiğinde başımı öne eğip yaptığım dalgaları fazla baskı uygulamadan elimle açtım ve daha sonra başımı öne arkaya salladım. Parfümümü boynuma koltuk altıma sıkıp bileğime de sıktım ve iki bileğimi birbirine sürttüm. Bileklerimi boynuma kulağımın arka kısmına sürtüp kokunun biraz daha fazla kalıcı olmasını sağladım. Siyah sivri uçlu yüksek topuklu ayakkabılarımı aldım ve giydim. Çantamı alıp son kez aynaya baktım ve odadan çıktım. Güney salonun kapısına yaslanmış kollarını göğsünde birleştirmiş beni süzmeye başladı. Islık çalıp yaslandığı yerden kalktı ve benim etrafımda dönmeye başladı.

" Vay be bu kadarını beklemiyordum! Bu kişi senin için önemli olmalı ki bu kadar hazırlık yaptın." Dedi Güney.
Ben anlamsızca ona bakarken Güney bana yaklaştı.

" Kim bu yakışıklı?" Dedi Güney merakla. Kafamı iki yana sallayıp göz devirdim ve omzuna vurdum.

" Geç kalıyorum bak! Hem tahmin ettiğin gibi bir şey değil koralp bey ile yemeğe çıkıyorum alt tarafı." Dedim ve kapıya yaklaştım. Güney'in arkamdan " vay be!" Diye bir tepki vermesine aldırmadan kapıyı açtım ve dışarı çıktım. Gözlerim merdivenleri bulduğunda basamakları çıktım ve ara sıra telefonumun kapalı ekranına baktım. Kapıya yaklaştığımda derin bir nefis aldım ve zile bastım. Kapının açılması 20 saniye sürmüştü. Koralp kapıyı açtığında gözlerim yüzünü değil vücudunu incelemişti. Altında siyah eşofman üstü ise çıplak bir vaziyette karşımda duruyordu. Beni gördüğünde kaşları hafiften çatıldı ve dirseğini kapıya yasladı. Gözleri önce saçlarımda sonra yüzümde ardından da elbisemde ve vücudumda dolandığında kaşları havalandı ve dudakları ıslık çalarcasına bir şekil aldı. Daha sonra gözlerime merak dolu bir ifade ile baktığında yutkundum.

" Selam." Dedim sessizliğimizi bozarak. Gülümsedim ve yanımda duran elimi hafifçe havaya kaldırdım daha sonra vazgeçip indirdim.

" Selam? Bir yere mi gidiyorsun?" Dedi koralp merakla. Kafamı olumlu anlamda salladım ve duvara yaslandım. Parfümünün kokusu yakınına geldiğim için daha çok burnuma doluşmuştu.

" Evet akşam yemeğini dışarıda yemek istiyordum da.." Dedim yarım yamalak. Cümlemin devamını getirememiştim çünkü aklım şuan parfümündeydi. Güney'in parfümü ile alakası yoktu ama sanki benziyor gibiydi de , kokusunu daha çok içime çekmek istediğim için derin bir nefes aldım.

" Anladım.. Dışarısı benim evim mi oluyor yoksa gerçekten dışarıda ?" Dedi şakacı bir tavırla. Gülümsedim ve yaslandığım yerden doğruldum.

" Aslında bugün hayatımda ilk defa farklı bir şeyler yapmak istedim." Dedim kafamı aşağı yukarı sallayarak. Gözleri kısıldı. " O yüzden eğer işin yoksa veya bir planın.. Beraber akşam yemeği yiyelim mi?" Dedim gülümseyerek. İçimden bunu kendimi tebrik ederken koralp'in yüzüne baktım.

" Benimle mi?" Dedi şaşkınlıkla. Yüzünde kocaman bir sırıtış oluştuğunda hoşuna gittiğini anlamıştım. Kafasını salladı. " Olur yeriz acıkmıştım zaten , sen içeri geç öyle bekle ben giyinip gelirim." Dediğinde kafamı sallayıp içeri girdim. Benim girmemle kenara çekildi fakat uzaklaşmamıştı.

" Ayakkabımı çıkarayım mı? Daha yeni giydim temiz aslında ama çıkarabilirim." Dedim kısık bir sesle. Önüne geçip biraz uzaklaştım ve eğildigimde arkamdan boğuk çıkan sesini duydum.

" Gerek yok eğilme!" Dedi yüksek sesle. Aniden yüksek sesle konuştuğu için irkilip hemen dikleştim ve merakla ona baktım. " Yani gerek yok rahatına bak eğilme beline zarar gelir." Diye ekledi daha sakin bir tavırla. Yüzünde anlamlandıramadığım bir ifade ile beni baştan aşağı süzdü ve yutkundu.

" Tamam ben bekleyeyim o zaman seni." Dedim gülümseyerek. Kafasını salladı ve yanımdan geçip odasına girdi. Ayakta dikildiğimi fark ettiğimde salona geçtim ve gri L koltuğa oturdum. Sessizce beklerken odanın içini telefon sesi doldurdu. Sehpanın üzerinde duran koralp'in telefonunu gördüğümde sesimi duyurmak amacıyla bağırdım.

" Koralp telefonun çalıyor!" Dediğimde bir süre ses gelmedi. Kapı açılma sesi duydum.

" Kim arıyor?" Dedi koralp meraksız bir ifadeyle. Ayağa kalktım ve telefona baktım. Ekranda Sinan yazıyordu.

" Sinan arıyor." Dedim düz bir sesle.

" Sen aç telefonu geleceğim hemen." Dedi ve kapı kapanma sesini işittim. Kaşlarım havalanırken telefonu elime aldım ve aramayı cevaplandırdım.

" Efendim?" Dedim gülümseyerek. Karşıdan bir sürü ses duyuluyordu. Yüksek sesli müzik kulağıma dolarken yüzümü buruşturdum.

" Hare? Yanlışlıkla seni mi aradım diyeceğim ama yok koralp yazıyor." Dedi Sinan şaşkınlıkla. Derin bir nefes aldım ve salonun kapısına doğru ilerleyip yaslandım. Telefonu hoparlöre aldım.

" Ee.. Ben onun evindeyim giyindiği için bakamadı benim açmamı istedi önemli bir şey varsa telefonu götüreyim istersen?" Dedim merakla. Tam da bu sırada koralp odadan çıkmış bana doğru geliyordu. Yutkundum ve onu süzdüm üzerindeki siyah gömlek ve ceket çok iyi durmuştu.

" Giyiniyor mu? Evinde misin? Destur daha sevgili yoluna girmeden yatak yoluna mı girdiniz!?" Dedi Sinan bağırarak. Gözlerim fal taşı gibi açılıp ekrana bakakalırken koralp yanıma gelmişti. Bakışlarımı yüzüne çevirdim ve aynı ifade ile yüzüne baktım.

" Sinan düzgün konuş." Dedi koralp sert bir ifadeyle. Telefonu ona uzattığımda almamış sadece konuşmuştu. Sinan'ın attığı kahkahayı duyduğumuzda koralp göz devirip yüzünü buruşturmuştu.

" Abi ben nereden bileyim hare senin evinde sen giyiniyorsun bir an yanlış anladım." Dedi Sinan kahkahasının ardından. Koralp elimden telefonu aldı ve kulağına götürdü.

" Ne istiyorsun yine ya! bu saatte niye arıyorsun beni?" Dedi koralp sıkıntıyla.

" Hare bu saatte evinde ama!" Dedi Sinan küskün bir tavırla. Gülmemek için alt dudağımı ısırırken duvara yaslandım ve koralp'i izlemeye başladım. Koralp kısılan gözleriyle bana baktı.

" Birlikte yemeğe gideceğiz." Dedi koralp alttan alttan gülümserken. Gülümsemesini görmemem için hızla yanımdan geçip salona girdi ve salondaki balkona geçmişti ama ben görmüştüm bile. Kafamı iki yana sallarken gülmeden edememiştim. Bir süre sonra koralp yanıma geldi ve bana baktı.

" Çıkabiliriz." Dedi ve eliyle dış kapıyı gösterdi. Kafamı sallayıp çantamı aldım ve kapıyı açıp dışarı çıktım. Asansörü çağırdığım sırada koralp evden çıkmış kapıyı kilitliyordu. Asansör geldiğinde kapılar açıldı ve içeri girdik. Koralp giriş kata basıp yanıma yaklaştı.

" Nereden geldi benimle yemek yeme isteği turuncu kafa? " Dedi koralp gülerek. Omuzlarımı silktim.

" Canım sıkıldı tek başıma yemek istemedim Güney'in de maç izleyesi tuttu bende seni çağırdım." Dedim mırıldanarak. Kafasını salladı ve açılan kapıdan ilerleyip binadan çıktık.

" Artık bey demiyorsun." Dedi kısık bir sesle. Arabanın önüne geldiğimizde durdum ve suratına baktım.

" Evet çünkü sizde hanım demiyorsunuz ve artık patronum değilsin." Dedim gülümseyerek. Gözleri kısılırken arabaya bindik ve bana döndü.

" Artık patronum değilsin derken çok mutlu bir şekilde söyledin sanki." Dedi koralp sinir bozucu bir tavırla. Arabayı çalıştırdı ve düz ilerleyip sağa dönünce ana yola çıktı.

" Evet." Dedim sadece. Bakışlarımı yüzüne çevirmeyip camdan dışarı baktım. Sessizlik yine aramızda kol gezerken önümüzdeki araçlar yavaş yavaş ilerliyordu.

" Nereye gitmek istersin?" Dedi en sonunda koralp. Etrafıma baktım ve alt dudağımı öne doğru sarkıtıp yüzüne baktım.

" Aklımda bir yer yok sen karar ver." Dedim kısık bir sesle. Kafasını salladı ve sola döndü.

" Deniz kenarında harika bir yer biliyorum ama benim gitmemi beklemeyeceğin bir yer olabilir belki." Dedi kısık bir sesle. Merakım artarken bakışlarımı yüzünde tutmaya devam ettim. Koralp'in bakışları elbiseme çevrildiğinde gülümsedi. Telefonunu Bluetooth ile arabaya bağladı ve iPod'a girip Adele - Skyfall şarkısını açtı. Bizi pavyona götürmez değil mi hare? Aklıma gelen düşünce ile yan gözlerle koralp'e baktım.

" Beni pavyona götürmezsin değil mi?" Dedim. Koralp bana dönüp " yok artık." İfadesiyle yüzüme baktı.

" Seni bir tek orada hayal edemiyorum sanırım o yüzden aklıma ilk o geldi." Dedim gülümseyerek. Kafasını beni kınar gibi iki yana salladı ve sağa döndü.

" O güzel aklını böyle şeylere yorma sen geldik zaten." Dedi mırıldanarak. Cümlesi biter bitmez arabayı sağa çekmişti. Etrafa baktığımda sahil kenarında olduğumuzu gördüm. Koralp arabadan indiğinde bende indim. Sert esen rüzgar saçlarımı birbirine karıştırdı ve yüzümü yalayıp geçti. Burnuma köfte kokusu dolduğunda ileride duran köfte ekmek satan amcaya baktım.

" Yok artık! Şaka yapıyorsun?" Dedim. Soru sorar gibi bir tavrım vardı. Koralp gülümseyip omzunu silkti.

" Ben söylemiştim demeyi hiç sevmiyorum ama ben söylemiştim." Dedi. Elini tutmam için bana doğru uzattığında bir süre eline bakakaldım.

" O ayakkabılarla buradan rahat geçemezsin." Dedi açıklar gibi. Kafamı sallayıp uzattığı elini tuttum ve yürümeye başladık. E bu bahsettikleri gibi gösteriş seven kalas değilmiş bu hare.. Denize yakın bir masa seçip oturduğunda elbisem yukarı çıkmasın diye elbisemin kenarlarını tutup küçük sandalyeye oturdum. Kısa boylu tatlı güler yüzlü bir amca yanımıza geldi.

" Hoşgeldiniz çocuklar ne istersiniz?" Dedi amca yumuşak bir ifadeyle. Koralp bana döndü ve göz kırptı.

" Ben bir köfte ekmek alırım çok güzel kokuyor yanında da ayran olsun." Dedim gülümseyerek. Amca başını salladı ve koralp'e döndü. Çapraz masadaki en sevdiğim acı biber turşusunu görünce ağzım sulamıştı. Kocaman gülümsedim ve amcaya döndüm. " 2 tane olsun amca ya bir de şu acı biber turşularından var mıdır?" Dedim hevesle. Amca daha çok gülümseyerek bana baktı ve kafasını salladı.

" Var tabi kızım hemen getiririm." Dedi. Koralp bana gülümseyerek baktığında aynı şekilde karşılık vermiştim.

" Bende 2 köfte ekmek alırım usta." Dedi. Amca kafasını sallayarak tezgaha gitti ve köfteleri kızartmaya başladı.

" Keşke burayı direkt söyleseydin de rahat bir şeyler giderdim." Dedim. Koralp bana döndü ve kısık gözlerle beni süzdü. Alt dudağını ısırdı ve kafasını salladı.

" Benim için mi hazırlandın böyle?" Dedi gülerek. Gözleri dudağımı bulduğunda sertçe yutkundu. " Sürmüşsün kırmızı rujunu da." Dedi mırıltıyla. Gözleri gözlerimi bulduğunda ellerimi kucağımda birleştirdim.

" Senin için hazırlanmamıisterdin?" Dedim abartılı bir gülüşle. Dudaklarımı birbirine bastırdım ve dilimle dudağımı ıslattım. Hareketimle gözleri dudaklarıma kaydı. Bir cevap vermedi sadece sessizce baktı. Baktı , baktım. Sıkıntılı bir nefes verdim.

" Holding çok boş kaldı siz gidince." Dedim , itiraf eder gibi. Koralp'in kaşları havalandı ve masaya doğru eğildi. Omuzlarımı silktim ve denize baktım. " Yani bilmiyorum alışmışım sinana ayak üstü yaptığımız dedikodulara." Diye ekledim. Gözleri kısıldığında devam etmemi ister gibiydi.

" Ve senin varlığına alıştım." Dedim. Öylece suratıma bakıyordu. " Yine bilmiyorum ama her ne kadar sadece uğraşıp beni sinir hastası yapsan da bunlara alıştım ve ikinizinde olmaması moralimi bozmuyor değil." Dedim. Koralp gülümsediğinde ben de gülümsedim.

" Of bir de sergen diye bir çocuk geldi başıma sürekli yanımdan ayrılmıyor! Nil onun kızlarla ilgilendiğini hiç görmemiş ona kalırsa benden hoşlanmış." Dedim sitemle. Koralp'in kaşları çatılıp dudakları aralandı fakat amca masaya gelip tabaklarımızı ve içeceklerimizi koydu. Benim istediğim acı biber turşuları da vardı.

" Teşekkür ederiz ellerinize sağlık." Dedim nazik bir şekilde. Amca kafasını salladı ve bana gülümsedi.

" Afiyet olsun kızım köfteleri benim hanım yaptı." Dedi gülümseyerek. Cümlesine karşı olarak kocaman gülümsediğimde köfte ekmek kokusu daha çok acıktırmıştı. Tabağımdaki yarım köfte ekmeği alıp koca bir ısırık aldım. Ayrana uzandığım sırada açmadığımı fark ettiğimde ekmeğimi bırakıp ayranımı açacaktım ki koralp önümden ayranımı aldı ve çalkalayıp açtı.

" Sağol." Dedim. Ayranımdan bir yudum aldım. Koralp ekmeğinden ısırık alıp bana baktı.

" Şimdi bu sergen denen lavuk sana yavşıyor yani?" Dedi sorgulayıcı bir tavırla. Ağzım dolu olduğu için kafamı evet dercesine sallamakla yetinmiştim. Ağzının içinde bir şeyler mırıldandı fakat duyamamıştım. Aklına bir şey gelmişcesine doğruldu ve gözlerini kısıp bana baktı.

" Senin sevgilin var mı?" Dedi merakla. Ağzımdaki lokmayı yutup yüzüne baktım.

" Hayır." Dedim. Kafasını sallayıp gözlerime bakmaya devam etti. Sessizliğimizi sevmediğim için bende sormuştum. " Senin var ? Geçen haftalarda.. Tam zamanını hatırlamıyorum sarışın bir kız bana gelmişti yanlışlıkla ve seni arıyordu." Dedim hafif kinayeli bir sesle. Koralp elini ensesine götürürken düşünür gibiydi.

" O benim kız kardeşim." Dedi. Kafamı salladım ve ayranımdan son yudumumu aldım.

" Bende sevgilin falan sandım o saatte gelince hayır tabi ki normal sevgilinin olması yani ben Kardeşinin olduğunu bilmiyordum o yüzden direkt öyle düşündüm." Dedim. Koralp kafasını salladı elini çenesine yaslayarak beni izledi.

" Biz iyi arkadaş oluruz ya benimle arkadaş olabilirsin olsana?" Dedim gülümseyerek. Koralp soruma cevap vermedi. Gözleri amcaya döndü ve elini havaya kaldırdı.

" Usta hesabı alalım biz." Dedi. Derin bir nefes alıp verdim ve bakışlarımı denize çevirdim. Koralp hesabı ödediğinde ayağa kalktım. İkimizde arabaya doğru yürürken koralp yine elimi tutmuştu.

" Rusya'da yaşadığını duydum." Dedi koralp. Bakışlarım hızla yüzüne çevrildi. Kaşlarım çatılırken kimden duyduğunu merak etmiştim.

" Evet ama babamın memleketi muğla ve daha çok babamın memleketini memleketim sayarım." Dedim düz bir sesle. Arabaya bindiğimizde ısındığım için rahatlamıştım. Arabayı çalıştırmadan bana döndü ve merakla sordu.

" Muğla'nın neresinden?" Dedi.

" Datça." Dedim gülümseyerek. Koralp kafasını salladı ve iyice bana yaklaştı. Gözleri her yerimi süzdü ve gözlerime sabitlendi.

" Çok güzel." Dedi , yavaşca kafasını iki yana sallayarak. Bunu gözlerime bakarak söylediği için kafam karışmıştı. Üzerime alınmam çok mu yanlış olurdu? Kafamı salladım.

" Hiç gitmedim sen gittin mi?" Dedim kısık bir sesle. Sessizce yüzüme bakmaya devam etti. Gözleriyle dudaklarımı talan ederken boğazımı temizledim.

" Ne?" Dedi şaşkınlıkla. Yutkundum ve dudaklarına bakıp bakışlarımı gözlerine çevirdim.

" Datça'ya diyorum gittin mi?" Dedim Kafasını olumlu anlamda salladığında bende sallamıştım. Koltukta yan dönüp öne eğildiğimde yüzümüz arasında az mesafe kalmıştı. Sıcak nefesi dudağıma çarparken gözlerim dudaklarına çevrildi. Derin bir nefes alıp verdiğimde göğsüm inip kalktı. Koralp üzerime doğru eğildiğinde dudaklarımız arasında çok az mesafe kalmıştı. Telefon sesi arabayı doldururken irkildim ve kendime gelerek geri çekildim. Koralp'in yüzüne baktığımda hala bana dönük olduğunu ve gözlerini sımsıkı yumduğunu gördüm.

" Telefon çalıyor." Dedim kesik nefes alarak. Ekranda Sinan ismi yazıyordu ve koralp her an sövecek gibi duruyordu. Dudağını koparırcasına ısırdı.

" Sinan arıyor... değil mi?" Dedi sakin kalmaya çalışırken. İfadesi bu anın olmamasını diler gibiydi. Gözlerini açıp yüzüme dikti.

" Belki önemli bir şey olmuştur hadi aç." Dedim yumuşacık bir sesle. Koralp'in sert yüzü yumuşadı ve kafasını salladı. Telefona uzanıp telefonu açtı ve hoparlöre aldı. Kafasını sallayıp üst üste sakinim deyip duruyordu.

" Ne var! Ne var lan ne var hayatımın en güzel anlarını her zaman böldüğü gibi yine bölen gevşek ne var?!" Dedi koralp sinirle. Az önce sakinim demesine rağmen öfkeliydi. Gülmemek için kendimi sıkarken Sinan baya kalabalık bir yerdeydi anlaşılan.

" Sahilin oradaki mekandayım oğlum taş gibi kızlar var lan gel yanıma." Dedi Sinan bağırarak. Yüzüm buruşurken cümlesine bozulduğumu belli etmemek için çaba sarf etmem gerekmişti.

" Banane oğlum kızlardan? Meşgulüm arama beni!" Dedi öfkeyle. Gülümsediğimde bakışları iki yana kıvrılan dudaklarıma kaydı.

" Yapma be! Hadi gel bak çok yalnız bırakıyorsun beni üzülüyorum artık bebek!" Dedi Sinan çapkın bir ifadeyle. Koralp başını 3 kez koltuğa vurdu ve koltuğa yaslandı.

" Sinan gerçekten bıktım senden düzgün konuş benimle insanlar yanlış anlıyor sonra!" Dedi koralp uyarıcı bir tınıyla. Kısa bir kahkaha attığımda koralp bana döndü ve " bari sen yapma!" Dercesine baktı. Kafamı sallayıp kahkahamı durdurdum.

" Beraber de gidebiliriz aslında beni bozmaz." Dedim neşeyle. Koralp gözlerini yumdu.

" Geliyoruz tamam adını söyle siktiğimin mekanın." Dedi sinirle. Sinan mekanın ismini söylediğinde koralp telefonu kapatıp arabayı çalıştırdı.

" Sende dünden razısın beni satmaya!" Dedi küskün bir tavırla. Sesindeki alınganlık hissiyle karşılaştığımda hayretle yüzüne baktım.

" Ne alakası var canım! Ben sadece konu uzamasın diye söyledim zaten eve gidecektik benim eve gidesim yoktu." Dedim hayretle. Kafasını iki yana sallayıp sustu. Düz ilerledikten sonra sola döndü. Gözlerimi denize çevirdim ve dalgaları izlemeye başladım. Kısa bir süre sonra sinan'ın dediği yere gelmiştik.

" İnelim hadi." Dedi koralp istemeye istemeye. Gülmeye devam ettiğim sırada arabadan indik ve girişe yöneldik. İki tane güvenlik görevlisi kimliklerimize baktı ve bizi içeriye aldı. İçeri girdiğimizde koralp elini belime koymuş beni yürütüyordu. Gözlerimle Sinan'ı ararken kalabalığın arasından zorla ilerliyorduk.

" Sen görebiliyor musun?" Dedim yüksek sesle. Koralp 5 - 10 saniye cevap vermedi daha sonra kafasını bana eğdi.

" Gördüm onları." Dedi yüksek sesle. Kafamı salladığımda çoğul ekini duymam ile kaşlarım çatılmıştı. Sinan'ın yanında kimsenin olmadığını düşünmüştüm çünkü birisyle olduğunu söylememişti. Dakikalar önce koralp'in onu yalnız bıraktığını söylerken şuan kim olabilirdi yanında merak etmiştim doğrusu. Gözlerimle etrafı incelerken koralp'in belimdeki eli sıkılaşmıştı. En sonunda sinanla görüş açıma girdiğinde gülümsemem büyümüştü. Kocaman gülümseyerek ona doğru yaklaştık. Her adımımda olduğu masa iyice görüş açıma giriyordu. Adımlarım yavaşlarken gözlerim kısıldı ve Sinan'ın yanındaki tanıdık gelen kızın yüzüne iyice bakmaya çalıştım. Çok fazla yakınlaştığımız da dudaklarım şaşkınlıkla aralandı fakat arasından cümle çıkmamıştı. Adımlarım dan diye durduğunda koralp'te benimle birlikte durmuştu.

" Ne oldu?" Dedi koralp.

Sinan'ın dans ettiği kız benim kız kardeşimdi. Arkaya doğru sendelediğimde koralp beni sımsıkı tutmuştu.

" Hare! İyi misin? Ne oldu?" Dedi koralp endişeyle. Sinan'ın kaşlarının çatıldığını gördüm , tıpkı yanındaki kızın kardeşim olduğunu gördüğüm gibi. O da bana bakıyordu fakat
gözlerindeki ifadeyi çözememiştim.

Adımlarım yere sabitlendi.

Feray buradaydı. Feray buradaydı ve Sinan ile dans ediyordu.

" Feray?" Diyebildim en sonunda.


🦊✨️

Merhaba. Karakterlerin modellerini paylaşacaktım fakat vazgeçtim , aklınızda canlandırarak okumanız daha iyi olur diye düşündüm çünkü okuyanlar varsa her birinin aklında belki de başka bir şekilde canlanıyordur ben onu bozmak istemiyorum. Kitapta olayların biraz hızlı ilerlemesini istiyorum ve bu bölüm hare'nin koralp'e attığı ilk adımdı. Belki gelecek bölümde de koralp ikinci adımı atar:") Hepinize iyi okumalar sizleri seviyorum.♡♡

Ga verder met lezen

Dit interesseert je vast

1.9M 86.5K 68
Aile problemleri yüzünden evden kaçmış ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, aynı zamanda sinir hastası olan Pare, ucuza gelsin diye ikinci el...
102K 471 5
mesleğini eline alamayınca kendini barlarda escort ilan etmiş bir kızın aşk hikayesi...
22.2M 902K 116
İşte oradaydı... Muhtaç olduğum kadın korkuyla bana bakıyordu. Ona biraz daha dokunmazsam sanki ölecektim. Bu hastalıklı duygular beni resmen ele geç...
1.3M 78.1K 48
Hale, sosyal medyada yazdığı bir yorumun hayatını bu denli değiştireceğini nereden bilebilirdi ki.