sometimes all I think about i...

De goandcrylittlegirl

53.8K 4K 4.8K

+18 Okulun popüler çocuğu Dylan, okula yeni gelen Thomas'a her geçen gün kendini daha da kaptırırken ne yapac... Mai multe

Sometimes All I Think About Is You •dylmas
STAY -1-
STAY -2-
STAY -3-
STAY -4-
STAY -5-
STAY -6-
STAY -7-
STAY -8-
STAY -9-
STAY -10-
STAY -11-
STAY -12-
STAY -13-
STAY -14-
STAY -15-
STAY -16-
STAY -17-
STAY -18-
STAY -19-
STAY -20-
STAY -21-
STAY -22-
STAY -23-
STAY -24-
STAY -25-
STAY -26-
STAY -27-
STAY -28-
STAY -29-
STAY -30-
STAY -31-
STAY -32-
STAY -33-
STAY -34-
STAY -35-
STAY -36-
STAY -37-
STAY -38-
STAY -39-
STAY -40-
STAY -41-
STAY -42-
STAY -43-
STAY -44-
STAY -45-
STAY -46-
STAY -47-
STAY -48-
STAY -49-
STAY -50-
STAY -51-
STAY -52-
STAY -53-
STAY -54-
STAY -55-
STAY -56-
STAY -57-
STAY -59-
STAY -60-
STAY -60-
STAY -61-
STAY -62-
STAY -63-
STAY -64-
STAY -FİNAL-

STAY -58-

429 34 29
De goandcrylittlegirl

Hikayede Dylan sinir hastası. Psikolojik destek ile bastırmış ama Thomas'ın başına gelenlerden sonra tekrar ortaya çıkıyor.

Sinir hastaları krize girdiklerinde ne yaptığından habersiz kilitleniyorlar. Ayırmak ve yatıştırmak oldukça zor oluyor.

Bir önceki bölümü kaçırmış olabilirsiniz. Ona da bakın.

Yorum ve vote atmayı unutmayın. İyi okumalar!















"Okula gideceğim bugün. Devamsızlık raporlarını vereceğim." Gözlerini ağır ağır kırpıştırırken bana baktı. Yüzündeki oksijen maskesinden yavaşça nefes alıp veriyordu. Gözleri yaşlar ile doluydu ve odayı diyaliz makinesinin sesi kaplamıştı hafif. Ona fazla ağrı kesici veremiyorlardı, ağrısı çok fazlaydı. Birkaç damla daha düştü gözlerinden.

"Bulacağız. Baban bana da test yaptı." Gözlerime bakmaya devam etti. Dediklerimi anlıyor mu bilmiyordum. Çektiği acıdan bana odaklanma fırsatı bulabilir miydi, emin değildim. Elini tutup dudaklarıma götürdüm yine. Gözlerim makinenin gösterdiği kalp atışlarına kaydı. Çok güçsüz olduğunu ben bile anlayabiliyordum.

"Daha iyi olacaksın. Tüm basket takımı ve Elliot da test yaptırdı. Dışarıdalar, benim çıkmamı bekleyecekler içeri girmek için." Titreyen eliyle elimi sıkarken gözlerinden yaşlar düşmeye devam etti. Ağlamamak için gözlerimi kırpıştırdım. Tanrı çektiği acıyı alsın ve bana versin istiyordum. Başka bir şey istemiyordum.

Ameliyattan sonra direkt uyanmıştı. Durumu hâlâ çok kötüydü ve gittikçe de kötüleşiyordu, her geçen dakika. Annesi bir şeyler olduğunun farkına varmıştı ve söylemek zorunda kalmıştık. Babası onu getirmeye gitmişti şimdi. Sadece Thomas'ın böbrek nakline ihtiyacı olduğu kısmını biliyordu, bir hafta içinde gerçekleşmezse öleceğinden haberi yoktu. İçime derin bir nefes çektim kendime hakim olmaya çalışırken.

"Kız kardeşin oldu." dedim ardından. Gülümsedim. "Annenle gelecekler şimdi. İsmini senin koymanı istiyorlar." Islak kirpiklerini kırpıştırarak bana bakmaya devam etti. Vücudu başka bir acıyla kasıldığı için elimi sıktı yine güçsüzce. Gözlerini bir saniye olsun gözlerimden ayırmazken kapı açıldı.

İçeri ilk annesi, ardından babası ve kucağında kardeşi ile girdiğinde oraya döndü bakışları. Annesi için ayağa kalktığımda elimi bırakmadı, Thomas'a döndüm.

"Otur." diye babası konuştuğunda başımı salladım ve oturdum eski yerime tekrar. Annesi de yatağın kenarına otururken babası bebeği annesine verdi. Ardından yavaşça oksijen maskesini çıkarttı ağzından.

Dudaklarında bir gülümseme yayılırken nefes nefese yeni doğmuş bebeğe bakmasını izledim. "Çok güzel." diye boğuk sesiyle konuştuğunda annesi kucağına verdi yavaşça. Titreyen kollarıyla göğsüne kaldırdığında babasının endişe ile bebeğe arkasından destek vermesini izledim. Kolları bebeği tam tutamayacak kadar güçsüzdü. "Çok güzel anne." dediğinde annesi dolu gözleri ile Thomas'ın yanağından öptü derince.

"Sen de çok güzelsin bebeğim." Gülümsedi sadece. Ardından yardım istermiş gibi babasına baktığında titreyen kollarından aldı bebeği. Nefes nefese arkasına yaslanmasını izledim. Çektiği acıyı annesine belli etmemek için örtüyü avcunun içine almış, sıkıyordu.

"İsmi ne olsun?" dediğinde bebeğe baktı ilk. Ardından benim gözlerime. Düşündü bir süre, ben de ne düşündüğünü anlamaya çalışarak gözlerini izledim.

"Emily." Derin bir nefes çektim içime dolu gözlerimi yere indirirken. Ablam ile sonlarının aynı olmasına izin vermeyecektim. "Emily olsun." dedi ablamın adını bir kez daha tekrar ederken. Elini tuttum. Annesi anlamış gibi bir bana bir ona bakarken başını salladı.

"Ben..." Derin derin nefesler çekti içine. "Ben biraz yorgunum da..." Babası anlamış gibi hızla başını sallayıp annesinin kalkmasına yardım etti.

"Dinlensin, hadi." Başını sallarken çıktılar odadan. Annesi gider gitmez göz yaşları tekrar akmaya başlarken yatmasına yardım ettim, ardından oksijen maskesini geçirdim ağzına. Yatakta inleyerek kıvrandı. Dudaklarından acı dolu inlemeler dökülüp durdu ve ben hiçbir şey yapamadım.

Bir süre sonra acıdan ve yorgunluktan ağır ağır uykuya daldığında göz yaşlarım düşmeye başladı yanaklarımdan. Elini sıkıca tutup titreyen dudaklarıma götürdüm, öptüm. Onu kaybetmekten korkuyordum. Bir haftamız bile kalmamıştı.

Odanın kapısı açılıp babası içeri girdiğinde kolumla kuruladım göz yaşlarımı, elini bırakmadım. Babası yanıma oturduğunda açıklama gereği hissettim. "Uyudu." Başını salladı. Derin bir nefes alıp elini saçlarına geçirdi ve düzeltti hızla. Yüzüne yansıyan üzüntü genç duran yüzünü örtülüyor gibiydi. Yüzündeki bana ait morluklarla savaşıyordu.

"Senin suçun." dedim. Yıkıldığını görüyordum ama biraz daha yıkmaktan çekinmiyordu ağzımdan çıkan sözcükler. Dolu gözleri ile oğluna baktı, ben de öfke ile ona baktım.

"Özür dilerim." Dudaklarım kıvrıldı alay ve öfke ile.

"Hiçbir işe yaramayacak." Başını soluna doğru çevirdi, benim yüzünü göremeyeceğim şekilde. Ayağa kalktım elime masadaki kağıtları alırken. "Tıpkı artık ağlamanın bir şeyleri düzeltemeyeceği gibi." Yüzüne bir kez daha bakmadan çıktım sessizce odasından. Bizim basketbol takımındakiler ve Elliot beni görünce ayağa kalktı. "Okula gidiyorum." dediğimde başlarını salladılar ve Elliot bir saat önce girdiği için hakkını Orlando'ya verdi. Orlando ve Harden birlikte sessizce hasta odasına girerken yürümeye başladım.

Ardından hastaneden gittim ve arabama binip sürmeye başladım okula doğru. Gelmem sadece birkaç dakika sürdü ve arabadan inip okulun içine girdiğimde insanların sahte üzülmeleri ile karşılaştım.

"Thomas için çok üzgünüm. Umarım daha iyi olur."

"Umarım şerefsiz amcasına yakın zamanda güzel bir ceza verirler."

"Dualarımız onunla, biliyorsun."

"En kısa zamanda nakil bulması için dua edeceğim."

"Rahat bırakın beni." dediğimde sustu herkes yavaşça. Ardından bana acır gibi bakıp etrafımdan dağıldıklarında yürümeye devam ettim. Acım olduğu için onları terslediğimi zannediyorlardı ama gerçek böyle değildi. Fotoğrafımız yayıldığında gay olduğunu sakladığı için nedenini anlamaya bile çalışmadan Thomas'la dalga geçenler, sırf ben okulda popülerim diye bana yamanıyorlardı. Hepsinden nefret ediyordum.

İçimdeki garip hisle durup başımı kaldırdığımda onu görmemle algılarım kapanır gibi oldu. Cameron. Ölmüş ablama ve Thomas'a laf attığı için onu dövmüştüm ve okuldan attırılmasına sebep olmuştum. Sonra sinirlenip Thomas ile benim fotoğrafımı babasına kadar herkese yaymıştı. Babası da amcasına söylemişti.

"Dylan." Üzgün bir şekilde bana yaklaştığında kağıtlar elimden düştü. Her şey onun suçuydu. Saklıyorduk. Saklamayı becermiştik, herkesten. Babası öğrenmeseydi, amcasına gitmeseydi şuan ölüm döşeğinde olmayacaktı.

"Ben böyle olacağını düşünmemiştim. Ben sadece dalga geçilir, unutulur diye..."

"Ne yaşadığını biliyor musun?" Sustu, dolu gözleri ile gözlerime baktı. Etrafımızda biriken insanları umursamadım, siktiğimin şehrinde herkes her şeyi bokuna kadar bilip duyuyordu zaten. "Amcası onu beş yerinden bıçakladı. Beş."

"Özür dilerim." Dudakları titremeye, gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı. "Ailesinin homofobik olduğunu bilmiyordum. Çok özür dilerim..."

"O ölüyor Cameron." Yüzü şokla çarpılırken göz yaşları hızlandı. Vücudumun kilitlendiğini hissettim. Başım dönmeye başladı nefes alış verişlerim hızlanırken.

"Ben de seni öldüreceğim."

Ellerim boğazına yapıştı ve duvara sertçe nedenini yaslayıp sıkmaya başladım boğazını. Ne yaptığından habersiz, boğazını sıkarken etraftaki çığlıkları ve beni durdurmaya çalışanları hissetmeyi geç, duymuyordum bile.

Sonrası büyük bir boşluktu ve hiçbir şeyi hatırlamıyordum. Aklımda kalan tek şey, yüzü morarana kadar boğazını sıktığımdı.

















Bugün aramadım ama bilir o beni

Continuă lectura

O să-ți placă și

9.1K 755 28
Stiles Stilinski kötü yollara girdiğini bilmeden şehrinin en zengin adamlarından biri Hale'den borç alır ve daha sonra borcunu denkleştiremediği için...
28.5K 1.6K 27
Lay in hiçbir şeyden haberi yoktu ama ona lisenin ilk gününden beri aşık olan birisi vardı. Hemde okulun en gözde öğrencisi.
11.6K 1.3K 26
Dünya'nın en büyük mucitleri arasına gireceğini düşünen dahi Tony Stark farklı boyuta geçebilmeyi sağlayan bir makina icat etmeye çalışırken evinin y...
14.1K 1.1K 10
üç kuruş dizisinden kartal ve efe'nin paralel evrende geçen bir kurgusudur. bxb hikayedir. x 16 yaşından küçük bireylerin okumasını önermem.