이십 일

338 29 24
                                    

Neredeyse son bölümün üzerinden 10 ay geçmiş 1 Aralık 2019

_____

"Saçlarını boyattığın için gözüme tuhaf geliyorsun."

"Ben de yeni yeni alışıyorum" diyip gülümsemişti ama bunun yüzüne delecek kadar dikkatli bakmasının nedeni olmadığına emindi. Yine de gözmezden geldi, bu akşamın iyi geçmesini istiyordu.

Sofrayı beraber topladıktan sonra Yuta onu içeriye gördermiş ve hemen geleceğini söylemişti. İçindeki gereksiz heyecan devam ediyordu. Kısa süre sonra Yuta elinde iki kadeh ve bir şişe şarapla gelmişti. Birini doldurup ona uzattığında teşekkür ederek aldı Taeyong. Yuta, yanına yerleşirken gülümsüyordu, istemsizce o da gülümsedi. Huzurlu hissediyordu, bunu hissetmeyeli uzun zaman olmuştu. Eski günler kafasında dönüp duruyordu. "Neden bana yardım etmek istemedin?" diye sordu aniden.

Yuta bu soruya burukça gülümsedi. "Neden bizden uzaklaştın?" Taeyong pişmandı. Arkadaşların desteğinin onu nasıl iyileştirebileceğini Yuta sayesinde çok iyi anlamıştı. Şu an rahat ve iyi hissetmesinin sebebiydi. "Yapmamam gerekiyordu ama o an doğru olan o gibi gelmişti. Hayatımın büyük bir parçasını toprağa vermek bana çok ağır geldi." diye kendini açıklamaya çalıştı.

İkisinin de yüzünde hüzün kırıntıları vardı. Yuta'nınkinde minik bir gülümseme oluştu. "Biraz da güzel geçmişten bahsedelim" dedi. "Seninle önceden çok yakındık. Sana sürekli bu yemeklerden yapardım, sen ise bana özel kekinden. Sonrasında illaki yürüyüşe çıkardık. Bu günler benim en sevdiğim günlerdi, hiçbir şeye değişmem." Kendisini kaptırıp biraz fazla konuşmuştu ama sorun etmedi. artık duyguları içine sığmıyordu. Taeyong'un tatlı kıkırtısını duyunca yüzündeki gülümseme büyüdü.

"O keki en son sana yapmıştım, o günü çok iyi hatırlıyorum. Sanki ayrı bir havası vardı, belki de şimdi düşününce öyle geliyor. Ama ne olursa olsun ben de o günleri hiçbir şeye değişmem. Sabahı çok kötü olsa bile senin yemeklerin hep keyfimi yerine getirirdi." O günleri düşününce daha da huzur doldu. Yanında oturup ona gülümseyen bu adamı kendinden uzaklaştırmaması gerekiyordu, zaman geçirdikçe daha iyi anlıyordu. "Seni kendimden uzaklaştırmamalıydım" diye mırıldandı istemsizce.

"Beni kendinden uzaklaştırman Johnny'nin ölümüyle değil sizin yakınlaşmanızla olmuştu." kırgınlıkla dedi Yuta.

Taeyong bunun nedenini kendisine söylemekten kaçınsa da o zamanlar Yuta'yı seviyordu. Onun yakın arkadaşı olmasının vicdan azabını çekerken sadece arada takıldığı biri olan Johnny ile yakınlaşmanın kendisine iyi geleceğini düşünmüştü. İlk başlarda Yuta'dan çok uzaklaşmış, sonrasında Johnny ile sevgili olunca ise tekrar bu duyguların yüzüstüne çıkmasını istemediğinden uzak kalmaya devam etmişti. Bu zaman boyunca Johnny'i tanımış ve ondan gerçekten hoşlanmıştı.

Taeyong'un konuşmayacağını anlayan Yuta bazı şeyleri söylemenin zamanı geldiğini düşündü. Önce kendini sakinleştirdi; sorun olmayacaktı, kalbi yine kırılmayacaktı, en azından öyle umuyordu.

"Ben seni seviyordum Taeyong, sen Johnny ile gülüşürken bile gözlerimi senden alamadım. İlk zamanlar kendime çok kızdım ama yapabileceğim bir şey yoktu. Sonrasında bana arkadaşlığı bile çok gördün sanki. Şimdi hala bıraktığın yerdeyim, sana yardım etmek istemememin temel sebebi buydu. Sen beni tamamen terk etmiştin."

Taeyong konuşmanın başından beri yanındaki adama şaşkınlıkla bakıyordu. Mendini ondan uzaklaştırmasının nedeni olan duyguları aslında karşılıklıymış diye düşünüyordu. Üstüne çok düşünmeden cevaplamak istedi. İçindeki heyecan harlanıyordu sanki.

"Ben de seni seviyordum Yuta. Kendimi senden uzaklaştırmamın nedeni Johnny değil, sana olan duygularımdı." dedi şaşkınlıkla.

"Neden bunun için benden uzaklaştın ki?" Yuta ne hissedeceğini bilemiyordu. Aynı zamanda hem mutsuz hem de umutluydu.

"Çünkü senin beni arkadaşın olararak gördüğünü düşünüyordum." diye geveledi ağzının içinde, utanmış hissesiyordu. Ama bunları söyleyince, duyduklarının da etkisiyle üstünden büyük bir yük kalkmış gibi hissediyordu.

Yuta sevdiği adama hayranlıkla bakıyordu şimdi. Gözleri parıldıyor, söylediklerinin yanında şarabın da etkisiyle allaşmış yanakları öpülesi duruyordu. İzlemeye o kadar dalmıştı ki kendisine yaklaştığını bile fark etmemişti. Şaşırmaya fırsatı kalmadan dudaklarında baskı hissetmişti. Yıllarca bunun hayalini kurmuşken şaşkınlıkla öpüşmeyi berbat edemezdi. Kendini toparlayıp yavaşça öptü sevdiği adamı. Hissettiği şeyler o kadar güçlüydü ki nefesi hemen kesildi. Geri çekilip onu öptüğünde emin olmak istercesine dikkatle Taeyong'un yüzünü inceledi.

"Bu çok tuhaf ama çok güzel" diye fısıldadı Taeyong. Sanki yıllar önceki duyguları ortaya çıkmıştı. Kendisi bile farkına varmamıştı Yuta'yı öptüğünün ama çok huzurlu hissediyordu. Yanlış olan hiçbir şey yok gibiydi. Sonsuza kadar bu anda takılı kalabilirdi.

_____

Lan Johnny beye yazık değil mi aq

Final gibi bir bölüm olmuş bu

Therapy Session •yutae•Onde histórias criam vida. Descubra agora