14 一 ❝Kardeşine feci tutuldum.❞

68.4K 6K 17.7K
                                    

[the neighbourhood - sweather weather]

❝o benim ne düşündüğümü biliyor
ve düşündüğüm şey, bir aşk iki ağız
bir aşk, bir ev❞

❝o benim ne düşündüğümü biliyorve düşündüğüm şey, bir aşk iki ağızbir aşk, bir ev❞

Hoppla! Dieses Bild entspricht nicht unseren inhaltlichen Richtlinien. Um mit dem Veröffentlichen fortfahren zu können, entferne es bitte oder lade ein anderes Bild hoch.

TAEHYUNG'UN ANLATIMI

İşler benim için, herkes için olduğundan daha karmaşıktı.

Her şeyden önce, ona asla göstermesem de ben Jungkook'tan daha keskin, daha sivri ve daha belirgindim. Daha çok çizgim vardı benim ondan, konu kendim olunca. Ve ben başından beri Jungkook'a ondan etkilendiğimi, onun ilgimi çektiğini bariz bir şekilde dile getirsem de bunu henüz ondan duymuş sayılmazdım.

Üstelik ondan aldığım tek şey yirmi dakikalık bir veda öpücüğüydü.

Bu yüzden her şey benim için daha karmaşıktı.

Oteldeki son gecemizde sabaha kadar uyumamıştı, biliyordum. Tüm gece izlemekten hoşlandığım dövmeli parmaklarıyla saçlarımla oynamış, zaman zaman onları parmağına sarmış ve beni uyandırmamak adına çok az da olsa kelebek öpücüklerle öpmüştü beni. Balkonda her kimle konuştuysa- ki tahminlerim bunun Ryujin olduğu yönündeydi- onu huzursuz eden şeyin kaynağının tam olarak bu olduğunu biliyordum. Belli belirsiz duymuştum onları.

Elimde yorumlayacak hiçbir şey yoktu. Jungkook'un benden etkilendiğine emin olduğum bu durum benim ondan kesinlikle etkilenmemle sonuç bulmuştu. Hal böyleyken Jungkook saçlarımla oynadığı gece telefonda konuştuklarını tartarken kafasında, onun da aslında başkasından etkilenebileceği fikri içime ateş gibi düşmüş ve düştüğü her zerremi de güzelce yakmıştı. Biz dönmüştük çoktan. İki gün önce arabamla hayatımın en iyi bir haftasını geçirdiğim yerden, yan koltuğumda Jungkook ile ayrıldığımda ondaki bu huzursuzluk bana da sıçramıştı.

Onu iyi gözlemlerdim. Bazen farkında değildi ve işime gelirdi de bu.

O gün arabadan eşyalarını indirdiğimizde Jungkook bana sanki cidden veda ediyormuş ve biz bir haftalık birliktelik sonucu severek(?) ayrılan bir çiftmişiz gibi evlerinin önünde, artık Jimin riskini umursamadan yarım saate yakın öpüşmüştük. Ne zaman veda etmeye kalksam daha kuvvetli öpmüştü beni. Onu orada bırakıp barda provalardan birine katılacağımı bilmesine rağmen gidişimi olabildiğince geciktirmişti.

Ve ben şişmiş, sahiden kabarmış dudaklarımla oradan ayrıldığımdan beri iyi hissetmemiştim.

Jungkook başka birini düşünüyor olabilir miydi? Ryujin'le ne hakkında konuşmuşlardı? Keşke dinlese miydim?

Bunun gibi yığınla aptalca soru beynimin her bir kıvrımına zehirli bir parazit misali hızla yayılmıştı.

Elimdeki elektronik gitarın tellerine hafifçe dokunurken içinde bulunduğum boğucu sayılabilecek bar benim için çekilmez hale geliyor, kalabalıkta içen bedenlere göz ucuyla bakıyordum. İnsanın aklı başka yerde olunca işine odaklanması on kat daha zor oluyordu fakat ben babamdan aldığım yüklü miktara sırt dayamayacağım konusunda neyse ki katıydım. Jungkook'u iki günde özlemem, onu yeniden görmek istemem ve kısa telefon konuşmalarımız aklımda dönüp dursa da performansımı sergilemeden dağılmayacağımı biliyordum. İki gündür bu yüzden tutuyordum kendimi. İki gündür içmiyor, üzülmüyor, huzursuzluk hissetmekten kaçıyordum.

ꜱᴀʏ ᴍʏ ɴᴀᴍᴇWo Geschichten leben. Entdecke jetzt