+ Vaay ne güzel konuştun öyle filozof hanım.

- Sen Ananı ne sandın oğlum var bizde de bir şeyler tabi.

+ Ahah ya o güzel konuşmadan sonra bu cümle oldu mu şimdi?

- Olur olur.

+ Şey, peki bahardan yaza geçerken ne yapar insan?

- Belki de en zor dönemlerden biridir o yıllar. Çünkü her şeyin başlangıcıdır o yıllar. Ne var ki pek az insan tam istediğini elde edebilir.

+ Peki benim ne yapmam gerekiyor bu dönemde?

- Sen ne yapmak istiyorsun mesela?

+ Bilmiyorum.

- İşte insanların bir çoğu bu yüzden elde edemiyor isteklerini.

+ Bilmedikleri için mi?

- Tabiki. Öncelikle insan ne istediğini bilmesi gerekir. Eğer sen kendine bir rota çizemezsen vardığın liman seni ne memnun eder ne de huzurlu.

+ Anlıyorum.

- Peki seni düşündüren şey nedir?

+ Alara.

- Hmm şu bizim gelin adayı mı yoksa?

+ Ya annee!

- Tamam tamam. Nolmuş gelinime ay pardon Alara'ya?

+ Bir şey olduğu yok ona. Bana olmayan bir şey var.

- Ne olmadı sana?

+ Bir şey hissedemedim sanki.

- Normal bir şey bu.

+ Gerçekten normal mi?

- Pek tabii. Sonuçta her kıza ilgi duyamaz insan öyle değil mi?

+ Evet ya.

- Peki neden bir şey hissedemedin? Kız çirkin mi ya da beğenmediğin bir huyunu mu gördün?

+ Aslında kız güzel, başlangıçta yılışık biri olduğunu düşünmüştüm. Ama çıkışta öyle mahçup davrandı ki bana. Sanki sabahki davranışları o yapmamış gibiydi ve açıkçası bende o haline üzüldüm.

- İlk görüşte herkesi tanıyamayabilirsin. Peki başbaşa konuşabilme imkanın oldu mu?

+ Hayır olmadı. Aslında olacaktı ama hep Bilge'nin yüzünden olmadı.

- Bilge kim?

+ Sınıfa yeni gelen İzmirli bir çocuk işte.

- Tartışınız mı?

+ Yok kapıyı geçirdim kafasına.

- Ne? Nasıl peki o?

+ Merak etme öküz gibi gayet iyi.

- Anladım pek güzel bir tanışma olmamış.

+ Aynen öyle. O yüzden Alara'nın yanına da gidemedim. Aslında gitmek istemiyordum o da işin bahanesi oldu.

- Anladığım kadarıyla Alara ne huy olarak ne de güzellik açısından kötü değil. Ama sen pek yanaşamadın öyle mi?

+ Tam anlamıyla öyle.

Sıradan Adam 🌈Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum