♚29.bölüm♚

Start bij het begin
                                    

"Muhteşem görünüyorsun."

Yanakları hafif pembeleşip liseli bir kız edasıyla derin bir nefes aldığında rahatlığını kalbinin ücra köşelerinde hissetti. Heyecan gibi gelecek gibiydi.Onu öpmek istiyordu.Şimdi.Ama yaşadıkları onca şeyden sonra...

Öfkesinin alevlendiğini hissediyordu. Sadece nasıl olduysa geleceğini bildiği için değil, kayıtsız tavırları için.

"Tanrı aşkına, kaç gündür lüks bir otel odasında tutuklu hayatı yaşıyordum.Bana neden ulaşmadın?" Elini lüks salona doğru salladı. "Tüm bu şeyler ne demek oluyor?"

"Kurt gibi aç olduğunu tahmin ediyorum evvela yemeğe geçelim."

Ah, lanet olsun! Midesi guruldamak için daha iyi bir zamanı seçemez miydi? Soğuk bir buz kütlesinin üzerine dökülen sıcak yağ gibi cızırdadı aralarındaki hisler.

Genç adam oymalı masadan bir sandalye çekti, oturmasını bekledi.Sessizce dolanarak masanın öbür ucundaki sandalyeye oturdu.Titreyen elleri kucağında sımsıkı birbirine kenetlenmişti. Birkaç saniye heykel gibi durduktan sonra usulca iç geçirdi, şaşkınlığını üzerinden atmadan evvel göğsü yükselip alçaldı. Aynı anda Fernando elindeki tepsilerle salona girdi. Maharetli ellerle masa dakikalar içinde donatılmıştı.Bir çift yeşil gözden yayılan şaşkın bakışlar her iki adam arasında dolandı.

"Başka bir arzunuz var mı ekselansları?"

"Hayır.Sen çıkabilirsin."

Sesinin tonundaki titreşim ani bir rüzgar bu gibi durgun havayı karıştırmıştı.Kelimeler zihninde gevelenirken bayatlıyor ve gözleri ağırlaşmış bir film sahnesini izler gibi ahenkle hareket ediyordu tek kaşı çoktan havalanmıştı. Ferdando saygılı bir reveranstan sonra dışarı çıkıp ardında o keskin misk kokusunu bırakarak usulca kapıyı kapadı.

*

Giderek artan bir endişeyle, yaşadıklarını mantık çerçevesine sığdırmaya çalıştı

Deze afbeelding leeft onze inhoudsrichtlijnen niet na. Verwijder de afbeelding of upload een andere om verder te gaan met publiceren.

Giderek artan bir endişeyle, yaşadıklarını mantık çerçevesine sığdırmaya çalıştı.Tanrı aşkına, bu yalnızca Brendan'dı öyle değil mi? Gerçek Brendan. Koyu kestane rengi saçlarıyla ve ela gözleriyle gerçek Brendan. Daha ilk bakışında nefesini kesen adam.

Ne kadar karizmatik olduğunu ve ona karşı koymanın ne kadar zor olduğunu biliyordu.Yılbaşı gecesi bir sıfata ihtiyaçları olmadığını söylerken ne kadar ciddiydi acaba? Öylece oturmuş hayallere dalmıştı.Eğer hayal ettiği gibi onunla bir yola çıkacaksa, işler hep böyle karmaşık mı olacaktı? Bir taraf yönlendirecek diğer taraf sorgusuz sualsiz itaat mi edecekti? Aralarındaki çekimden asla şikayeti yoktu.Ancak ikili ilişkilerde her iki tarafında özveride bulunması gerekmez miydi? Tanrı aşkına, ona bir açıklama borçluydu.Suçluluk midesinde düğümlendi. 

Tanımadığı bir adamın peşinden buraya kadar gelmişti.Karşısındaki adamın neden böyle davrandığına ise hala anlam veremiyordu.İç çekerek işaret parmağının kenarından fırlayan şeytan tırnağını sökmeye konsantre oldu.

PORTOLA VALLEY 2∣ Tamamlandı ♚Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu