"I need the clouds to cover me
Pulling them down, surround me―"- Florence + The Machine, Long & Lost
iki
Kabus-sonrası buluşmaları, veya ikilinin deyimiyle *after eight's, yılın hangi zamanı olursa olsun sıcak çikolata içtikleri, bazen derin, çoğu zamansa uykusuzluğun kelimelerine yansıdığı saçma konuları konuştukları eğlenceli gecelerdi.
Taa ki Çapulcular Remus'un kürklü problemini öğrenene ve arkadaşlarına yardım edebilmek için animagi olmayı kafaya koyana kadar.
İki haftadır Remus'un Sirius'a yönelttiği kelimelerin ardından bir gülümseme gelmiyor, sesi herhangi bir yakınlık barındırmıyordu. Soğuk ve mesafeliydi.
Sirius, konuşamıyordu; bir ay boyunca konuşmaması ve ağzında bir mandrake yaprağı tutması gerekiyordu. İki haftası kalmıştı ve Remus bunu ona yıllar sonra sarhoş olduğu bir akşam söyleyecekti; arkadaşının sesini özlemişti.
Üzerinde çikolata resmi olan bardağı gözleri yaşlı oğlana verdikten sonra Sirius, her zamanki yerine oturdu.
Sürekli yanında taşıdığı defterine "Ne gördün?" yazarken her zaman olduğu gibi bir cevap alamayacağını düşünüyordu. İki buçuk yıldır buluşuyorlardı ancak Remus bir kere bile kabuslarının içeriğini Sirius'la paylaşmamıştı.
Dakikalar süren sessizlikten sonra titrek sesiyle Remus, "Öldüğünü gördüm seni sersem." dedi. "İki haftadır kabuslarımda sizi öldürdüğümü görüyorum."
Ağlamaya başlayan oğlanı kendine çekerken o gece Sirius'un kendine verdiği sözü kimse bilmeyecekti: Remus Lupin, hayatı boyunca Sirius Black'den ve after eight'lerden kurtulamayacaktı.
*after eight's: akşam yemeğinden sonra yenmesi için piyasaya sürülmüş olan mentollü çikolata.
YOU ARE READING
intertwined || wolfstar
ספרות חובבים"you, and i, safe from the world though the world will try―" three distinct times sirius was there for remus after a nightmare a wolfstar au