i k i

11 4 0
                                    

☀️

Multimedya: Low - Lullaby

☀️

Bir labirentten farksız olan hayatımda giriş ve çıkışların sonu belirsizdi.Bu labirent yalanlarla,vazgeçişlerle ve ölümlerle doluydu.
İçinden çıkamıyor,girdiğim her aralıkta boğuluyordum.

Bazı günler durup iç sesimi dinlemek,herhangi birini dinlemekten daha fazla huzur veriyordu.

O labirentten kaçıp boğulduğum yerlerden tekrar nefes alıyordum.Kendimi tanıyor,acılarıma ortak oluyor ve ruhumu dinginleştiriyordum.

Sürekli zihnindeki anıları yitiren,rotasını kaybeden ve sanrılı günleri akışına bırakan bir balıktan farksızdım. Nefes almak için okyanusun en derin ve karanlık sularında huzura kavuşmak istiyordum. Ama bu imkansızdı,beni takip eden kara bir bulut değil de kanlı bir bulut var gibiydi. Bu yüzden karada nefes almaya çalışan bir balıktan fazlası olamıyordum.

Balyoz etkisi yemiş beynimde tüm kelimeler,anılar ve acılar havada uçuyor gibiydi. Her şey karmakarışık bir şekildeydi. Ne düşünmem gerektiğini,ne hissettiğimi anlayamıyordum.

Derin bir nefes aldım. Aldığım nefes,yangın ortasında kalan bir çocuğun ihtiyacı olan hava kadar değerliydi. Uzun süredir nefes almamış gibi yitik hissediyordum.

Burnumun ucu üşüyordu,bu garipti fakat üşüyen tek yerim burnumun ucuydu.

Bulunduğum oda ısısı yerinde olsa da odaya tuhaf bir koku akın etmiş ve hafif,ılık bir rüzgar saçlarımı hareket ettirmişti.

Parmak uçlarımdan başlayıp zihnimin en ücra köşesine kadar ilerleyen bir sancı vardı. Bu sancı büyüdü,büyüdü ve kalbimde durdu. O an aldığım nefes ruhuma da bir rahatlık sağladı.

Göz kapaklarım acıyordu. Kirpiklerim bir yara bandı görevi görüyor,acıyan yerlerin açılmamasını sağlıyordu.

Tuhaf bir tıkırtı duydum. Bu zihnimin benimle dalga geçmek için yarattığı bir oyun olduğunu düşünsem de bu seslere birkaç adımda oluşan ayakkabı sesi de eklenince zihnimin ayılmaya başladığını anlamıştım.

Boğazımdaki ağırlığın geçmesi için birkaç kez yutkundum.Boğazım tahriş olmuş,yutkunurken acıtmıştı.

Vücudumda tuhaf bir sızı olsa da en çok bacaklarım acıyordu.Ayak tabanlarımı hissetmiyordum,uyuşmuş gibiydi. Acı kendini hafif hafif belli etse de dinmiş gibiydi.

Göz kapaklarımın ucunda yanan bir yanardağ var gibiydi. Kirpiklerimi oynatma düşüncesi bile göz kapaklarımı acıtıyordu. Yavaş ve sakin bir şekilde gözlerimi açmaya başladım. Bunu yapmak bir yanardağının üzerinde yürümekten farksızdı,deli gibi acıtıyordu.

Gördüğüm görüntüler İlk başta bulanık bir sudan farksız bir görüntüye sahip olsa da daha sonra her şey netleşti ve gördüğüm her şey bir bir renklendi.

Gözlerimi açtığım oda ahşap bir tavana sahipti. Koyu ahşaplar henüz yaşadığım gerilim dolu anları aklıma getirirken derin bir nefes alıp ciğerlerimin rahatlamasını sağladım.

Odada esen ılık fakat dondurucu rüzgar hangi ayda olduğumu sorgulamıştı.

"Daha iyi misin?" Yan tarafımdan gelen endişeli sesle uzandığım yataktan başımı sağ tarafıma doğru çevirdim.

Tek kişilik fakat oldukça geniş görünen beyaz koltuğun üzerinde gördüğüm kişiyle zihnimin en derinlerinde bir sancı hissettim. Gördüğüm kişinin gözleri,gözlerimi kapatmadan önce gördüğüm son gözlerdi.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Mar 13, 2021 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

gökyüzünde saklı kalan Where stories live. Discover now