XLIX| where is your god

Start from the beginning
                                    

"Onunla tanışmamı anlatmadan önce benim hakkımda bazı şeyleri bilmen gerekir."

"Tamam?"

"Annem Thomas' ı doğururken öldü ve bu da babamı delirtti. Kısaca bahsetmem gerekirse onun yıllarca süren şiddetine maruz kaldık ve daha fazla buna katlanamayınca babamı öldürdüm. Ardın-"

"Babanı mı öldürdün?" dedi inanamaz gibi.

"Evet?"

"Sonra?"

"Thomas o zamanlar küçük bir çocuktu. Ve ben de genç bir erkektim. Onu doyuracak ne param ne de bir mal varlığım vardı. Thomas öylesine açtı ki ağlamaları kesilmiyordu ve bu benim için çok zordu. Düşünebiliyor musun? Hırsızlık yapmaya başladım. Sadece yemek çalıyordum ve başımın derde girecek olmasını da pek umursamıyordum.

"Bir gün limanın oradan geçerken çok lezzetli bir turta gördüm. Geceydi. Kimse fark etmeden turtayı alacak ve sonra eve gidip onu kardeşime verecektim. Ancak turta Zion' un turtasıydı."

"Seni yakaladı değil mi?"

"Yakaladı." Dudaklarında belirsiz bir tebessüm oluştu. "Karşılaştığımızda çoktan bir korsana dönüşmüştü zaten. Korkutucu görünüyordu ve onu ilk gördüğüm anda beni öldüreceğini düşünmüştüm. Fakat bana sadece aç olup olmadığımı sordu. Ona kardeşimin aç olduğunu söyledim. Beni inceledi, sonra yarın sabah kardeşimi alarak onun kadırgasına gelmemi istedi. Jolly Roger. Bu kadırga ona aitti.

"Korsanken bile bir kralın adaletine ve fedakarlığına sahipti amcan. Brownland onun gibisini daha önce hiç görmememişti. Hatta öyle asildi ki, çok kısa süre içinde saygın bir lidere dönüştü.

"Ona hakettiğini vermek istedik. Güçlü ve kalabalıktık. Greenland' in güneyini alabilecek kadar üstelik. Ama o hiçbir zaman bunu istemedi." Zayn' in yüzüne bir kez daha baktı. "Bu çok tuhaf ama gerçekten onun ikizi gibisin. Seni ilk gördüğümde Zion' un dirildiğini düşünmüştüm."

"Kendisini öldüreceğinden sana daha önce hiç bahsetti mi? Ya da sen bunu hissetmiş miydin?"

"Hayır. O hiçbir zaman... Duygularından ya da kendisinden bahsetmezdi zaten. Ama canının yandığını biliyordum. Babası sevdiği kadını ve ejderhasını almıştı. En değer verdiği şeyleri."

"Onun bedenine ne yaptınız?"

"Doğrusunu istersen onun küllerini krallığınızın mezarlığına göndermek istedim. Fakat Regina bunu kabul etmedi. Ona özel bir mezar yapıldı, külleri orada duruyor."

"Regina?"

"Brownland' in kraliçesi." Ve sevdiğim kadın.

Brownland yıllar önce şehirlere ayrılmış bir diyardı sadece. Ama Zion, Hook ve Regina birlik olarak bu şehirleri ele geçirmişler ve tek bir çatı altında toplayarak tahta Regina' yı oturtmuşlardı. Hook, her şeyden çok o tahtta oturanın Zion olmasını istemişti. Ama bunu ona teklif ettikleri anda "Ben sadece obsidiyenin üzerinde otururum." demişti Zion. Ailesine ihanet edeceğini sanmıştı.

"Beni ona götürüyorsun değil mi?"

Cevapsız kaldığında Zayn sorusunun doğru olduğunu anlamıştı.

"Bakalım sevgili kraliçen benimle ne yapacak?" dedi ve küpeşteden geri çekilerek uzaklaştı.

Onu ardından izlerken kendisi de aynı şeyi düşünüyordu. Yarın sabah Regina ona ne yapacaktı?

Gün doğumu ile Umi kıyılarına vardıkları vakit limana ayak basmaları uzun sürmedi. Deri takımının üzerine dizlerine gelecek kadar uzun deri yeleğini de giydi ve kılıcını beline taktı. Kalbine tuhaf bir duygu hakimdi bu sabah. Ne olacağını bilmemek onu çıldırtıyordu ve ne yapması gerektiğinden de emin değildi.

fire and blood • malikWhere stories live. Discover now