otuz altı |kayıp|

Começar do início
                                    

"Elbette farkındayım!" dedikten sonra kadının elinden nazikçe tutup onu çalışma odasının ikili deri koltuğuna nazikçe oturttu. "Ve bunu koz olarak elimde bulundurarak kendini yormana mani olmaktan mutluyum."

"Fakat ben sürekli oturup hiçbir şey yapmamaktan ötürü mutlu değilim," diyerek sivri dilini derhal ortaya çıkardı kadın.

Adam hazırcevaplığına içten bir hayranlıkla bakıp ardından gözlerini devirdi. Her dediğine karşı bir cevabı vardı bu kadının. Fakat bu hallerine bayıldığını itiraf etmese olmazdı.

"Fakat evladımız için buna katlanacağını biliyorum."

Afran'ın sözleri netti. Deran buna itiraz edemez ve karşı gelemezdi. Çünkü haklıydı. Konu evladı olunca akan su duruyordu zaten. Nasıl ona zarar verebilecek bir harekette bulunabilirdi ki?

"Elbette."

Kadının alnından öptükten sonra koltuktan kalkmasına yardımcı olup ona salona kadar eşlik etti. Kız kardeşi ve Hazal'ın da uyandıklarını gördü.

"Günaydın ağabey,"

"Günaydın enişte."

Onları başıyla selamladıktan sonra yapacak işlerinin olduğunu söyleyerek çıktı evden. Kapıyı açtığı an Mustafa'nın sesi doldurdu evin içini.

Hazal, onun sesiyle adeta olduğu yere çivilendiğinde nefesini tuttuğunu fark bile etmemişti. Ancak Afran onun eve girmesine mani olup kapıyı kapattığında nefes alabilmişti.

"Nasıl da heyecanlandın sen öyle," diyerek ona takılan Farah'a gözlerinden fışkıran ateşleri armağan ettikten son başını hızla çevirip mutfağın yolunu tuttu. Deran'ın da yanlarına gelmesine yardım ettikten son hoş bir sohbet eşliğinde kahvaltıyı hazırlamaya başladılar. Deran'ın tüm yardım girişimlerini başarıyla engelledikten sonra ise işlerine devam etmişlerdi.

Kahvaltı sofrasının hazırlanmasının ardından aynı sohbete devam ederek kahvaltılarını yapmaya devam etmişlerdi.

Sohbete genelde dinleyici olarak katılan Deran ise üzerindeki huzursuzluğa anlam veremiyordu.

Boğazının kuruduğunu fark ederek tezgâha doğru ayaklandığında ise yüreğine giren sancı ile olduğu yere çivilendi. Adeta içinde yüreğini sıkan bir yumru vardı. Nefes almasına dahi izin vermiyordu sanki.

Elindeki bardak hışımla düşüp paramparça olurken mutfakta yankılanan sesinde Deran'ın acı dolu çığlıkları saklıydı.

***

Önündeki işlerle ilgilenip, toplantıdan toplantıya koşuşturduktan sonra nihayet rahat nefes alırım diye sandalyesine oturmuştu ki çalan kapısı ile bunun mümkün olmayacağını anlaması kısa sürdü.

"Gir."

Sözlerinin hemen ardından odasına giren iki adam ile beraber bir gün daha huzur bulamayacağını anlamak zor değildi.

"Ne oldu?"

"Adamların yerini tespit ettik. Taner denen şerefsiz ile irtibata geçip bir görüşme ayarladık. Yalnızca ağızların konuşacağından da emin olduk. Hazırsan çıkalım."

Neçırvan'ın hızlı girişi ile sözlerinin ardından ayaklandı. Dinlenmek haramdı sanki bu adama. Ne zaman dinlenmek için harekete geçse hemen bir şeyler mani olmayı başarıyordu.

Ceketini ve kabanını giydikten sonra hızla çıktılar iş yerinden. Son sürat buluşacakları mekâna doğru yol alırlarken üç adamda sessizdi.

AĞA [TAMAMLANDI]Onde histórias criam vida. Descubra agora