2.Bölüm: KARANLIĞA DÜŞMEK

Zacznij od początku
                                    

Bana öldürüldüğünü 2 ay önce söylemişti.
Neden bu kadar beklemişti? Bunu sormuştum ama bana yeni öğrendiğini söylemişti, tabii buna inanmamıştım.

Her şeyimi bırakıp buraya gelmiştim.
Kim için? Ne için? Düşüncelerim beynimi ele geçirmeden ayağa kalktım. Gidip karnımı doyurmam gerekiyordu. Üstüme rahat siyah triko elbisemi giyinip, onun üstüne deri ceketimi geçirmiştim. Şu an yemek yapmak yerine dışarıda yemeyi tercih ederdim.

Çantamı takıp ayakkabılarımı giydikten sonra evden çıktım. Arabayla gitmek istemediğim için yakın bir kafeye gitmeye karar verdim. Havadaki kara bulutları görmezden geldim ama yürürken yağmur yağmaya başlayınca bin pişman oldum. Dudaklarımdan dökülen küfürlerle gözlerimi kapattım, evet bu da benim şanssızlığımdı.

Daha fazla ıslanmak istemediğim için önünde durduğum başka bir restorana girdim. Kafe biraz daha uzaktı ve oraya kadar sırılsıklam olabilirdim. Garson beni görmesiyle masaya kadar eşlik ettiğinde gülümseyip yerime oturdum.

Buraya ilk defa geliyordum, oldukça lüks bir yere benziyordu. Garson tekrar gelip siparişi aldığında can sıkıntısından etraftaki masaları incelemeye başladım. En son baktığım masaya tekrar baktığımda gözlerim fal taşı gibi açıldı. Demir Bey ve bir kadın yemek yiyordu. Bir dakika Demir Bey mi?!

Bu nasıl bir şans? Emin olmak için tekrardan baktım. Gerçekten o'ydu! Gördüğüm günden bile yakışıklıydı adam. Yani yakışıklı derken normal canım çok abartılacak kadar değil(!) Birde adamdan bildiğin zerafet fışkırıyor!

Kendine gel Elif! İç sesimin uyarısıyla önüme döndüğümde yemeğim de gelmişti.

Onların masasına kaçamak bakışlar atsamda, hiç bu tarafa bakmamıştı. İtalya'da bu bakışları atsam şimdiye kadar adam tav olmuştu! Saçmalamaya başladığımı anladığımda, soğuk bir su içmek istesemde o an gözlerimizin kesişmesiyle su boğazımda kaldı!

Öksürük krizi tutmasıyla bütün masalar bana dönmüştü. Rezillik vallahi rezillik! Garsonla bir anda saçma bir samimiyet kurup sırtıma vurmaya başladığında zorla gülümseyip "İyiyim, teşekkür ederim," dedim.

Yanaklarımın kızardığına adım kadar emin oluşum daha da rezil olduğumu hissettirdiğinde kafamı masaya vurmak istedim. Garson bu rezil andan sonra yanımdan uzaklaştığında diğer masalarda kendi haline dönmüştü. Tabii bir farkla, Demir Bey hala buraya bakıyordu!

Ayağa kalktığını fark ettiğimde önüme dönüp sanki oraya hiç bakmamış ve onu hiç görmemiş gibi davranmaya çalışma çabam yanıma gelmesiyle son bulmuştu.

"Sizi burada görmek ne güzel Elif Hanım."

Benim için öyle değil Demir Bey!

"Evet, ne güzel bir tesadüf!" yapmacık bir şekilde gülümsedim ama o karşıma oturunca gülümsemem soldu. İnsan bir 'Oturabilir miyim?' diye sorar!

Yüz ifademi bozmayarak "Bugün şirketiniz işe kabul edildiğimin haberini verdi. Sizinle çalışabilecek olmak gurur verici." Dedim. Gerçek sözlerimi demek çok istesemde olmuyordu işte napalım!

Demir Bey sözlerimle gülümseyip "Umurum iyi bir yıl olur." Dedi. Ya ne demezsin! Demek istesemde dudaklarımdan sadece "Umarım..." Çıktı.

O esnada bakışlarım dik dik bize bakan kadına kaydı, hala orada bekliyordu. Tabii sinirden köpürüyor oluşunu görüyor olmak istemsiz bir haz duygusunu bana katmıştı.

"İsterseniz hanımefendiyi yanlız bırakmayın, sıkılmışa benziyor." dememle kıza bakıp ayağa kalktı. "O zaman yarın görüşürüz Elif Hanım." dediğinde elini uzattı. Uzatmadan elini sıktım ve "görüşürüz Demir Bey." dedim.

Aşka Tutkun Adam | Tutkun Serisi IOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz