"yarayla alay eder, yaralanmamış olan."

78 13 27
                                    



Rất tiếc! Hình ảnh này không tuân theo hướng dẫn nội dung. Để tiếp tục đăng tải, vui lòng xóa hoặc tải lên một hình ảnh khác.



Birdy- Skinny Love

Bazı zamanlar zihnimin içi karmakarışık oluyor. Bilirsiniz, her şey her yerde. Toparlanması imkansız gibi. Sen o zamanlarda bile parıltılı bir elmas gibi kendini gösteriyorsun.

Bu sıralar düşündüğüm şey ne biliyor musun? Belki de şizofreniyim. Belki de tüm bunları ben uydurdum.

Belki de delirmemek için şizofren olduğumu düşünmek istiyorum.

Biliyorum, böyle saçma sebeplerden dolayı hasta olduğunu düşünmek komik. Eminim şu an bana o çarpık gülümsemelerinden biriyle bakıyorsundur.

Pekâlâ, sana bunu mantık çerçevesinde açıklayacağım. Önce bir kahve almalıyım, biraz bekle lütfen.

Masadan kalkıp mutfak tezgahında duran kupamı kahve makinesinden doldurdum ve içine bir küp şeker attım.

Tanrım, bir kahveyle bu işi daha iyi çözebilirim. Belki de bira içmeliyim. Ama mantıklı bir düşünce oturtmam gerekiyor. Varolduğunu biliyorum ama içimde bir yerlerde, cılız ama hep orada olan sesi susturmak için gerçekten yaşadığını ona da ispatlamalıyım.

Kafam yerinde olmazsa daha çok seçeneğim olabilir belki. Dolaptan soğuk bir bira çıkardım ama kapağını açmadım. Açacakla birlikte masama koydum.

Kalemi elime aldım. Mürekkep kokusu hâlâ tazeydi. Kâğıt biraz buruşmuş görünüyordu. Önemli değildi. Devam ettim.

Tiyatro kulübündeydik. Sen ve ben, büyülü bir değneğin ikimizin üzerinde her an dolaştığını ve parıltılı büyülerin etrafımızı sardığını düşüneceğim kadar büyük bir şansla -ya da tesadüf- Romeo ve Juliet seçilmiştik.

Juliet olacağımı biliyordum. Aylardır bu rol için çalışıyordum ama senin Romeo seçilmene biraz şaşırmıştım. Sonralarda -denemenin sonunda- fark ettim ki bu dünyaya Romeo rolünü oynamak için gelmiş olmalıydın!

Ama yanıldım. Sen bu dünyaya hayatımın aşkı olmak için gelmiştin.

Biliyor musun Sky, unutamadığım onlarca sahnenin arasından birisi en özeli.

Capulet'in bahçesine giriyorsun. İkinci perdenin, ikinci sahnesindeyiz. Hatırladın, değil mi?

"Yarayla alay eder yaralanmamış olan."

Balkona çıkıyorum, kalbim o kadar hızlı atıyor ki. Seyircilerden değil. Gözlerinin içine bakacağım için heyecanlıyım. Orada göreceklerimin tamamen saf hislerin olduğunu biliyorum. Dünya tersine de dönse orada hep doğruyu bulurum çünkü.

"Dur, şu pencereden süzülen ışık da ne?
Evet, orası Doğu, Juliet de güneşi!
Yüksel ey güzel Güneş, öldür şu kıskanç Ay'ı,
Bak, nasıl da sararıp soluvermiş Tanrıça kederden,
Sen ondan çok daha güzelsin diye."

Ve konuşmasının sonunda o meşhur soruyu soruyorum: "Ah, Romeo, Romeo! Neden Romeo'sun sen?"

Sonunu da hatırlıyor musun? Ah, elbette hatırlatıyorsun.

"Senin dudaklarınla, dudaklarım günahlarından arındı."

"Öyleyse şimdi günah dudaklarımda kaldı." diyorum. Burada parmaklarımı yüzünde gezdirmemek için kendimi o kadar sıkmıştım ki. Çok güzel görünüyordun. Muhtemelen senin de dudaklarına o 'hafif' parlatıcılardan sürmüşlerdi.

"Öyleyse ver bana günahımı geri?
Savaşır gözlerimle gönlüm öldüresiye
Senin güzelliğinin ganimeti yüzünden:
Gözüm kovar gönlümü seni görmesin diye,
Gönlüm ister gözüme pay vermemek yüzünden.
Gönlüm bildirir senin orada yattığını
Öyle bir hücredeki giremez billur gözler;
Gözüm inkara kalkar gönlün anlattığını,
Güzel yüzünün ona sığındığını söyler.
Gönlü dinleyip karar vermek için toplanır
Düşünceler kurulu: Soruşturur hakçası
Kurulun yargısıyla bir karara bağlanır
Seven gözün payıyla duyan gönlün parçası..

Şiddetle başlayan hazlar şiddetle son bulurlar.. Ölümleri olur zaferleri... Öpüşürken yanıp tututşan ateşle barut gibi..."

Bunları yaşadık Sky. Gösteri bittikten sonra kostümümü çıkarmamı bile beklemeden elimden tutup dondurma yemeye götürdün beni. Denize yansıyan yakamozun üzerine dileklerimizi fısıldadığımız taşları yolladık. Harika bir günün sonunda harika bir öpücük bahşettin bana.

Bir süredir olmadığın bir dünyada varolmamışsın gibi davranıyorlar. İşte tam olarak bu. Tam olarak bu yüzden şizofreni olabileceğimi düşünüyorum.

Bir zamanlar vardın, şimdi yoksun. Ama vardın. Anlıyorsun değil mi? Hiç değil, bir zamanlar.

Annem sebepsiz bir yas tuttuğumu düşünüyor.

Sevgilin öldüğü zaman tuttuğun yas sebepsiz değildir. O zaman neden öyle söylüyor?

Bölüm bittikten sonra ask'ten bana bir cümle bırakın lütfeeen: iamelikeyilmaz
Öpüyoruum :**

GÜN BATIMI HİKÂYESİ Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ