Bölüm 1. Belki

4.5K 342 72
                                    


Yine bir muayene günü gelmişti. Hastaneye kimse sevinçle koşa koşa gitmezdi ama benim kimselerin görmesini istemediğim başka yaralarım vardı. Bir de neden herkes yanında biriyle gelirdi ki! Benim yanımda hiçbir zaman birisi olmamıştı.

Başıma gelenlerin ve çektiğim sancıların farkındaydılar evdekiler ama ses çıkaramıyorlardı. Belki ellerinde ölüp başlarına bela olmamdan korkuyorlardı. O yüzden en azından hastaneye gitmeme karşı çıkmıyorlardı.

Ayaklarım gerisin geri beni çekiyor, direniyorlardı yürümemek için ama artık bütün işitme yetimi kaybetmek üzereydim ve bu başıma gelmesini istediğim son şey idi.

Hastanenin daha kapısını açtığımda vurmuştu ağır ümitsizlik kokusu yüzüme. Buradaki ilaç kokusu belki herkese umut olabilirdi ama benim benliğime karamsarlık tohumları ekiyordu.

Ağır adımlarla ve içimde türlü düşüncelerle merdivenleri çıkıp doktorumun odasına doğru yürüdüm. Boş bir bekleme koltuğu sanki beni bekliyor gibiydi, koridor o kadar kalabalıktı ki, o yoğunlukta o koltuk sanki benim için boş bırakılmıştı. Acaba uzaktan ağır bir vakaymışım gibi mi görünüyordum!

Burada kimsenin yüzünde yaşama sevincini göremezdiniz. Herkeste bir telaş, korku hüküm sürüyordu. Acaba kaçı benim yaşadıklarımı yaşadı diye düşünmeden edemedim. Bir kadının kucağındaki bebek kendini yırtarcasına ağlıyordu fakat kadın gözlerini önüne düşürmüş, hiç tepki vermiyordu. Yoksa o da mı sağır olmuştu! Yanı başımda oturan yaşlı bir teyze inim inim inliyordu. Sahi neydi onu böyle çaresiz bırakan?

Muayene odası bir doluyor bir boşalıyordu biraz sonra hemşire adımı okudu. İçeri çağırıyordu fakat odaya girecek gücü bir türlü toplayamıyordum kendimde. Şu tahliller bitse rahatlayacaktım, artık konsültasyonlardan da yoruldum, belki de ondan daha çok yalan söyleme zorunluluğu bütün takatimi kesiyordu.

Vücudumdaki morlukları kim görse bir dedektif gibi sorulara başlıyordu. Biraz sakarlık biraz da kaza yalanı uyduruyordum ama gözlerim beni ele veriyordu. Başımın önüme eğilmesi her şeyi açık ediyordu. Bir işkenceden farkı yoktu yaşadıklarımın. Hemşire ikinci defa seslendiğinde bu işkenceden bir an önce kurtulmak için ayağa kalktım. Elimdeki kâğıtlarla odanın kapısından doğruca içeri girdim. Bu kâğıtlar yapılan tahlillerin sonucuydu aslında ama bütünüyle bana yaşatılanların hatırası yüklüydü.

Doktor İlhan Bey her zaman olduğu gibi gülen yüzüyle karşıladı beni. Acaba bütün hastalarını da böyle içten bir gülücükle mi karşılıyordu yoksa halime acıyıp beni teselli etmeye mi çalışıyordu, bilemiyordum.

Kâğıtları ona uzattıktan sonra karşısındaki sandalyeye oturdum. Önce kâğıtlara, sonra kafasını kaldırıp burnuna düşen gözlüklerinin üzerinden bana baktı. Biraz önce gülücükler saçan adam gitmiş onun yerine tüm ciddiyetini takınmış bir adam gelmişti.

--- Seni üzmek istemem ama sonuçlar hiç iyi değil. Travma görmüş kulağın neredeyse tamamen işitme yetisini yitirmiş. Diğer kulağın da aynı duruma gelmeden seni hemen ameliyata almamız gerekli.

Ne zamandır sesler daha bir cılız geliyordu bana, sanki birinin elinde evrenin kumandası vardı da dünyanın sesini kısıvermişti ama bu kadarını beklemiyordum. Hayallerim vardı benim... Hiçbir ses duyamayacak kadar sağır olmanın ölmekten bir farkı yoktu benim için.

--- Ne olur İlhan Bey, sizden başka ne gidecek bir yerim var ne de tutunacak bir dalım. Bana yardım edin, sadece kulaklarım değil hayallerim de sizin elinizde...

--- Önce lütfen sakin ol! Sana söz veriyorum elimden gelen her şeyi fazlasıyla yapacağım.

--- Lütfen bu konuşmamızdan ve ameliyatımdan kimsenin haberi olmasın, yalvarırım size.

--- Sen nasıl istersen! Kimseye anlatmayacağım, bu odada ne konuştuysak hepsi burada kalacak fakat seninle konuşmamız gereken başka konular da var.

Acıyarak süzüyordu beni, bunu gözlerinden okumak hiç de zor değildi. Ne demek istediğini önce anlayamadım fakat anlamam için de fazla düşünmeme gerek kalmadı. Kaldığı yerden devam etti.

--- Bazı doktor arkadaşlardan bir şeyler duydum. Seni muayene ederken hiç hoş olmayan manzaralarla karşılaşmışlar. Vücudunun her yerinde morluklar, şişlikler varmış. Bana anlatmak istediğin bir şeyler var mı?

Can evimden vurmuştu. Bu doktorlar da mahalle karıları gibi dedikodu yapıyorlar mıydı? Kim yetiştirmişti acaba?

Anlatıp anlatmama konusunda önce biraz kararsız kalmıştım fakat artık birilerine anlatıp içimi boşaltmam gerekiyordu. Yoksa bu yaşadıklarım içimi kemire kemire beni bitirecekti.

--- Tamam, anlatacağım ama lütfen bu konuşacaklarımız aramızda kalsın.

--- Tabii ki aramızda kalacak. Ne dedim ben sana, bu odada konuşulanlar ancak bu odada kalır. Unutma, her şeyden önce bizim ettiğimiz bir yemin var. Hipokrat'ın kemiklerini sızlatamam.

Daha sonra Doktor İlhan Bey, hemşireye seslenerek bizi yalnız bırakmasını istedi. Artık odada baş başa idik ve benim içimdekileri birilerine kusmam gerekiyordu.

Tam ağzını açıp bir şeyler söyleyecekti ki konuşmasına fırsat bile vermeden anlatmaya başladım.

Ben içimdekileri kustukça yüzü şekilden şekile giriyordu İlhan Bey'in. Ben anlattıkça sanki bütün her şeyi en başından tekrar yaşıyor gibiydim, aradan belki de çok zaman geçmişti ama acısı taptaze duruyordu yüreğimde. İlhan Bey tüm olanlar karşısında sessizliğini koruyamıyordu, içinden ettiği küfürleri duymamak imkânsızdı.

--- Kendi acımla sizi de üzdüm, özür dilerim.

--- Senin hiçbir şey için özür dilemene gerek yok kızım. Hastalığın ve yapılacak işlemler hakkında kimseye bilgi verilmeyecek. Ayrıca bana söyle, senin için bir şeyler yapmak istiyorum. Ne yapabilirim?

--- Sizin bana yapacağınız en büyük iyilik, beni sağır olmaktan kurtarmaktır. Bunun için size ömür boyu minnettar kalabilirim.

--- İnşallah kızım. Kulağının biri için yapılabilecek bir şey kalmamış ama diğeri için bütün hastaneyi seferber edeceğim. Şimdi önemli olan ameliyatın, sabaha hazırlanıp gel. Şimdi gidebilirsin.

--- Size çok teşekkür ederim. Sizi benim karşıma Allah çıkardı.

--- Rica ederim. Sende numaram var. Her ne ihtiyacın olursa hiç çekinmeden arayabilirsin.

Minnetle yüzüne bir daha baktıktan sonra odadan çıktım. O kadar rahatlamıştım ki sanki üzerime oturan fili çekip almıştı İlhan Bey.

***

Ellerimi Tutजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें