Love marks

2.2K 100 43
                                    

"Bu harikaydı" dedi pantalonunun fermuarını çekerken anlına düşen saçları salladı.

Nefes nefese konuşamazken gözlerimi kaslarında gezdirdim.
Beyaz gömleğinin düğmelerini ilikliyordu.Ne yani beni burada becerdikten sonra gidecek miydi?

Tek gecelik kadınlardan ne farkım kalırdıki?

Masadan kalktım ve yerden iç çamaşırlarımı topladım.
Odanın ona uzak köşesinde giyinirken birbirimizle göz teması bile kurmuyorduk.

En son siyah babetlerimi de giydiğimde Justin kapının yanında beni bekliyordu.
"Aynı anda dışarı çıkarsak yanlış anlaşılırız seni on dakika sonra dışarıda görmek istiyorum"

Boşta kalan bileğimi yakaladı.Kendine çektikten sonra dudaklarımı dudaklarına kısa bir süreliğine bastırdı.Dudaklarını çeker çekmez kapının kulbuna asıldı ve sırtıyla kapıyı iktirerek dışarı çıktı.

Bense ne zaman ağladığımı fark etmeden göz yaşlarımı serbest bırakmıştım.
Kabul etmek gerekirse oldukça iyiydi.Gerçi doğru düzgün göz teması bile kurmamıştık.Ona ne zaman baksam gözlerini benden kaçırıp başka bir yere sabitliyordu.

Sandalyeye oturdum ve bana verilen on  dakika içersinde sadece ağladım.
Hıçkırıklarım odayı doldurup beni boğarken ellerimi yüzümden bir kez bile çekmedim.
Çünkü kendimden utanıyordum.O dakika önceye kadar daha fazlasını isterken şu anda onun yüzüne bile bakabileceğimi sanmıyordum.

Çantamı dolaptan alıp omuzuma geçirdikten sonra aynaya bile bakmadan çıktım.

Boş koridorda ayaklarımı yere sürterek ilerledim.

Oldukça yavaş adımlar atıyordum.Okul kapısından geçtikten sonra Bay Bieber'ın beni arabanın içinde beklediğini gördüm.

Bana bakıyordu ve sanırım merdivenlerden inene kadar da beni izledi.
Nefesimi sesli bir şekilde verdim ve spor arabanın kapısını açıp içeri geçtim.

Kemerimi bağlarken direksiyonu sertçe sıktı "Sophie sorun ne?" dedi gözlerini yoldan bile ayırmadan.

"Sorun ne biliyor musun? Beni sevişirken bir sürtük gibi hissettirmen.Duygusuzca becerip çıkıp gitmen" aklımdan geçenleri dile getirmekte hep zorlanmışımdır.Her zaman hissettiklerini içine atan bir kız olmuşumdur.

Bunları söyleyemedim.Onun yerine viteste duran elini tuttum ve tebessüm ettim.

"Sadece yorgunum" anlayışla başını sallarken tuttuğum elini dudaklarına bastırdı.

"O zaman bugünkü akşam yemeğini yarına erteleyelim"
Başımı sallarken elimi bıraktı eve gidip banyo yapmak ve uyumak istiyordum.

Araba evimin önünde durduğunda hiç bir ışık açık değildi.
Ah tabii bugün kardeşimin piyano resitali vardı.
Ve bu da Justinle sevişirken  telefonun durmadan çalmasını açıklıyordu.

Ellerimi saçlarımın arasından geçirdim.Annem eve geri döndüğünde oldukça kızacaktı.

"Görüşürüz, yarın" dedim kapıyı açarken.

"Ne yani" dedi dışarı çıkmama bile izin vermeden.
"Bir öpücük bile vermeden gidiyor musun?"

Dudaklarına kısa  bir öpücük kondurmak için eğilirken bir elini boynuma sabitledi ve o kısa bir öpücük , uzun ve ateşli bir öpüşmeye dönüştü.
Dudaklarımı araladığımda öpüşmemizin sonununun gelmeyeceğini biliyordum bu yüzden kendimi kontrol etmem gerekiyordu.

"Bay Bieber" dedim dudaklarımızı ayırmak için oldukça büyük bir çaba harcamıştım.

"Efendim güzelim" önüne düşen saç perçemini kulağıma sıkıştırdı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jun 24, 2016 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Professor || j.b.Where stories live. Discover now