15

11.5K 537 8
                                    

kurgusunu unuttuktan sonra kizlar

Gerginlikle ısırdığım dudaklarımı serbest bırakıp kapıyı çaldım. Hava fazlasıyla sıcak olmasına rağmen zile giden elim tir tir titriyordu. Heyecandan değildi. Saf bir korku vardı içimde. Barlas'ın sevmediği insanlara nasıl davrandığını bilen yanım bana da o şekilde davranacağını haykırıyordu. Umarım öyle olmazdı.

Kapıyı Barlas açtı. "Selam." Özgüvensiz çıkan sesim sert ifadesinin biraz da olsa kırılmasına sebep oldu. "Hoş geldin." Dedi sakince. Kapıyı biraz daha aralayıp içeri girmemi işaret etti.

"Güney abi yok mu?"

"Bir işi çıkmış, merak etme yayın bitmeden gelir muhtemelen." Tedirgin hissettiğimi sanıyordu ama tam aksine onunla yalnız kalabildiğim için fazlasıyla memnundum.

"Sorun değil." Ne yapacağımı bilemez bir şekilde öylece dururken Barlas "Ne içersin? 15 dakikamız var." diye sordu.

"Kahve?" Kafa sallayıp mutfağa yöneldiğinde peşinden ilerledim. O kahveyle uğraşırken kalçamı bar taburesine yaslayıp onu izledim. Yüzümde istemsizce bir tebessüm oluşurken kendimi tutamayarak konuştum.

"Hatırlıyor musun, bir kere sana kahve yaparken şeker yerine tuz koymuştum. Sen de hiç bozmayıp içmiştin," Güldüğünü duyduğumda biraz daha rahattım.

"İlk başta bana mesaj verdiğini sanmıştım, sonra bakışlarından anlayınca çaktırmamıştım."

"Gerçekten mi?" Kendimi tutamayarak bir kahkaha attığımda Barlas arkasına dönüp gülerek beni izlemeye başladı. "Bilmiyordum böyle düşündüğünü." Kafa salladı kendi kendine, kahveyi yapmaya devam etti.

Aramızdaki garip sessizliğin ardından kahvemi yanımdaki tezgaha bıraktı. "Aç mısın?" Başımı iki yana sallayıp kupayı avuçlarımın arasına aldım. Bir yudum aldığımda onun kahvesini bile çok özlediğimi anladım. "Çıkalım o zaman yukarıya."

Yukarıya çıktığımızda odasının yanındaki daha küçük olan odaya yöneldi. Kapıyı açıp bilgisayarın yanına giderek ekipmanlarını kontrol etti. "İnanırlar mı sence?"

"İnanmamaları için bir sebep yok." Bu cevabına karşılık omuz silkip yanına adımladım. "Ne bileyim, aramızdaki soğukluk ortada sonuçta."

"Ne yapmamı istersin?" İsmimi özellikle mi söylemiyordu bilmiyordum ama gittikçe sinirimi bozmaya başlıyordu. "Hiçbir şey yapma Barlas." Sinirli çıkan sesime karşılık tebessüm etti. "Tamam yakın davranırız kameralara karşı."

Umursamıyor gibi yapıp benim için çektiği sandalyeye oturdum. O da yanıma geçti. "Ama böyle durursan kimse inanmaz." Diye mırıldanmayı da unutmadı.

"Nasıl duruyorum?"

"Somurtkan." Memnuniyetsiz bir nida çıkardım. "Senin yüzünden o." Benim suratıma karşılık onun yüzünde güller açıyordu. "Başlatıyorum yayını."

Omuz silktim, gülümsemesi daha da büyüdü. Birkaç dakika içerisinde ekranımızda yazılar akmaya başlarken ben hâlâ daha gülümsemiyordum. Gerçekten çok sinirimi bozmuştu.

"Hoş geldiniz arkadaşlar. Bugün bir şeyleri netleştireceğiz." Hâlâ daha ekrandaki görüntümüzden bana bakıp gülüyordu, gıcıktı, gıcık. "Balın'la tekrardan beraberiz, eskisi gibi." Bana öyle güzel baktı ki içim ısındı, tebessüm ettim ufakça. "Şu anda somurtuyor olabilir ama-"

"Barlas yüzünden, benimle inatlaşıyor hep." Sözünü bölüp konuştuğumda dişlerini göstererek güldü. "Hoşuma gidiyor sinirlenmen." Saçıma ufak bir öpücük kondurduğunda anlık olarak dondum. Ardından ona uyarak kendisine yanaştım.

Sonrasında ne konuştu dinleyemedim, bir şeyler söyledi, sohbeti okudu, arada sinirlendi ve tüm bunları yaparken saçımı okşamayı bırakmadı. Uzun uzun sevdi saçlarımı, sanki yalnızca yayın için değil de gerçekten istediği için yapıyor gibiydi. Uzun zaman sonra uykum öylesine geldi ki, huzurlu hissettiğim bu iki kolun arasında uyumak istedim.

İnanıyordum, her şey daha da düzelecekti.

yanımda olsana Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum