geçmiş, gelecekle anlaştığında

58 10 92
                                    

Kafamda belirsiz kalan her şeyi netleştirmek için yıllarca düşündüm

Oops! Această imagine nu respectă Ghidul de Conținut. Pentru a continua publicarea, te rugăm să înlături imaginea sau să încarci o altă imagine.


Kafamda belirsiz kalan her şeyi netleştirmek için yıllarca düşündüm. Bu bazen birinin bana neden onu dediği, bazense yolda herhangi birinin yanından geçerken bana öylesine baktığıydı. Zihnimde sis perdesini aralayıp gerçeği bulana kadar düşünmekten asla vazgeçmezdim, şu an yine o anlardan birini yaşıyordum.

Ama bir an vardı, ne kadar düşünürsem düşüneyim, ne kadar araştırma yaparsam yapayım, hakkında hiçbir zaman mantığıma yatacak şeyler bulamadım. Bu zamanla zihnimde, içi boş bir oyuk haline geldi.

Güneşin yeni doğuşuyla birlikte, kanepeye uzanıp, gözlerimi yumduğumda; geçmişin gölgeleri yine beni bulmuştu. İçimdeki karışıklık artarak devam ederken, geçmişte yaşadığım o anın izlerini bir kez daha zihnimde canlandırmaya başladım.

Her gece, yatağıma uzandığımda, o yüzler gözlerimin önüne gelirken zihnimde olmayan bir şeyin, sanki daha önceden olmuş gibi bıraktığı bir boşluk hissediyordum. Bazen içimdeki bu sisin dağılmasını beklerken, geçmişin karanlık köşelerinde çoktan kaybolduğumu düşünüyordum. Aynı o gün kaybolduğum gibi, bir sokakta tek başıma bulunduğumda, herkesin kayıp olduğumu düşünmesi gibi.

Polis merkezine gittiğim o günü net bir şekilde hatırlıyordum, o gün yedinci doğum günümdü. Merkezin girişinde metal kapının ağırlığı altında, boğuk bir gıcırtıyla açılan bir geçit bulunuyordu. Odaya adım attığımda, duvarlar soğuk beyaz ışık altında parlıyordu ve her köşede sessizlik hüküm sürüyordu. Masada, bir bilgisayarın önünde oturan, polis kimlikli kadının gözleri beni bulduğunda, yakın gözlüklerini indirip bana bakmıştı. Ardından irislerini, burnunun ucundaki gözlüklerinin camına düşüp, önündeki dosyayı kontrol ettiğinde, kaşları çatık bir haldeydi.

Beni karşısındaki koltuğa oturttuğunda, yeşil tüllü elbisemin etekleriyle oynuyordum. Masanın üzerindeki kağıtları düzeltirken, odanın içine hafif bir kâğıt kokusu yayıldı. Polis memuru, sessizliği sadece yazıcının tuşlarının hafif tıkırtıları kesiyordu.

"Verdiğin adres, uzun zaman önce terk edilmiş bir arazi, Laren. Annen ve kız kardeşin hakkında hiçbir bilgi bulamadık." Kadının kalın ve otoriter ses tonunu, benim için incelttiğini fark edebiliyordum. Ben bu sırada sessice, elbisemin etekleriyle oynamaya devam ediyordum, gözlerim ağlamaktan yandığını, ellerim korkudan titrediğini umursamıyormuş gibi, elbisemle oynuyor ve yere değmeyen kısa bacaklarımı sallıyordum.

Başka bir adamın, polis memuruna fısıldamasını duyabiliyordum. "Sokakta yaşayan bir çocuğun çocukluğu, söylediklerinin hepsi kendisinin uydurduğu hayalleri. Kim bilir, üzerindeki kıyafeti nereden nasıl çaldı, elbisesinde çekişmeden oluşacak bir yırtık var."

İri, yeşil gözlerimi kaldırıp bunları diyen adama baktığımda, kadının ona uyarıcı şekilde baktığını gördüm. Oysa bu elbiseyi ben bir yerden çalmamıştım, annem giydirmişti. Ve elbise, annemin, yüzümü gizleyecek bir örtüyle kapatıp, beni zorla bir arabaya bindirmesi sırasında yırtılmıştı.

ÖLÜ RUHLAR BALOSUUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum