☆.𓋼𓍊 13 𓍊𓋼𓍊.☆

Start from the beginning
                                    

"Merak ettim sadece, kısaca bahseder misin?"

Jungkook hyunga anlattığım gibi ona da bir özet geçtim. Ama bakışları yüzümde olsa da beni dinlediğini düşünmüyorum.

"Yani kısacası turistlerin ekipten uzaklaşıp kaybolması durumuna karşı oluşturulan bir güvenlik odası. Anna Hanım? Siz beni diniyor musunuz?"

Kafasını salladı, "Tabii! Tabii ki... Neyse, beğendim. Adımızdan söz ettirecek bir proje olur. Uygulamaya çevirip hazır hale getirdiğinizde Turizm Bakanlığı ile iletişime geçip onlara bir sunum yaparız, böylece devlet onaylı bir uygulamamız olur ve halkın güvenini sağlarız."

"Çok mantıklı. Ben gidip ofistekilere haber vereyim o halde? Bir an önce başlayalım." ayağa kalktığımda telaşla, "Seungmin dur! Şey..."

"Başka bir şey mi var?"

Yalandan öksürerek arkasına yaslandı, "Ehm... O gün... Ne yaptınız?"

Kaşlarımı çatarken, "Kimle ne yaptık?" diye sordum. Gözlerini devirdi, "O şımarık kızla işte, ne yaptınız?"

"Bang Rok-Hee mi?"

"Harika, ikimiz de şımarık olduğu konusunda hemfikiriz en azından."

Omuzlarımı düşürerek bir nefes verdim, "Anna Hanım, Rok-Hee ile alıp veremediğiniz nedir gerçekten? Şımarık olduğu doğru ama yerine göre aklı başında bir kız."

"Hah?!" alayla ama aynı zamanda sinirle gülmüş ve yerinden kalkıp yanıma gelmişti, "Aklı başında öyle mi? İki gündür tanıdığın biri hakkında ne çabuk fikir sahibi oldun!"

"Peki ya siz? Siz onu ne kadardır tanıyorsunuz da şımarık olduğuna bu kadar eminsiniz?"

Üzerime doğru bir adım attığında ben de bir adım geri gitmiş ve arkamdaki masaya yaslanmıştım. Bu kadın beni öldürmek istiyor olmalı...

"Seninle sadece takılmak istediğini anlayacak kadar tanıyorum en azından. Ve sen de onun gibi birine yüz veriyorsun."

Yutkundum, "Yüz falan vermiyorum, sadece yemek yedik. Sizinle de kaç defa yemek yedik, hatta kursa gitti-"

Elini sertçe arkamdaki masaya yasladığında saniyelik gözlerimi kapattım, "Beni onunla bir mi tutuyorsun?" sinirle sorduğunda kafamı iki yana salladım, "H-hayır..."

Doğrudan gözlerimin içine bakması ve bu kadar yakın olması kalp krizi geçirtecek cinstendi. O uzun topuklularından birini giydiği için benden iki üç santim uzun olması yetmezmiş gibi bir de masaya yaslandığımdan dolayı bana iyice yukarıdan bakıyordu ve ben küçüldükçe küçülüyorum.

"Anna Hanım biri gelecek şimdi!"

"Gelsin, ne yapıyoruz ki? Çalışanıma görüşmemesi gereken insanlar hakkında ders veriyorum sadece."

Kapıya sabitlediğim gözlerimi tekrar gözlerine çıkardım, yine aynı şeyi yapıyordu.

"Bu kelimeyi bilerek mi kullanıyorsunuz?"

"Ne? Neyi?"

"Sadece bir çalışanınız olduğumu vurguluyorsunuz her seferinde. Bunu yapmak hoşunuza mı gidiyor?"

"Neden? Güceniyor musun?"

"Soruma soruyla cevap vermeyin Anna Hanım."

Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldıktan sonra tekrar bana baktı. Elini, masaya yasladığım elimin üzerine koyduğu esnada kapının açılması ile hızla elimi arkama alıp başımı öne eğdim. O da geri çekilip kapıya döndü. Biri gelecek demiştim işte...

Next Step | Kim SeungminWhere stories live. Discover now