"İşim yok?"

"Nasıl işin yok, sen prensin yardımcısısın diye çok boşladın herşeyi sanırım? Git bulaşıkları yıka, çamaşırları yıka boş boş durma!"

"Pardon siz kimdiniz?"

"Ben hizmetlilerin başıyım"

"Üzgünüm ama prens harici kimseden emir almıyorum"

"Sen kendini ne sanıyorsun! Yapacaksın dediysem yapacaksın!"

"Ne oluyor burada yine?"

Prens geldiğinde geriledim.

"Efendim bu çocuk hiç söz dinlemiyor! Diyorum ki bulaşıkları yıka, ben prens harici kimseden emir almam diyor"

"Haklı"

"A-anlamadım?"

"Haklı? Benim yardımcım, hizmetli değil?"

Bana dönerek saçlarımı karıştırdığında kaldım öylece, kalbim hızlandı...

"Afferim, hep böyle ol"

Çocuklarla gittiğinde kadın bana göz devirdi.

"Ne o aşık mısın yoksa prense? Senin gibi kimsesiz hizmetçilere bakmaz o"

"Ben yardımcıyım hizmetli değilim"

"Aynı şey, buraya ilk nereden geldin? Köle pazarından."

"Evet"

"O yüzden kes sesini ve ağzının suyunu akıtma"

Ben birşey mi yaptım ki?

"Birşey yapmadım ki?"

"Fazla sesin çıkıyor, buralarda sesi çıkanlar kapı dışarı edilir dikkat et"

Neden böyle kötü davrandı anlamadım ki..








Jungkook'tan

Havuzda durmuş, kafamı arkaya atmış tavanı izliyordum. Ne oluyor bana tanrı aşkına? Kapı tıklandığında gel dememle Taehyung elindeki şeylerden uzattı.

"Bu ne?"

"Bu, şey bunu ben uydurdum ama güzel gerçekten! Hmmm ismini de tonton koyacağım!"

"Zehirlenmem değil mi?"

"Hayır lütfen bakın tadına"

Kek benzeri şeyden bir tane alıp ağzıma attığımda dağılan tatla kaldım yerimde, sanki ağzımın içinde şölen var gibiydi.

"Ne bu böyle?"

"Bilmem, yumurta un birazcık çilek ejder meyvesi falan"

"Tadı çok iyi"

"Sevdiniz mi?"

"Mükemmel olmuş"

"Teşekkürler, o zaman ben şöyle bırakayım yersiniz?"

"Tamam"

Gidecekken mırıldandım.

"Taehyung"

"Efendim?"

"Hazırlan, gideceğiz"

"Tamam efendim"

Elime aldığım tabağı yiye yiye odama giderken annem içinden bir tane alıp ağzına attı.

"Waow bunu kim yapmış?"

"Taehyung"

"Baya iyi!"

Save Me PrinceWhere stories live. Discover now