Bölüm 11: Veladetin Akıbeti | Kısım 3

Começar do início
                                    

Xui'ni güldüğüne dair tuhaf bir mırıltı duyuldu. O geri çekildi ve adımlarına devam etti.

"Kabalık etmiyorsam, neden örtü kullandığınızı sorabilir miyim?"

"Bir igna değilim," diye mırıldandı adam. Cevza, şimdi de igna olmayan bir kimsenin nasıl Akaf'ta yaşadığını sorguluyordu. Sanki bu düşüncesini sesli dile getirmiş gibi Xui, "İgnalardan çok daha yaşlıyım," diyerek sözüne devam etti.

"Hangi ırktansınız?"

"Irkımın igna dilinde bir kelime karşıtı yok," dedi. "Irkım kelimelerle konuşmaz, bu yüzden tasvirlerimizde bu şekilde olmaz."

"Sizi ve ırkınızdan kimseyi ilk defa görüyorum. Akaf'ta ignalar dışında varlıklar yaşayamaz sanıyordum."

"Selemerçe'ye saf arzu duyan canlılar Akaf'ta konaklayabilir ancak ilk ignadan bu yana bu, oldukça nadirdir."

Cevza, Xui'nin buradaki tek igna dışı varlık olduğunu düşündüğün anladığını belirten bir mırıltı çıkardığında adam devam etti. "Bu yüzden Selemerçe ile bağ kurmak bir ignanın bağı kadar, bizim ırkımızın bağı içinde mümkün. Yalnızca siz onu bedeninizde taşımakla yükümlüsünüz –ve bu sizi daha güçlü kılar- biz ise sadece düşsel bir bağ taşıyoruz."

"İyi ama... Selemerçe ruh ve beden arasındaki bağı sağlıyor sanıyordum. Direkt olarak bedenle ya da ruhla bağdaştırılabilir mi ki?"

"Selemerçe'nin canlı bir varlık olduğunu biliyorsun, değil mi?" diye sordu Xui. Örtüsü bu soruyu sorarken hafifçe dalgalanmış ve neredeyse gözlerinin olduğu noktadan ışıltılar fışkırmıştı.

"C-canlı mı?"

"Ona Agneya'nın kalbi, denmesinin bir sebebi var."

"Ne?" diyerek hemen atlayan Cevza, önlerinde bulunan bir kapının aralanmasıyla aniden yalnız kaldı. Xui'nin ortadan kaybolmasıyla birlikte etrafına boş boş bakınıp, ona dönen bazı bakışlara yanındaki adamın nerede olduğunu sordu.


"Aslında bir süredir kendi kendine konuşuyordun," demelerini elbette beklemiyordu

Ops! Esta imagem não segue as nossas directrizes de conteúdo. Para continuares a publicar, por favor, remova-a ou carrega uma imagem diferente.

"Aslında bir süredir kendi kendine konuşuyordun," demelerini elbette beklemiyordu. "Muhtemelen kinestezi uzmanıyla karşılaştın, o yalnızca araştırmacı ile görsel temas kurar."

Cevza kafası karışmış bir şekilde Belagat'ta turlarken gerçekten kitaba benzeyen raflarla dolu, geniş, iki katlı balkonu olan ve boydan boya camı sebebiyle dışarıdaki pembe ağaçların rahatlıkla görüldüğü alana çıktı. Burada, etrafta dolaşan ve ışıltılar sayesine birbiri ile konuşan pek çok igna yer alıyordu. Girişteki kalabalığın bir kısmı da buradaydı ve yeşil ignaların sayısı şimdi çok daha fazlaydı.

Onların, kıyafetlerindeki yeşil örtüler, diğer ignaların kullandığı renkler kadar baskın kullanılmamaya çalışılımıştı ancak yine de fazlaca ağır görünen parçalar onların, olası bir anda hızlı hareket etmelerine engel olabilecekmiş gibi görünüyordu.

SELEMERÇE: Esir Ruhlar I-IIOnde as histórias ganham vida. Descobre agora