Hazar, acaba şuan nasıl nerde benden haberi varmı elimi kolyeme attım ve sıktım "Hazar ne olur gel kurtar beni burdan" diye söylendim sessizce.

Şimdi ne olucaktı karanlığın içinde kaldım öylece aklımda sorularla.

Firuze? Neden, neden Firuze?.

Hazar'ın babası "bilmediğin şeyler var" derken neyden bahsediyor?

Amerikadami kadın için ben neden önemliyim? Kim bu kadın?.

Peki ya bu Rus mafyası ne istiyor benden?

(Yazardan)

Zümrüt'ün kafasında delice sorular dönerken Hazar'ada gelen haberle deliye dönmüştü sevdiği kadının kaçırılması onu deliye çevirmişti "kim lan bu kim!" Diye bağırdı Hazar yüzü kıp kırmızı olmuştu gözleri kan buluyordu "Hazar bey sakin olun bakın-" diyemeden İlyas "lan ne sakini? Sevdiğimi kaçırmışlar lan ne sakini?!" Diye bağırdı sinirden dört köşe olmuştu çabuk bana Yiğiti çağırın arayın gelsin!" Diye bağırdı ilyas'a karşı "tamam Hazar bey!" Dedi İlyas tedirgin bir şekilde odadan çıktı "baba kim bu kim anlatsana!" Diye bağırdı tedirgin bir şekilde oturan babasına, ayağa kalktı "oğlum Zümrüt... Onu kurtarmamız lazım, ama sen merak etme hiç bir şey yapmaz o Rus mafyası ona!" Dedi babası sakin kalmaya çalışıyor ama oda sakin değildi "ne demek merak etme ya ne demek siz bana kafayı mı yedirticeksiniz!" Diye bağırdı eline telefonunu aldı numarayı çevirip kulağına koydu "... Kerem bana tüm adamları topla hepsini evlerinden al, villanın önünde hepsini görücem Bizim depoya adam yolluyorsun silahları alıp villaya geliyorlar duydun mu?!" Diye bağırdı sinirli bir şekilde "duydum efendim" dedi Hazar telefonu kapattı babası Hazar'ı ilk defa böyle görüyordu ona iyice baktı "sen deli gibi aşık olmuşsun" dedi Hazar babasına baktı sonra önüne döndü, koltuğa geçip oturdu.

Hazar Zümrüt'e deli gibi aşıktı oda biliyordu Zümrüt'te biliyordu, ikiside birbirini çok seviyorlardı ama bazı şeyler onları birbirinden ayırdı, ama o bazı şeyler ortaya çıkıyor tüm sırlar yavaş yavaş dökülmeye başlıyor, kimse hayatın bize ne vereceğini bilemez bizden ne alacağınıda bilemez, hayat hep şaşırtır pek güvenmemek lazım, hatta hiç güvenmem kazım.

İçeri İlyas girdi Hazar kafasını kaldırıp ilyas'a baktı "haber verdim sadece Yiğit beye, ipek hanıma söylemesin dedim" Hazar kafasını salladı ve önüne döndü "nerde bu adam... Baba?" Dedi Hazar babasına bakmayarak "bilmiyorum kendisi çıkar ortaya... İsterse eğer" dedi Hazar gözlerini sertçe kapattı ve derin derin nefesler almaya başladı, Zümrüt onun için çok önemliydi Zümrüt için dünyayı yakardı ama şuansa hiç bir şey yapamıyordu.

Ayağa kalktı "bana, bu adamın yerini öğrenin" dedi sinirli bir şekilde "oğlum dur adam zor birisi" dedi hazarın babası "Rus mafyası, ismi ne bunun" dedi babasına bakarak "fedor Morozov" dedi Hazar babasına baktı uzun uzun, kafısını öne eğdi eline telefonunu aldı.

Telefonda bir numara çevirdi, kulağına koyum açmasını bekledi, telefon acılınca "Fedor Morozov onu bul bana ne kadar istersen veririm" dedi sakin bir sesle telefondan gelen erkek sesi "Rus mafyası olanmı?" Dedi "evet ta kendisi bul onu bana nerde kalıyor şuan? her şeyini bul bana!" Dedi "tamam bende o sen ne kadar istediğimi biliyorsun" dedi telefondaki erkek sesi "tamam biliyorum sen yeterki bul şu adamı" dedi Hazar telefonu kapattıp cebinde koydu.

İlyas'a baktı "İlyas villaya gidelim hazırlık yapalım" dedi şirketin kapısından çıkarrak.

Arkasından babasıda geliyordu Hazar Zümrüt bulurdu Rus mafyasıda Hazar'ı tanıyordu elinin uzun olduğunu biliyordu.

(Zümrüt'ten)

Çok susadım gelen giden kimse yoktu aradan saatler geçmişti hala şu kapıyı açan yoktu küçük camdan ışık gelmiyordu artık akşam oluyordu güneş batmıştı bile.

Ayağa kalktım kapıya doğru ilerledim kapıya vurmaya başladım"açın şu kapıyı, su istiyorum lütfen" dedim kapıya vurmaya devam ederken "açın şu kapıyı, açın diyorum" diye bağırıyordum, çok yorgundum gözlerim ağrıyordu artık uyumak istiyordum ama sadece bir bardak su içnak istiyordum.

Kapıya vurmayı kestim tekrar gittim ve yerime oturdum gözlerim kapanıyordu.

Kapı açılınca hemen kapalı olan gözlerimi açtım bu oydu elinde bir şişe su vardı ayağa kalktım bana yaklaştı elindeki suyu bana uzattı içine bir şey katmış olabilirdi ama şu şişesi daha açılmamıştı ona baktım susamış olan dudalarımı yaladım ve "i-çine bir şey ka-tmadın dimi" dedim kekeliyerek kafasını iki yana salladı "güvenmiyorum" dedim elindeki suyu aldı kapağını açtı takmış olduğu maskeyi burnuna kadar kaldırdı ve suydan bir, iki yudum içti, maskesini geri taktı ve suyu bana uzattı elindeki suyu alıp hemen içtim çok susamıştım oda bunu farkındaydı.

Suyu bitirmiştim elimdeki su şişesini una uzattım, şişeyi alıp bir köşeye attı kaşlarımı çattım yana geçim kapıyı isaretyetti ne var der gibi kafamı salladım önden gitti kapıyı tutu ve geç der gibi eliyle işaret etti "konuşamıyor musun sen" dedim kafasını iki yana salladı "tamam o zaman... Nereye götürüceksin beni" dedim bir adım daha attı ve bana baktı.

Biraz düşündükten sonra kapıya doğru ilerledim kapıdan dışarı çıktım ona baktım önden yürümemi istedi ışıklar yandı 10, 15 metre yürüdükten sonra karşımıza merdiven çıktı düz merdivenlerden yukarı çıktık kapıyla karşılaştım ona döndüm eliyle açmamı işaret etti, kalıyı açtım ve önüme büyük bir salon çıktı.

Salona girip derin bir nefes aldım çalışan 5 tane kadın vardı hepside sarışındı "Rus kaynıyor ev" dedim sessizce ona baktım bana bakıyordu "Bir şey demedim" dedim ve tekrar kadınlara baktım hepsinin arasından en dikkatimi çeken kişiye baktım hepsi bana normal bir şeymiş gibi bakıyor ama o kaşlarını çatık bir şekilde bakıyordu.

Rus mafyasına baktım bana baktı daha sonra kadınlara döndü "Готовьте ему еду (ona yemek hazırla)" ne diyordu bu Rusça konuşuyordu hiç bir şey anlamıyordum ama türkçe biliyordu ve konuşmuyordu "Türkçe biliyorsan benimle konuş, neden beni kaçırdın?" Dedim olan bakarak "yürü" dedi sadece "hayır!" Diye bağırdım "hayır neden beni kaçırdınız şöyle önce" dedim üzerime doğru yürüdü "yürü dedim sana!" Dedi ses kalındı ve korkunçtu yutkundum kafamı salladım ve onu takıp etmeye başladım.

Beni bir odaya getirdi "neresi burası burda kalmak istemiyorum" dedim beni saray gibi bir odaya getirmiştir bu onun odasımıydı yoksa "burası senin odanmı?" Dedim kafasını iki yana salladı odadan çıktı ve kapıyı kapattı ve üstüne üstü kitledi sanki kaça bilecek mişim gibi pencereden dışarı baktım her kesin yüzünde maske vardı ellerinde uzi silahlarında vardı burası korkunçtu yatağa yaklaştım ayağımdaki potları indirip yatağın altına ittim yatağa girdim çok yorgundum çok uykum vardı gözlerim git gide yorgunluktan kanayacak gibi oluyordu.

Kafamı yastığa koydum ve gözlerimi kapattım çok bitkindim, gözlerimi kapatır kapatmaz uyku beni kendine çekti.

______________________________________

Bölüm geç geldi özür dilerim.

Oy kullanırmısınız lütfen oylar çok düşük.

Mafya bey (18+) (Yeniden Yazılıyor)Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu