"Güvende olman gerekiyordu" dedi. "Güvende hissetmen gerekiyordu! Ben seni belanın ortasından tutup çıkarmaya çalıştıkça nasıl her seferinde belanın göbeğine düşüyorsun kafayı yiyeceğim!" diye devam etti.

"Sinirli olması gereken ben olmam gerekmiyor mu?" dedim yumuşak sinirden uzak sesimle.

"Evet o yüzden sinirliyim neden bağırıp çağırıp hesap sormuyorsun? Neden koruyamadın? Beni koru diye seninle evlendim demiyorsun?" dedi.

"Dün o videoyu çektiğimizde bir misilleme olacağını biliyorduk ve ben bunu bile isteye yaptım. Yani Çakıroğlu senin bir suçun yok" dedim.

"Var, senin bunu yaşamamış olman gerekiyordu!" dedi.

"Uykum var benim" dedim. Uysal, durgun ve yumuşak sesimle söylemiştim.

"Evimize gidiyoruz" dedi. Evimize. Sessizdim yolun kalanında çünkü yoruldum ben. Gözlerim kapanıyordu. Üzgün olduğum her an uykum geliyordu. Direnmedim.

Çakıroğlu'nun beni kucağına almaya çalıştığı sırada uyandım. Elini dizlerimin altından geçirmiş diğer eli de sırtımdaydı. "Şşş, yatağına çıkaracağım şimdi kapat gözlerini" dedi. Kapattım. Merdivenleri yavaş yavaş çıktı. Sanki kollarında kalma süremi uzatmak ister gibi. Ses çıkarmadım. Yatak odasına geldi. Yorganı kaldırdı ve beni içine bıraktı. Gözlerimi araladım. İntikam almaya gidecekti ve ben bunu istemiyordum.

"Bence gitme" dedim.

"Yoruldun, uyu sen" dedi. Gözlerimi gözlerinden çekmek istemiyordum. Gözlerimi kapattım. Üzerimi örttü ve çıktı odadan. Uykuya dalamadım.

Kapı açıldı geri ama gözlerimi açmadım. Işık girmişti sanırım çünkü ağlayan bir kız çocuğu sesi duyuyordum. Yüzüm gözüm toz toprak içindedir büyük ihtimalle saçım başımda dağılmıştır. Kız korktu seni görünce Nare. Susar mısın ölümden döndüm. Ölmek istemiyor muydun? Neden Çakıroğlu geliyorum dediğinde hızlandın ve arabadan çıktın? O aramadan önce ölmek için çok iyi bir fırsat olduğunu düşünmüştün! Bomba patlayacaktı ve sen parçalara ayrılacaktın! Niye o geliyorum dediğinde vazgeçtin! Yutkundum. İnsan bazen kendi kendisinin cellatıdır. Gözlerimi araladım. Ağlayan Işık ayakta bana bakıyordu.

"Niye ağlıyorsun?" dedim.

"Benim yüzümden" dedi.

"Işık umarım seçtiğim elbiseyi almışsındır. Çok beğenmiştim çünkü" dedim gülerken.

"Aldım bak orada" dedi giyinme odasını gösterirken. Biraz yavaşlamıştı ağlaması. Yorganı açtım. Yatağa vurdum iki kere hafifçe. Ağlaya ağlaya geldi yanıma girdi. Sarıldı sonra bende ona sarıldım.

"Hiçbir şey senin suçun değil ben gayet iyiyim. Uykusuzum sadece. Uyuyalım" dedim.

"Hı hı tamam" dedi iç çekmekten bulduğu fırsatla. Sessiz kaldım ve gözlerimi kapattım.

Gözlerimi araladım. Işık bana sarılmış bir şekilde hala uyuyordu. Elbise giy çıkar kızın canı çıktı normal. Bir çiçek kokuyordu ama ne olduğunu anlayamadım. İlk sarıldığımda da aynı kokuyu almıştım. Adı dilimin ucunda ama. Gözlerim saat aradı. Işık sol kolumun üzerinde yatıyordu, telefonum cebimdeydi. Sağ elimle telefonu cebimden aldım. Saate baktım bayadır uyuyoruz anladığım kadarıyla çünkü saat gece yarısına gelmek üzereydi.

Gözlerimi etrafta gezdirdim. Gezdirirken bir şeye çarptı, birine. Üzerindeki beyaz gömleğin kolları katlanmış. Üstten 3-4 düğme açılmış. Dirseklerini dizlerine yaslamış, elleriyle saçlarını karıştırıyordu. Ne zaman gelmişti? Yavaşça Işık'ı uyandırmadan kolumu çekip yastığa yatırdım başını. Kafası o kadar meşguldü ki beni duymadı bile. Bu tarafa da bakmadığı için görmedi. Bende yavaşça kalkıp banyoya girdim. Kapıyı kapattım.

TUTSAKOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz