3. Bölüm: Korku

14 1 0
                                    

Evimin kapısının önüne geldiğimde tahmin ettiğim gibi ev sahibi hâlâ kapımın önünde dikiliyordu. ''Yarım saattir buradayım. Neredesin?!'' ''Markete gitmiştim...'' ''Evin kirasını ödemen için bir hafta veriyorum. Ödedin ödedin, ödemedin; kendini dışarıda bulursun!'' Hiçbir cevap vermedim. Bir haftada o kadar parayı nerden bulacaktım? Kış geliyordu ve sokaklarda yaşayamazdım. Acilen bir yerden borç almalıydım. Ama nerden?
Yer yatağıma kıvrıldım. Koluma sardığı sarı bezi kokladım. Dean... 
Dean'ı düşüne düşüne uyuya kalmıştım. 

''Seni seviyorum bebeğim...''
''Bende seni...''

Dean, elini kıyafetimin içine soktu. Dudaklarımı, her yerimi öpüyordu... Yatakta, bütün bedenini üzerimde gezdiriyordu. Sıcak tenlerimiz, bir bütün olmuştu...

Terlemiş olarak kalktığımda sabah olmuştu. Kırık telefonumdan saate baktığımda 07:25' ti. Hızlıca yüzümü yıkadım. Aynaya baktım. ''Neler düşünüyorsun be Emery?'' dedim kendi kendime...
Noodle için suyu kaynattım. Gördüğüm rüyadan başka bir şey düşünemiyordum... 
Islak atletimi değiştirdim. Dean'in koluma doladığı bezi yavaşça çıkardım. Temizleyip güzel bir yere astım. Gördüğüm rüyaların neredeyse hepsi gerçekleşirdi. Ya bu da gerçekleşirse? Hayatımda hiçbir zaman sevgili yapmak istememiştim, ya da biriyle cinsel bir ilişki kurmak...
Noodle'ımı yemeye başladım. Bunun gerçek olmasını istemiyorum diye düşünürken kendime yalan söylediğimin farkındaydım. İlk kez birini sevmiştim... Neden hayatıma birini almayayım ki?...
Yemeğim bittiğinde hırkamı aldım. Dışarı çıkmak için hazırlandım.
Dışarı çıktığımda karanlığa alışık gözüme aniden güneş çarpınca sendeledim. ''İyi misin?'' Dean' in sesini duyunca içimde kelebekler uçuştu. ''İyiyim.'' Belimden tuttu ve dün oturduğumuz koltuklara oturttu. ''İyi değilsen hastaneye götüreyim seni.'' ''Gerek yok.'' Gözlerimi açıp yüzüne baktım. Saçları alnında sarkıyordu. Küçük bir çocuğu andırıyordu.
Yanıma oturdu. ''Dün uyuyamadım...'' ''Neden?'' ''Seni merak ettim...'' Yanaklarım kızardı. ''Beni merak etmene gerek yok.'' ''Eğer istersen merak etmemem için bir şey yapabilirsin.'' ''Ne yapabilirim?'' ''Telefon numaranı ver.'' Bana telefonunu uzattı. Ne yapmaya çalışıyordu?
Elimi uzatıp telefonu aldım. Telefon numaramı yazıp yine ona uzattım. ''Seni merak ettiğimde sorabileyim diye...'' Gülümsemedim. Hatta yüzüne bile bakmadım. ''Sen iyi olduğundan emin misin?'' ''G-gerçekten iyiyim.'' ''Anlaşıldı... sen benden rahatsız oldun...'' Yüzüne baktım. Yüzü asıktı ve ellerine bakıyordu. ''Ne alaka?'' ''Öyle öyle...'' Gözlerimi devirdim. ''Kâbus gördüm, o yüzden...'' ''Hmm... anlatmak ister misin?'' ''Ben...'' Nasıl anlatacaktım ki? Anlatmasam yalan söylediğimi zannedecekti. ''Çok karmaşıktı. Boş ver.'' ''Emin misin? Çünkü yüzünden öyle okunmuyor. Sanki, benimle ilgiliymiş gibi...''  Ne?  ''Sen...'' ''Attım, tuttu. Değil mi?''  Bu sefer gerçekten rahatsız olmuştum. ''Neyse. Sana baskı yapmayacağım. Eğer iznin varsa, seni bir yere götüreceğim.'' Hayır de Emery, hayır!  ''Tamam...''  Ne? Biri beni oynatıyordu... Resmen oynatıyordu! Daha dün tanıştığım birine beni bir yere götürmesi için izin vermiştim! Ya beni kaçırırsa? Ya o adamlardansa? Ama bana yardım etmişti...
''Şimdi hatırladım, benim işim vardı...'' Hızlıca binaya girdim. Arkamdan bakakaldığına emindim. Kapıyı arkamdan kapatmaya özen gösterdim. Gözümdeki yaşları tutamadan evimin içine girdim. Başımı kapıya yasladım. Tavana bakarak bin bir türlü düşünceyle çıplak yere oturdum...

Emery ve Dean (+18)Where stories live. Discover now