"ona yanlış yaptım o da bana hayatımın sonuna kadar o yanlışı unutmiyim diye iz bıraktı. İnan şuan sana yanlış yapan adama acıyorum" dedi gülerek. Ama gülerken ki hali eskisi kadar samimi değildi.

"desene ikimizde yaralıyız"

"şş girme bu konulara çıkamayız"

"nerelisin sen bay yardım sever" aksanı İtalyan aksanı değildi. Merak etmiştim.

"aksanımdan İtalyan olmadığımı anladın dimi. Sen italyanca konuşunca İtalyan olduğunu düşünüp devam ettim ama cidden bu dili sevmiyorum. ingilizim" havaalanının giriş ışıkları gözümü alırken arabayı durdurdu. "geldik ağlak Türk kızı"

"yardımın için teşekkür ederim ve asla sürekli ağlamam. Sadece bu gece sinirlerim çok gerildi." diyip sustum. Neden ona açıklama yapma isteği duymuştum ki.

"bana tommy diyebilirsin" diyip gülümsedi. "ve rica ederim. Her neyse sorun hiçbir şeyin senden değerli olmadığını ve sakince düşününce her şeyin çözüleceğini unutma"

"unutmam. Teşekkürler tekrardan tommy" arabanın kapısını açmamla elini koluma koymuştu. Ona döndüm.

"adını söylemeyi unuttun ağlak" demesiyle güldüm. Nedense onu sevmiştim.

"asya" diyip indim arabadan. Hızla havalimanının içine girerken uçak olması için dua ediyordum. "Türkiye'ye en erken uçak kaçta" bilet gişesinin önüne gelmemle alelacele sorarken kadını da paniğe sürüklemiş hızla ekrana bakmasına sebep olmuştum.

"Yarım saat içinde" bu kötü gecenin aksine en azından bunda şansım yaver gitmişti. Hızla pasaportumu ve parayı verip aldım bileti. Tam yarım saat sonra uçakta 4 saat sonra ise evimdeydim.

Evim kapısına gelmemle elimi tükenmişcesine duvara dayarken sedonun biran önce kapıyı açmasını beklemeye başlamıştım.

"asya, töbe bismillah sen nereden çıktın" sedonun şaşkın yüzüne ve meraklı sesine aldırmayıp onu kenara iterek içeri girdim. "kız noldu konuşsana ne bu hal, ne bu surat. Senin ne işin var bu saate bu tiple burada"

"sedat sonra" hızla merdivenleri çıkıp odama girdim.

"ne sonra. Bu elbise ne, makyajın korkunç. Sen ankarada değil miydin. Nerden geliyorsun. Neler oluyor" sesi o kadar endişeliydi ki.. Ama şuan onunla ve sorularıyla uğraşacak havada değildim.

"sedat yeter sonra dedim" diye bağırdım. İrkilerek sustu. Üstümdeki elbiseyi yırtarcasına sıyırıp sedatın soru dolu bakışları altında yanından geçtiğim gibi banyoya girdim. Kapıyı kilitlerken sanki tüm gece üstüme çökmüştü biranda. Sırtımı kapıya yaslayıp yere çöktüm. Omuzlarım gözyaşlarıyla sarsılıken sinirle yere vurdum.

"asya gözünü seviyim aşkım neden ağlıyorsun. Kafayı yicem endişeden, ne oldu. Lütfen aç bebeğim aç da konuşalım" sedatın çaresiz sesi kulağıma gelirken kendime mukayyet olamayıp daha sesli ağlamaya başladım. Yolculuk boyunca kendimi tutmuştum ve şuan onun patlamasını yaşıyordum. Sinirlerim bozulmuştu. Kendimi durduramadığım gibi daha da beter hale geliyordum yavaş yavaş.

Bana bunu nasıl yapmıştı. Ona bu kadar güvenirken, her şeye göz yumup babama bile rest çekip onun elini tutmuşken bana bunu nasıl yapmıştı. Benden bunu nasıl gizlemişti.

"asyam bitanem nolur bebeğim"

"sedat ben iyi değilim"

"bebeğim nolur aç hadi kapıyı. Hadi güzelim" demesiyle kapının kilidini açtım. Ona ihtiyacım vardı. Kollarına ihtiyacım vardı. Yavaşça kapıdan çekilip içeri girmesine müsaade ettim.

ASYA (TAMAMLANDI)Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz