Bölüm 24: Korların yaktığı parmak uçları, yağmurun suladığı krizantemler.

Начните с самого начала
                                    

   Masanın yanındaki sandalyeye oturmuş, öylece boşluğa bakıyordu. Hayır, masanın üstünde Louis ile seçtikleri kitap vardı ateşlendiği gece, yanında da gri kalıntıların hala üzerinde olduğu ışıldayan mendil. Yüzünü görmüyordum fakat onlara baktığına emindim.

   Geldiğimizin farkındaydı fakat çevirmedi yüzünü bize. Sırf bu yüzden yüreğimyandı ve ellerimi göğsüme, iskambil kağıdının bulunduğu iç cebime yasladığım için parmak uçlarıma korlar bulaştı. Siyahlaşmıştı sanki parmak uçlarım göğsümden çektiğimde, gömleğimin yakasını genişlettim. Başka bir şeye odaklanmaya çalıştığımda merdivenden gelen ve giderek uzaklaşan ayak seslerini duydum. Louis ona her ne söylediyse başarılı olmuştu.

   Francois gidince elini omzma koyup öne birkaç adım atmamı sağladı ve kapıyı itti. Omzumu sıktı kendime gelebilmem için, elimle destekledim onu. Sakin görünmeyi başarmaya çalışırken ne kadar yorulduğunun farkındaydım.

   Valera'ya yaklaştı elleri iki yanındayken, elini alnına koydu iyi olup olmadığını kontrol etmeye çalışırken. Tepki vermedi Valera, öylece oturmaya devam etti. Bu daha da yaktı canımı.

   Sanki ikimizi uçurumun ucunda bırakmıştı. Louis'i uzaklaştıramamam için gücümü çekip almıştı benden, ne çözüm bulmaya çalışsam yolumu kesmişti, kartı çıkarttığımda ise alev almasını sağlamıştı. Belki de, parmak uçlarım o gün siyahlaşmıştı fakat yeni fark etmiştim ben.

   Sanki, bizi oracıkta bırakmıştı aşağı düşelim diye. Aşağıda ise kendisi vardı.

-"Biliyordunuz, ikiniz de." dedi konuşmayışı beni korkutmaya başlamışken. Yüzlerimizde gezdirdi gözünü. Parlamadı gözleri perdeler kapalı olduğu için. Beni ölesiye korkuttu bu.

   Sertçe yutkundum boğazıma oturmuş yumrunun gitmesini dilerken.

-"Biliyorduk." dedim.

-"O halde, her şeyin sebebi hasta olmam-"

-"O cümleyi tamamlama. Doğru olmadığını sen de biliyorsun." demişti Louis.

-"Nereden bilebilirim, bana söylemediğiniz şeyler varken?"

-"Haklısın." dedim öne adımlarken. Ceketimi çıkarıp Valera'nın yatağına oturdum. Louis de takip etti beni. Devam ettim sözlerime.

-"Sana her şeyi anlatmak için boş bir vakit bulacağım fakat özet geçiyorum şimdi."

-"Boş bir zaman bulabileceğini sanmıyorum Bayan Monique'in söylediklerine bakılırsa."

-"Emin ol, bulurum."

-"Durun, ikiniz de." dedi Louis yüzlerimize bakarken. Valera ile ben birbirimizi meydan okurcasına süzüyorduk. Ne ara bu duruma geldiğimizi anlamamıştım bile, biraz önce ağlamaklıydık.

-"Bizim hiçbir şeyden haberimiz yoktu bile. Francois beni arıyormuş senin annenle benzer belirtileri verdiğini fark ettiğinden beri. Beni bulması tesadüfen oldu, çok karmaşık durumlar."

-"Doktor olduğun için neden seni arasın, bir sürü tanıdığı var."

-"Ben Herbert Lamar'ın yeğeniyim. Francois'nın sahte dayısının yani."

   Çok kısa bir anlığına büyüdü gözleri, eski yüz ifadesine büründü sonra.

-"O herifte bir şeyler olduğunu biliyordum, şaşırmadım bu yüzden. Ayrıca o şehir dışında değil miydi, bir keresinde kahvaltıda konusu açılmıştı."

   Louis'in sinirlerinin iyice yıprandığını fark ettim, amcasının tekrar kendini belli etmesini hoş karşılamıyordu doğal olarak.

-"Geri döndü."

SilvaМесто, где живут истории. Откройте их для себя