Bölüm -2-

607 38 3
                                    

Özür dileriz arkadaşlar ama güncelleme günü artık yok. Pazar günü bizim için çok zor oldu. Okul, dershane, haftanın yorgunluğu... Bu bölümü yazmamızda bize yardım eden " SevdeBor"a ithaf ediyoruz. Hikayeye geçelim. Buyrunuz...

Rüya'dan

Karşımdaki kişiyle şoka uğramam bir oldu. İçimden '' Bay Odun '' diye geçirdim. Meğersem dışımdan demişim. Savaş denilen çocuk konuştu.

- Vay vay vay. Demek Rüya sensin, küçük prenses!

Abime döndüm.

+ Abi bizim aile dostlarımız bunlar mı?

Dedim alayla.
Abim hışımla konuştu.

* Düzgün konuş Rüya. Onların bir adı var.

Parmağıyla Odunun yanındaki, abimin yaşlarındaki tipi göstererek:

* Bu İlker.

Daha sonra Bay Odunu göstererek:

* Bu da Savaş. Sadece ile dostlerımız değil, kardeş holdingin sahipleri.

+ Hadi tamam İlker'e bir şey demiyorum da ancak bu Odun benim aile dostum olama-

Abim:

* Yeter artık!

Diye bağırıp tokadıyla lafımı böldü. Abim bana ilk defa elini kaldırmıştı. Gözümden süzülen bir damla yaş yanağımı yakmıştı. Abim için çok önemliydiler belli ki. Yoksa abim benim saçımın teline bile zarar vermezdi. Titrek bir sesle teker teker konuştum.

+ Bana. İlk. Defa. Tokat. Attın.

Gözümden bir damla daha yaş düştü. Abimin kızgınlıkla kavrulan gözlerininin yerini pişmanlık almıştı. Bana yaklaşıp kısık bir sesle:

* Özür dilerim Rüya.

Dedi, sonra ellerimi tutmaya çalıştı ancak ellerimi hızla geri çektim ve biraz bağırarak:

+ Bana bir daha dokunma!

Abimin gözleri hala pişmanlıkla yoğruluyordu. Abim konuşmaya başladı.

* Ama... -

Sözünü hışımla kestim.

+ Beni bugün evde bekleme!

Sözümü bitirip arkamı döndüğüm gibi koşmaya başladım. Abim arkamdan bağırıyordu.

* Nereye gidiyorsun Rüya?

Onu hiç umursamadan koşmaya devam ettim. Gideceğim bir yer vardı. Oda spor salonum.

Savaş'tan

Yağız bizi çok önemsediğinden Rüya'ya bayağı sinirlenmişti. Rüya beni aile dostu olarak kabul etmediği sırada Yağız sinirle bir tokat attı. Yağız'dan hiç beklemiyordum. Ama sanki benim canım yanmıştı. Niye böyle hissettiğimi ben bile bilmiyorum. Rüya'nın gözlerinden damla damla yaşlar süzülüyordu. Meğersem abisi Rüya'ya ilk defa el kaldırmış. Rüya:

+ Bugün beni evde bekleme!

Diyerek arkasına dönüp koşmaya başladı. Yağız endişelendi ve arkasından:

* Nereye gidiyorsun Rüya?

Diya bağırdı, ancak Rüya arkasına bile bakmadı. Tam arkasından gidecekken onu durdurdum.

- Ben hallederim. Sana sinirli olduğu için konuşmak istemez. Ben sorunu çözeceğim.

Diyerek Rüya'nın arkasından koşmaya başladım. Bahçedeki siyah spor arabasına bindi. Ben de kendi arabama binip onu takip etmeye başladım. Nereye gideceği hakkında hiçbir fikrim dahi yoktu. Ancak Rüya ile abisinin arasını düzeltmem lazımdı. Benim yüzümden hiç kimsenin küs kalmasını istemiyordum. Rüya arabasını bir spor salonunun önünde durdurdu. Tabelada " RÜYA'M SPOR SALONU " yazıyordu. Birkaç kez magazinlerde görmüştüm, babaannesi Rüya'ya doğum gününde hediye etmişti sanırım. Rüya, arabadan içeri girdi. Ben de aynı şekilde yaptım. Bir görevli Rüya'ya:

# Hoş geldiniz Rüya Hanım. Gelmişken bu dosyaları imzalamanız gerekiyor. Yeni üyeler geldi de.

+ Tamam imzalarım. Şimdi siz boks bölümüme ve havuz kısmına kimseyi almayın. Ben odama çıkıp giyineceğim. Havuzun temizliği bugün bana ait.

# Nasıl isterseniz Rüya Hanım.

Dedi ve Rüya'nın yanından ayrıldı. Rüya merdivenlerden çıktı. O inene kadar 15 dakika kadar beklemişimdir.Daha sonra arka tarafa doğru yürümeye başladı. Üstüne siyah şort, toz pembemsi bir sporcu atleti ve toz pembe nike ayakkabılarını giymiş. Nedense içim o şortu giymemesini istiyordu ama neden bilmiyorum. Bir kapıdan içeri girdi. Tam ben de içeri girecektim ki arkadan bir adam:

# Rüya Hanım'ın izni olmadan oraya giremezsiniz.

- Ben de zaten Rüya ile konuşacaktım.

Dedim ve kapıya doğru bir adım attım. Adam:

# Ben Rüya Hanım'a haber vereyim.

Deyince sinirlendim. Çünkü içimden bir his Rüya'yı şortla görmesini istemiyordu.

- Ben hallederim. Rüya beni tanıyor, buna gerek yok.

# Rüya Hanım kesin emir verdi.

Diyerek içeri girdi. Allah'ım sen benim sinir hücrelerime hakim ol. Ben de arkasından girdim. Rüya kum torbasına o kadar odaklanmıştı ki bizim girdiğimizi bile fark etmedi. Yanına giderek sağ omzuna elimi koydum. Hızlı bir şekilde arkasına dönerken sağ yanğıma yumruk atmayı da unutmadı. Sanırım dişim yanağımı kesmişti. Kan tadı geliyordu. Rüya ben olduğumu anlayınca:

+ Hıh. Savaş sen miydin? Özür dilerim. Yada ..... hayır dilemiyorum. Ohhhhh iyi oldu iyi.

Dudağımdan çeneme doğru bir damla kan akınca:

+ Haa! dişin yanağını mı kesti? Tamam özür dilerim.

Dedi Rüya endişeli ve pişman sesiyle. Sonra iri yarı adama dönüp:

+ Sen hala burda mısın? Git ecza çantasını getir, hemen!

Hışımla bağırdı. Adam

# Peki Rüya Hanım.

Diyerek uzaklaştı. Sanırım dişim yanağımı derin kesmişti. Çünkü ağzımın içinde bir miktar kan birikmişti. Rüya bana dönüp:

+ Senin burada ne işin var Odun.

Tam konuşacaktım ki ağzımda birikmiş olan kan aktı. Rüya:

+ Şey. Şurada lavabo var. Oraya gidip ağzını çalkala ve gel.

Gösterdiği tarafa doğru gittim. Küçük sıradan bir lavaboydu. Ağzıma su alıp çalkaladım. Sanırım çok kanamıştı ki su yerini kana bıraktı. Daha sonra lavabodan çıkıp içeri girdim. Rüya ecza çantasını açmış bir miktar pamuk alıyordu. Yanına gidip oturdum. Bana dönüp:

+Ağzını aç. Şu pamuğu koyucam.

Dedi. Bana karşı sinirli olup olmadığını bilmiyorum. Çünkü sesi oldukça düzdü. Ağzımı açtım. Biraz acımıştı.Rüya bana yaklaşıp yaramı temizlemeye başladı. Rüya'nın tün yüz hatlarını incelemeye başladım. Tamamen kusursuzdu. Mavi gözleri, sarıya kaçan kumral saçları ve pürüzsüz yüzüyle kusursuzluk abidesiydi. Onu incelediğimi fark edince geriye çekildi. Ağzımın içine bir parça pamuk koyduktan sonra çantasını kapıp dışarı çıktı. Nedenini bilmediğim hisler var içimde. İlk defa bir kıza karşı tuhaf hisler besliyorum. Ben böyle düşünürken dışarıdan bağırışmalar gelmeye başladı. Seslerden biri Rüya'ya aitti. Diğerini ise tam duyamadım. Bir dakika bu ses..!

-----

Yazım yanlışlarına dikkat ettik ama olabilir affola...

ODUN ÜNİVERSİTELİM !! {Askıda}Where stories live. Discover now