Her yıl olduğu gibi, Harry ve Liam futbol klübündeydi. Ne de olsa Harry takım kaptanıydı ve Liam da yardımcı kaptandı. Tüm acemilere bakmak ve içlerinden hangilerinin takıma girebileceğine karar vermek onların göreviydi.

Acemiler; geçen yılın oyuncuları, bir kaç gergin gözüken çömezlerden oluşuyordu ve... Niall?

"Hey!" Niall, beklediği kuyruktan onlara el salladı. "Nasıl gidiyor?"

"Uh, iyi, teşekkürler." Harry çok şaşırmıştı. "Sen?"

"Heyecanlıyım! Futbolu her zaman sevmişimdir, tabii okul klübüne katılmak dışında. Keşke Lou de burada olsaydı, futbolda çok iyidir ama seçmelere katılmak için fazla utangaç." Niall neşeyle yanıtladı.

Lou?

"Louis Tomlinson'dan mı bahsediyorsun?" Harry sesinin incelmesini engellemeye çalıştı.

"Evet, o! Onunla ezelden beridir futbol oynuyoruz, gerçekten çok iyi! Ama benimle seçmelere gelmeyi reddetti." Niall birazcık somurttu.

"Ah, kötü olmuş." Harry, aldığı bilgiyi sindirmeye çalıştı. Louis. Futbol. İyi oynuyor. "Umarım sen seçmeler için hazırsındır, Niall."

"Hazırım!" Ellerini ovuşturdu. "Gerçekten takıma girmek istiyorum."

"İyi şanslar o zaman." Liam'ın yanına ilerlemeden önce Niall'a gülümsedi.

"Niall takıma mı girmek istiyormuş?" Liam sordu.

"Evet. Ve dedi ki Louis de futbolda iyiymiş." Çığlık atma isteğini zaptetmeye çalıştı.

"Senin için iyi bir şey. Her neyse, bu Niall'la arkadaş olabilmek için güzel bir fırsat!" Liam'ın gözleri heyecanla parladı.

"Tabii eğer takıma girebilirse." Harry söyledi.

Liam iç çekti. "Evet. Umarım futbolda iyidir, çünkü Zayn'in numarasını almak istiyorum."

*****

Görünüşe göre, Niall futbolda iyiydi.

Açıkcası, gerçekten çok iyi.

Normalde çok mutlu, neşe saçan ve eğlenceli biriyken, futbol oynarken inanılmaz ciddi oluyordu.

"O gerçekten iyi." Liam, sahanın karşısından acemileri izlerlerken Harry'ye fısıldadı. "Ve bunu sadece Zayn'in numarasını istediğim için söylemiyorum."

"Biliyorum." Harry, elindeki dosyaya not alırken söyledi. "Takım için çok değerli bir oyuncu olur."

Seçmelerden sonra, Harry ve Liam kimlerin takıma girebileceği hakkında uzun bir konuşma yaptılar.

Geçen senenin tüm oyuncuları takıma girdi, James adında yetenekli bir birinci sınıf ve Niall da.

Sonuçları herkese açıkladıktan ve bir sürü "Teşekkürler, Kaptanlar!" sözlerinden sonra, Niall karşılarında belirdi.

"Hey! Beni takıma aldığınız için çok teşekkür ederim." Niall söyledi.

"Yani, futbolda gerçekten iyisin, tabii ki de seni almak zorundaydık." Harry cevapladı.

Niall alayla güldü. "O kadar iyi değilim, Louis benden çok daha iyi. Ama yine de çok minnettarım! Okuldan sonra bir kafeye gitmeye ve size birer çay ısmarlamama ne dersiniz?"

Liam, sinsice Harry'yi dürttü. Gözleri, EVET BU ZAYN'İN NUMARASINI ALABİLMEM İÇİN MÜKEMMEL BİR FIRSAT diye bağırıyordu.

"Tabii ki! Seni daha fazla tanımayı çok isteriz. Çıkışta okulun kapılarının orada buluşalım o halde?" Harry, Liam'ın bileğinden sıkıca tuttu, gergin bir şekilde cevabı bekliyordu.

love me, please? (Türkçe Çeviri)Όπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα