16.Bölüm : Uyumak

Începe de la început
                                    

"Onu bunu boş ver de, sesine çok pis düştüm." diye mırıldandığımda Mahir bir süre tepki vermedi fakat birkaç saniye sonra burnundan sesli bir nefes verdi.

"Kızım bir dur ya! Bütün ciddiyetim gitti." diyerek söylendiğinde sessizce gülerken başımı Mahir'in göğsüne yaslayıp bekledim ancak Mahir bir daha konuşmadı. O sırada gözüm köftecinin uzaklaşan arabasına takılırken epey geç olduğunu fark etsem de saatin kaç olduğu umurumda değildi. Serap'ın olduğu bir evde diken üstünde oturmaktansa Mahir'le sabaha kadar sahilde kalabilirdim.

"Doğru bildin. Çok, çok güzel bir rüyaydı." deyip koluna tutunarak geri çekildiğimde Mahir ilgiyle bana baktı ve o an gözlerine bakarken aklıma gelen ilk şey imkansızlıklar değil mucizeler olmuştu. "Mucize gibiydi ama imkansız değildi. Artık bütün kalbimle inanıyorum. Rüyam bir gün gerçek olacak." dediğimde Mahir gururla bana baktıktan sonra gözüme gelen bir tutam saçı kulağımın arkasına attı fakat eli bir süre yanağımda kaldı. Ardından yaklaşıp yanağıma bir öpücük kondurdu ve geri çekilmeden önce kulağıma eğilip az evvelki etkileyici sesini tekrar kullanarak konuştu.

"Rüyamız Yıldız. Rüyamız gerçek olacak.."

~*~

Oops! Această imagine nu respectă Ghidul de Conținut. Pentru a continua publicarea, te rugăm să înlături imaginea sau să încarci o altă imagine.

~*~

Yazarın Anlatımıyla:

Oturduğu sandalyede gergin bir şekilde dizlerini sallayan Mahir kollarını göğsünde birleştirmiş beklerken bileğini kaldırıp saatine baktıktan sonra sabırsız bir nefes verdi. Akif müdür önemli bir gelişme olduğunu söyleyerek acil emniyete gelmesini söylemişti ancak Mahir yarım saatten fazladır boş odada tek başına bekliyordu. İçinden bir ses yavaş yavaş sona geldiklerini söylese de bu onu aksine huzursuz ediyordu. Operasyonu başarılı bir şekilde bitirmek, görevine, üniformasına, arkadaşlarına geri dönmek istiyordu ancak bütün bunlar aynı zamanda Yıldız'ın olmadığı bir hayata geri döneceği anlamına geliyordu.

Onu ilk gördüğü andan beri ne aklı ne de kalbi normal çalışmıyordu sanki. Teşkilatta ciddiyeti ve soğukluğuyla bilinen Mahir Yıldız'la tanıştığından beri hiç yapmayacağı şeyler yapıyor, mantıksız hatta operasyonu tehlikeye atacak kararlar veriyordu. Polis akademisinde öğrendiği ilk şeylerden biri duygularını kontrol etmek olmuştu ancak bir çift kahverengi göz onun bütün dengesini alt üst etmiş, ezberini bozmuştu.

Düşündükleri istemsizce gülümsemesine neden olurken az önceki gerginliği kaybolmuştu ki odanın kapısı açıldığında içeri giren Akif müdürü gördüğü gibi üstünü düzelterek ayağa kalktı. Fakat Akif müdür elindeki fotoğrafı eline tutuşturduktan sonra koltuğuna geçerken göz ucuyla Mahir'in vereceği tepkiyi bekledi.

Volkan Aslan'ın Atatürk Havalimanı'nda çekilmiş bir fotoğrafıydı. Her ne kadar kılık değiştirdiğini sansa da yüzündeki yara izi onu ele veriyordu.

"Planımız tıkır tıkır işliyor. Senin polis olduğunu öğrenmiş. Yıldız'ı uyarmak için karşısına çıkmasına ramak kaldı. Bu saatten sonra her zamankinden daha dikkatli ol. Silahını da yanında bulundur. İhtiyacın olabilir." dese de Mahir ne demesi gerektiğini bilemeyerek sessiz kalırken ihtiyaçla ensesini tutup sıvazladı.

Amir (Avukat Kitabı Serisi)Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum