4.Bölüm

205 49 1.4K
                                    

Merhaba arkadaşlar yukarıda Kanlı Dolunay'ın tanıtım videosu var izleyebilirsiniz.

Buradan da izleyebilirsiniz.

https://youtu.be/gWu8OcmX1ag

Diğer bölümde size hangi karakteri sevdiğimi sormuştum. Bu bölümde de ben size sevdiğim karakteri söyleyeyim. Hepsi benim için çok değerli ama Lema benim için ayrı bir değeri var.

Lema benim için içimdeki çocuğun bir yansımasıydı. Kendi dünyasında kaybolan Küçük bir çocuğun çığlıklarıydı. O benim aynadaki yansımamdı. İlk hikâye yazmaya başladığımda 15 yaşındaydım. O benimle birlikte kalbimin derinliklerinde nefes alıyordu. Onu hiç bir zaman yazamadım. Lema benimle beraber büyüdü ve düşüncelerim kelimelerim o kadar değişti ki artık Lemay'ı yazmaya karar verdim. Lema hiç bir zaman vazgeçmedi. Çok yara aldık onunla, bazen ağladık, bazen güldük. Bu yüzden Lema benim için anlamı çok büyük.

İyi okumalar.

Yıldırım, içindeki öfkeyi kusmak için şiddetle gökyüzüne çarparken, yeryüzüne doğru yağan kan, ölümü değil cinayeti temsil ediyordu.

Yağan kan şiddetini gitgide artırıyor, elime düşen kan ihanetin rengiydi.

Sessizlik... Gözlerimi kapattığımda bütün renkler soluyor, etrafta çalan melodiyi kimse duymuyordu.

İçimdeki çocuk dans ediyor, kulağıma melodiyi fısıldıyordu. İşte o an aynı saatler içinde, gökyüzündeki yağan kan yavaşça kesiliyordu.

Genç kız üşüyen bedenine rağmen, o gece ölü olan ama ruhu bir yerlerde can çekişen ceset 'in başında bekledi.

O şafak vaktinde, kimsenin bilmediği bir şey vardı.

O ölüm değil kan istiyordu.

Genç kız, oturduğu yerden kalkmamıştı. Fakat biliyordu bu soğuk zemin de daha fazla oturamazdı. Gözlerini kapatarak her şeyi unutmak ve bütün olanların rüya olmasını çok isterdi.

Çevresin de olan polisler sırayla herkesi sorgularken o sadece yerde oturmuş yerde ki cesedi izliyordu. Zihni bulanıktı, aklında ki düşünceler fısıldayarak bir şey anlatmaya çalışıyorlardı. Kafasının içinde kileri ne kadar susturmak istese de susmuyorlar, ruhuna acı veriyordu.

Bir süre sonra içindeki sesler fısıldamıyor, çığlık atmaya başladıklarında kulaklarını kapatıp orayı ter etmek istedi. Zaman onunla sanki oyun oynuyor hayatını cehenneme çeviriyordu. Eliyle inşa ettiği cennet cehennemin üstüne çökerken o sadece izliyordu. Biliyordu bu bir ölümdü ve o hala nefes almaya devam ediyordu.

"Merhaba Lema Hanım." dedi adını bilmediğim polislerden biri. Kafamdaki fısıltılar cevap vermemi beklerken sadece sustum. Ne anlatabilirim ki onlara bana gelen mesajı göstersem, onlar gibi polisler de bana inanmayacaktı. "Lema hanım ölen kişi aranızda ki olaydan dolayı karakola Buğlem hanımla beraber gelmek zorundasınız."

Biliyordum böyle sustukça suçlu konumuna düşüyordum. Kendimi toparlayarak Buğlem'den tutundum ve ayağa kalktım. Arabanın yanına gideceğim sırada Buğlem kolumu tutarak durdurdu ve kaşlarını çatarak Sinirle polislere baktı.

" Bizi suçluyorlar değil mi? O kız ruh sağlığı bozuktu. Bunları yapması çok normal." dediğinde gözlerine bakarak sakin olması gerektiğini bakışımda anlatmaya çalıştım ama beni görmezden geldi.

KANLI DOLUNAYWhere stories live. Discover now