2.BÖLÜM

50.4K 1.9K 230
                                    

***RASTLANTI (Aşk-ı İtalyano)OLİMPOS YAYINLARI tarafından 2015 yılında basılmıştır.

Keyifli okumalar

2.BÖLÜM

''Amore è cieco ''

Roberto Rossi, uçaktaki koltuğuna yerleşip, kemerini bağlandıktan sonra kalkış için beklemeye başladı. İçindeki hayal kırıklığı bugün onu yalnız bırakmamıştı ve beraberinde getirdiği umudu da yanına alarak onun yerine geçmişti. Oysa bu yedi tepeli şehre gelirken ne kadar da mutluydu. Bir peri kızının büyüsüyle kendini burada bulmuşken, şimdi yaralı bir kartal misali buradan ayrılmak zorunda kalıyordu. Belki de duygularıyla hareket etmenin cezasını çekiyordu. Aslında hiçbir zaman bundan pişman olmamıştı, ama bir daha bu kadar açık olur muydu, bilemiyordu?

Dün öğleden sonra olan uçağını, evinde misafir olduğu Derin'in hastanede olduğu haberini alınca iptal etmişti. Neyse ki arkadaşının kötü bir şeyi yoktu. Derin sayesinde İtalya'da tanıştığı Pınar ise sonucunu hiç düşünmediği bir maceraya atılmasına sebep olmuştu. Evet, gerçekten tam bir maceraydı. Sadece bir hafta görüştüğü bir kızın peşinden neden İstanbul'a gelmişti ki? Eğer her şey yolunda gitseydi burada birkaç gün daha kalıp, Pınar ile vakit geçirmeyi düşünüyordu; ama işler her zaman planlandığı gibi gitmiyordu. Çünkü Pınar onu değil, Melih'i tercih etmişti ve kendisine değil olna aşık olduğunu söylemişti. Aslında ilk gördüğü an, bunu anlamış olması gerekiyordu ama işte insan, bazen anlık duygularla yanlış kararlar verebiliyordu. Bu durum kendisini üzse de kimseye kızgın değildi. Çünkü aşk denilen sihrin, insana her türlü çılgınlığı yaptırabileceğine inanıyordu. Peki, kendisi gerçekten Pınar'a âşık mı olmuştu? Kafasını kurcalayan bu soruya net bir cevap veremedi. Belki de hissettiği şey, sadece basit bir hoşlanmaydı. Yoksa ayrılığı, böyle kolay kolay kabullenebilir miydi?

Kendine sorduğu bu sorulardan kurtulduğunda, bir an önce eve gitmek istediği için ekonomi sınıfında zor bulabildiği koltuğundan dışarıyı izlerken, söylenerek kendisine doğru yaklaşan kıza tuhaf bir biçimde baktı. Anlaşılan, elindeki bavulu istediği gibi yerleştirmeden susmayacağının sinyallerini veren genç kız, yol arkadaşıydı.

"Hayır, madem bu bölmeyi bu kadar dar yapacaktınız, hiç yapmasaydınız! Resmen, burada ecel terleri döküyorum. Hem burası nedir böyle ya? Çantanın ne tarafa gittiğini bile göremiyorum. Yok, yani illâ tüm insanların kolu uzun olacak, diye bir kural var da ben mi bilmiyorum?"

Roberto, ciddi bir yüz ifadesiyle kendi kendine konuşan kıza, başını çevirip bakarken dudaklarında hafif bir tebessüm belirdi. Amerika'da beraber yüksek lisans yaptıkları yakın arkadaşı Tan sayesinde Türkçeyi oldukça iyi konuşuyor ve anlıyordu. Tabi, ara sıra bu ülkeye yaptığı seyahatlerin de katkısı vardı.

Bağladığı kemerini çözerek ayağa kalktı.

"Hanımefendi izin verin, ben size yardımcı olayım."

Aslı hemen yanında duyduğu sesle bir adım yana kayarken adamın modellerle yarışan uzun boyuna dikkatle baktı. Neydi bu böyle? Bunun boyu nerede bitiyordu? Şu an ayağındaki beyaz conversleri giydiğine nedense pişman olmuştu ve kendini küçük sevimli bir cüce gibi hissetmeye başlamıştı. Keşke yüksek topuklu bir ayakkabı giyseydim, diye iç geçirirken, adamın kesinlikle bu dünyaya ait olmayan yüzüyle karşılaştı. Daha önce böyle bir yakışıklılık görmediğine yemin edebilirdi. Hafif yana doğru taranmış koyu kahve düz saçlara, insanın yüzüne net bir şekilde bakan sıcak kahve gözlere ve yüzünü çevreleyen kirli sakala sahip bu esmer genç adama bakarken, bir anda neye uğradığını şaşırdı ve olduğu yerde hareketsizce kalıp içinden derin bir of çekti. Hem de ne of!

RASTLANTI (Aşk-ı İtalyano) RaflardaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin