🌪2. Bölüm 🌪

80 12 6
                                    

Okulun bittiğini belirten zil çalınca rahat bir nefes aldın. Bir okul dolusu gençle baş etmek daha doğrusu etmeye çalışmak senin için zordu. Birkaç öğrencin hariç hiçbiri beden eğitimini bir ders olarak görmüyordu ve bu senin sinirini bozuyordu. Bütün derslerini onlara beden eğitiminin önemini anlatarak geçiriyordun neredeyse. Bir öğrencinle beden eğitiminde kullandığınız eşyaları toplayıp okulun bodrumuna yapılmış spor salonuna indiniz. Bugün hava güzel olduğu için dışarıdaki geniş bahçeyi kullanmıştınız. Genelde bahçede ders işlerdiniz. Temiz havayı soluyarak spor yapmayı seviyordun. Önden yürüyerek bodruma girdin. Elindekileri yerlerine koyup arkandan gelen öğrenciye elindekileri herhangi bir yere bırakabileceğini söyledin. Dediğini yapıp elindekileri yere bıraktı ve odadan çıktı.

Her gün olduğu gibi bugün de çok yorulmuş bir şekilde kendini odada bulunan sandalyene bıraktın. Buraya kendin için bir masa ve sandalye koydurmuştun. Nasıl olsa beden eğitimi eşyalarının bulunduğu sıradan bir odaydı. Gözlerini dinlendiriyorken odaya giren kişinin gürültüsüyle gözlerini açtın. Gelen kişi en yakın öğretmen arkadaşın, Jeonghwa idi. Kendisi okulun en güzel ve en genç öğretmeniydi. Bunu sen demiyordun öğrencilerden öyle duyuyordun. Genç müzik öğretmeni yanına gülümseyerek yaklaştı.

"Selam." dedin sen de onun gibi gülümseyerek. Gülümsemesi bulaşıcıydı.

"Selam, güzelim." diye karşılık verdi. Omzuna astığı pahalı çantayı masaya bıraktı. "Bil bakalım ne oldu?"

"Ne oldu?" dedi anlamsızca bakarak. Bir anlığına yüzündeki gülümsemeyi silip göz devirdi ama ardından tekrar gülümsedi.

"Moralimi hiçbir şey bozamaz. Yifan, akşam evinde düzenlediği yemeğe beni davet etti." şaşırmanla gözlerin büyüdü. Arkadaşın adına sevindin çünkü arkadaşın bu okula başladığı günden beri çinli, matematik öğretmeni olan Yifan'a karşı sevgi besliyordu ve bir süredir beraber takılıyorlardı. "Veee yanımda arkadaşımı da getirebileceğini söyledi. Yani seni!" demesiyle yüzün düşmüştü. Düşen yüzünle Jeonghwa da durgunlaştı.

"Gelmesem olmaz mı? Çok yorgunum. Sadece eve gidip uyumak istiyorum." Jeonghwa, dediklerine göz devirip başını iki yana salladı.

"Çok büyük bir şey olmayacak lütfen bu mutlu günümde beni yalnız bırakamazsın."

•••

Jeonghwa'nın ısrarlarına dayanamış teklifini kabul etmiştin. Bu yüzden giyinmiş ve makyajını yapmıştın. Şu an ise aynadaki görüntüne bakıyordun. Üstüne giydiğin kaz ayağı desenli siyah beyaz etekli takım üzerinde güzel durmuştu. Yansımana gülümseyip telefonuna gelen mesajı açtın. Jeonghwa, seni aşağıda beklediğini söylüyordu. Odandan çıkıp kapıya yürüdün. Siyah topuklu ayakkabılarını giyip evden ayrıldın. Aşağıya indiğinde Jeonghwa'nın arabasında seni beklediğini gördün. Hızlı adımlarla yanına arabaya vardın ve kapıyı açıp bindin. Jeonghwa ile aranızda flörtöz bir bakışma geçse de ikiniz de bir şey demeden partinin yapılacağı alana vardınız. Arabadan inip sarayı andıran eve baktın. Okulda Yifan'ın zengin olduğunu bilen çok insan yoktu. Buna sen de dahildin. Yifan daha önce iletişime geçmediğin birisiydi, bilmemen normaldi. Şaşkınca etrafına bakarken Jeonghwa koluna girip seni eve doğru sürükledi.

"Zengin olduğunu bilmiyordum." dedin. Jeonghwa hafifçe gülümseyip sana baktı.

"Kimse bilmiyor. Hem kendisi değil ailesi zengin." diyerek önüne döndü ve yürümeye devam ettiniz.

Kapıya vardığınızda Yifan sizi bekliyordu. Üstünde beyaz bir takım vardı ve Biraz daha bakınca fark etmiştin ki Jeonghwa ile uyumlu duruyorlardı. İstemsizce yüzün ekşimişti. Yifan, Jeonghwa'yı görünce gülümsedi ve size doğru bir iki adım attı. Jeonghwa ile hemen sarılıp birbirlerine iltifat etmişlerdi. Yifan seni fark ettiğinde gülümseyip elini uzattı. Sen de gülümseyip elini uzattığında tokalaştınız.

"Hadi içeriye geçelim." dedi. Onu onaylayıp peşinden yürüdünüz.

İçeriye geçtiğinizde evin çok hoş göründüğünü fark ettin. Tam bir sarayı andırıyordu. İçeride hafif bir tempoda müzik eşliğinde içeceklerini yudumlayan şık giyinmiş bir düzine, nüfuslu olduğunu düşündüğün, insan vardı. Çoğu orta yaştan büyük duruyordu. Yüzündeki küçük tebessümle etrafa bakarken Yifan'ın konuşmasıyla ona döndün. Yanında boyu kendisine yakın bir erkek duruyordu.

"Tanıştırayım Tao, erkek kardeşim." dedi. Saçlarının yanları kanınmış uzun kısmı ise arkadan toplanlamıştı. Gülümseyip adını söylerken elini uzattın. O da gülümseyerek elini tutup hafifçe sıktı.

"Tanıştığımıza çok sevindim." dedi. Sen gülümseyip onunla sohbet ederken aranıza birisi daha gelmişti. Yifanla sarıldıklarında gözün ona kaymıştı. Siyah saçları ve beyaz teni bir yerden tanıdık geliyordu.

******

Umarım beğenirsiniz!

Lütfen eksik olduğum yerleri söyleyin ve yorum yapın:)

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 01, 2020 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

JEKYLL  ∥ OH SEHUNWhere stories live. Discover now