14. Bölüm Çilek II

59 8 6
                                    

Aras'ın bakış açısı,

Barda Ege ve Rüya'nın yanlarına giderken biri kolumu tuttu. Melisa'ydı. Bir şeyler anlatmaya başladı. Ne anlattığı hakkında bir fikrim yoktu. Dinliyor gibi gözüküp dinlemiyordum. Kısa kesmesi için her dediğine kafa salladım. Telefonumun cebimde titremesiyle Melisa'nın konuşmasını kesip telefonu elime aldım ve kim olduğuna bakmadan açtım. Çünkü Melisa'ya daha fazla katlanmak istemiyordum. Arayan babamdı. Konuşmak istiyordu. Konunun ne olduğunu söylemedi. Ama ısrarcıydı. Kabul ettim. Tekrar bara girdim. Herkes alkollüydü. Rüya da dahil. Ayakta duramayan halini gördüğümde içimde bir öfke belirdi. Neydi şimdi bu? Kız anneme benziyor diye onu kıskanıyor olamazdım değil m? Her zamanki gibi bu düşünceleri bir çırpıda aklımdan sildim. Bizimkileri taksiye bindirip babamın yanına gittim.

Rüya'nın bakış açısı,

Bardan çıktığımızda yerimde duramıyordum. Aras bizi taksiye bindirdi. Kendisinin bir işi olduğunu söyledi. Bir şekilde konuk evine geldiğimizde tek isteğim odaya çıkıp uyumaktı. Beni zapteden her ne kadar şaşırsam da Melisa'ydı. Odaya çıkardı. Kendime gelmem için bir karışım hazırladı. Ve yedirdi. Tatlımsak bir şeydi. Zaten zor duruyordum. Kafamı yastığa koyunca sızdım.

Aras'ın bakış açısı,

Babamdan ayrıldıktan sonra konuk evine yürümeye başladım. Saat gecenin dördüydü. Rüzgar yüzüme vurdukça babamın sözleri kulaklarımda çınlıyordu. ''Ailemizi siz bu hale getirdiniz. İkiniz, annenizle benim ayrılmama yol açtınız ve annenizi öldürd...'' Sözlerini tamamlamasına izin vermedim. Elimdeki içki bardağını duvara fırlattım. Duvarda içki lekesi oluşurken bardak yerde tuzla buz halindeydi. Öfkemi kontrol edemediğimi bildiğimden derhal orayı terkettim. Yoksa elimden bir kaza çıkacaktı.

Konuk evine geldiğimde saat beşti. Bir saattir yürüyordum neredeyse. Odaya gidiyordum ki bir kuvvet beni Rüya'ların odasının önünde durdurdu. Saatin çok geç olduğunun farkındaydım ama sadece bakıp çıkacaktım. Bu kız iyi hissetmemi sağlıyordu. Anneme olan benzerliği her ne kadar canımı yaksada bu benzerlik aynı zamanda beni ona çekiyordu.

Kapıyı tıklattım. Elbette ki ses gelmedi. Ne bekliyordum ki? Uyumuş olduklarını zaten tahmin edebiliyordum. Her ihtimale karşı birbirimize verdiğimiz yedek anahtarları çıkarıp kapıyı açtım. Karanlıktı. Yatağına yaklaşıp kenarında oturdum.Uyanmamasını dileyerek kafamı karnına koyup yatağının kenarına uzandım. Bir süre sonra bir gariplik hissettim. Nefes almıyordu. Bir küfür savurup nabzını kontrol ettim. Nabzı atıyordu ama yavaştı. Işığı açtım.Elim ayağım birbirine dolandı. Pikeyle birlikte Rüya'yı kucağıma aldım. Sarmaladım. Dışarısı soğuktu. Zaten şort, badiyle uyumuştu. Aptal. Koşa koşa merdivenlerden inip bir taksiye atladık. ''En yakın hastahaneye.'' dediğimde taksici bize baktı. Rüya'nın açıkta kalan yanlarını pikeyle iyice kapadıktan sonra yüzüne baktım. Kireç gibiydi. Dudakları şişmişti. Taksici durumun ciddiyetini anlayıp son hızla gitsede bağırmadan edemedim. '' Az daha hızlı.''

Rüya'nın bakış açısı,

Başımda sürekli öten ''Bip! Bip!'' sesleri sinirlerimi bozuyordu. O sesi her ne çıkarıyorsa parçalamak istiyordum. Ama ne gözlerimi açabiliyor ne de kımıldayabiliyordum. Vücudum o kadar ağırlaşmıştı ki. Sonrasında o ''Bip! Bip!'' sesleri kesildi ve sonsuz boşlukla buluştum.

Birileri başımda konuşuyorlardı. Konuştuklarını biliyor ama algılayamıyordum. Hala gözlerimi açamıyordum. Her ne kadar bu boşluktan kurtulmak istesemde olmuyordu.

Yine birileri konuşuyordu. Ve bu sefer konuşulanları algılayabiliyordum. Aras'ın sesiydi. Ve Berkcan'ın. Tartışıyorlardı.

''Böyle şaka mı olur? Kız az daha ölüyordu. Farkında mısın?'' diye bağırdı Aras.

EkinoksHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin