2. Bölüm

58 13 2
                                    

Ertesi gün aynı saatte okuldan çıkıp otobüs durağına doğru yürüyordum. Dün üstüm ıslandığı için annemin yanına gitmiştim fakat geç bir vakitte vardığım için beni içeriye almamışlardı o yüzden bugün gidecektim. Adımlarımı hızlandırıp boş durağa doğru yürüdüm. Oturaklardan birine bedenimi bırakıp otobüsü beklemeye başladım. Ben düşüncelerimin içinde kaybolmaya yüz tutmuşken otobüs gelmişti. Uyuşuk bedenimi yerinden kaldırıp otobüse doğru yürümüştüm. Alçak basamakları yavaş adımlarımla tırmanıp otobüsün içine girdim. Arkamdan birisi otobüsün beklemesi için bağırıyordu. Arkamı dönüp bağıran kişiye baktım. Bu Yoon Gi idi. O, bağırmaya devam ederken kapı yüzüne kapanmıştı. Bu sefer de kapıya vurup kapının açılması için bağırıyordu. Onu anca fark eden şoför kapıyı açıp içeri geçmesini izledi ben de yavaş adımlarımla oturacak bir yer arıyordum.

"Hey! Ji Min." deyişini duydum. Başımı ona çevirirken çoktan tutunacak bir yer bulmuştum. Gülümsedi ve dengesini korumaya çalışarak yanıma gelip tutunduğum yerden tuttu. "Naber?" Gülümsemeye devam ediyordu.

"Sana ne." Gözlerimi devirip elimi tutunduğum yerden çektim ama dengemi kaybetmemle, sırtımdan tutup beni kendine çeken bir Yoon Gi olmasaydı, yeri boyluyordum. Yüzündeki gülümsemesi sırıtmaya dönmüştü.

"Dikkatli olmasın Ji Min." ve kalbimin hızlı çarpmasını sağlayacak hareketi yaptı; Küçük gözleriyle göz kırptı. Ona öylece bakakalırken kalbimin hızlanmasının sebebini düşünüyordum. Beni etkilemiş miydi? Sanırım. Hâlâ ona baktığımı farkedince başımı iki yana sallayıp cama döndüm ve geçtiğimiz yolları izlemeye başladım. Yol boyunca sırtımdan tutmaya devam etti. Sonunda otobüsün hastahanenin önündeki durakta durmasıyla sırtımdaki eli ittirmiştim. Bakışları anında bana çevrilmişti.

"Ne oldu?" Şaşırmış görünüyordu. Omuz silktim ve yanımızda olan çıkış kapısının merdivenlerine yürüdüm.

"Gideceğim yere geldim." Kaldırıma inince arkadam birinin daha indiğini botlarının merdivenin zeminine çarpmasından duymuştum. Aldırış etmeden hastahanenin gri tonlarındaki girişine yürüdüm.

"Ji Min!" Seslenen kişiyi tahmin edebiliyordum ama beni takip etmesi hem şaşırtmış hem de fazlasıyla germişti. Sapık olabilirdi.

Umursamadan yürümeye devam ediyordum fakat kolumu tutan elle durmak zorunda kalmıştım. Kesinlikle kafayı bana takmış bir sapıktı. Sert bakışlarımla yüzüne baktım.

"Burada ne yapacaksın? Bir hastalığın mı var?" Dedi ilgili bakışlarıyla. Ya yaptıkları gerçekti ya da oldukça yetenekli bir oyuncuydu. Sapıklar genelde böyle olurdu değil mi?

"Seni neden ilgilendiriyor?" Ters cevabıma karşı homurdanıp yüzünü buruşturdu.

"Arkadaş değil miyiz? Bence öyleyiz." Elimi elinden kurtarıp hastahanenin kapısına doğru yürüdüm.

"Bence değiliz." Konuşurken, danışmayı es geçip kapanmak üzere olan asansöre koştum. Yoon Gi ise arkamda kalmıştı. Asansörün geri açılması için elini araya koyan kıza teşekkür edip asansöre bindim. Onun yüzüne bakmadan kapının kapanmasını bekliyordum. O asansöre yetişecekken kapı kapanmış ve ilk durağımız olan 3.'ü kata çıkmaya başlamıştık.

Kitabın hakkındaki düşüncenizi belirtirseniz sevinirim

Love Scenerio | YoonMinWhere stories live. Discover now